Adela uzaktan bağırışma sesleri duyuyordu. Sesler kulağına boğuk geliyordu. İnsanlar koşuşturuyordu. Bir çok ses vardı ama Adela'ya bunlar bir süre bir şey ifade etmedi. bedeninin soğuk zeminde yatması onu etkilemiyordu. Bir şey hissetmiyordu. Karanlık içerisinde huzurluydu. Karanlık netti, rengi yoktu. Fakat yaşam sonu olmayan bir gök kuşağıydı. Asla sonunu, başını bilemediğin, dokunup müdahale edemediğin...
"Adela!"
Adela Rodrigo'nun sesini duyunca yavaşça gözlerini açtı. Karanlık odada Rodrigo'nun elinde ki meşalenin ateşi biraz olsun etrafı aydınlatıyordu. Rodrigo endişeye Adela'nın yanına eğildi. Bir yerinde bir şey olup olmadığına baktı. "İyi misin? Ağrın var mı?"
Adela anlamsızca Rodrigo'ya bakıyordu. Neler olduğunu anlamıyordu. Bir taraftan yukarıdan sesler gelmeye devam ediyordu. Adela sesini zorlukla buldu ve kısık sesiyle konuşmaya başladı. "Neler oluyor?"
"Seni buradan çıkarmalıyım."
Rodrigo Adela'yı yavaşça kaldırdı. Adela sersem gibiydi. Başını kaldıramıyordu bile. Sanki başı kendisinden ağırmış gibi geliyordu.Düne dair her şey pusluydu. Hatırlamakta zorlanıyordu. Rodrigo Adela'yı merdivenlerden yavaşça çıkardı. Koridora vardıklarında büyük bir kalabalık onları karşıladı. Adela kaşlarını çattı ve neler olduğunu anlamak için konuşulanları dinledi.
"Ölmüş mü?"
"Yazık."
"Nasıl olmuş?"
Adela Rodrigo'ya bir açıklama istercesine bıraktı ama Rodrigo hiçbir şey diyemiyordu. Adela'nın kalbine hüzün bir ok gibi saplandı. Bir şeyler olduğunu anlamıştı. Onu derinden yaralayacak bir şey... Kalabalığa yönelirken Rodrigo onu kolundan tutup durdurdu ama Adela kolunu sertçe çekti. İçinde tarifsiz bir his vardı daha önce tatmadığı. İçini körelten ama gerçeği sanki kendi bilemiş gibi...
Kalabalığı aştığında hazin gerçekle karşılaşması zaman almamıştı. Lia kanlar içerisinde yerde yatıyordu. Kıpırdamıyordu. Adela'nın gözleri dolarken kan gölüne dönmüş yere çöktü ve arkadaşının başını kucağına aldı. "Lia?"
Adela'nın göz yaşları kısa sürede kırmızı kanlara karışırken ağzından bir hıçkırık kaçtı. Titreyen elleri Lia'nın yüzünü kavradı. Soğuk tenini hissettiğinde dudağını ısırdı. Yardım istercesine karşıya baktığında Hena'yı dizlerinin üstüne çökmüş ve ağlarken gördü. Bakışlarını tekrardan hareketsiz yatan Lia'ya çevirdi. Pembe dudakları mora dönmüş, yüzü bembeyaz kesilmişti. "Neden susuyorsun? Durmadan konuşup başımı ağrıtan sen değil misin? Konuş!"
Adela hıçkırarak ağlamaya başladı. İnanamıyordu. Olanları kabul edemiyordu. Arkadaşının öldüğünü hazmedemiyordu. Gözlerini kapadığında Lia'nın gülüşü aklına geldi, heyecanla konuşması, parıldayan gözleri... Lia'ya ölüm yakışmamıştı.
Adela etrafındakileri umursamadan hıçkırarak ağlıyordu. Rodrigo, Adela'yı Lia'dan ayırmaya çalışıyor ama başaramıyordu. Lia'yı almak için gelenler Adela'dan onu ayıramıyordu. Rodrigo Adela'nın yüzünü avuçlarının arasına aldı ve ona bakmak için zorladı. "Bana bak Adela! Kendine gel!"
Adela'nın gözünden yaşlar akarken anlık bir dalgınlıkla Lia'yı iki kişi ondan ayırdı ve alıp taşımaya başladı. Adela hızla ayağa kalkıp onları durduracakken Rodrigo Adela'yı belinden tutup zar zor tuttu. Mega da ağlayarak Adela'nın yanına geldi. "O artık burada değil Adela. Çok üzgünüm."
Adela ağlarken pes edip kendini yere bıraktı. Gözleri kana bulanmış taşlara takılı kalırken kolyesini gördü. Ağlaması yavaşlarken sadece bekledi. Etrafta ki insanların dağılmasını izledi. Ellerini kanlı zeminde sıktı. Düşünüyordu. Kendisine bir açıklama arıyordu. Her şey çok güzelken nasıl o hale geldiğini sorguluyordu.
Etrafta ki insanlar dağıldığında kolyeyi eline aldı. Rodrigo Adela'nın elinde tuttuğu kolyeyi gördüğünde Mega'ya döndü. "Hena'yı buradan götür."
Mega Hena'yı kaldırıp götürdüğünde Rodrigo kanlar içinde ki beyaz kolyeye baktı ve olanları anladı. Adela ise hiçbir şey anlamıyordu. Kanlı eli boğazına gidince kolyesinin olmadığını fark etti ve dün akşam kolyesinin takıldığını ve çıkarmaya çalıştığını hatırladı. Düşürdüğünü anlamamıştı. Lia'da bu kolyenin ne işi olduğunu anlamamıştı. Belki bulmuştur diye düşündü. Ardından bir anı hafızasına yerleşti. Raflarda kitap bakarken büyücü kolyesini görmüş ve onu bulduğunu söylemişti. Sanki beynindeki boşluklar dolmuştu. Her şey o zaman başlamıştı. Hatırlıyordu. Hızla ayağa kalktı. Ağlaması şiddetlenirken Rodrigo'ya döndü. "Benim yüzümden değil mi? Beni o sandılar! Benim yüzümden öldü!"
Adela ağlayarak Rodrigo'ya bakıyordu. Rodrigo ise bir şey diyemedi. Bakışlarını Adela'dan kaçırdı. Adela onu omzundan ittirdi. "Konuş! Kimim ben? Bu olanlar neden oldu?"
Adela hiddetle Rodrigo'nun göğsünü yumrukluyordu. Rodrigo adım adım geri giderken bir şey demedi. Konuşmuyordu. Adela onu yumruklamaya devam ederken Rodrigo Adela'nın bileklerini kavradı. "İntikamını alacaksın! Onların karşısına dikildiğinde güçlü olacak ve hesap soracaksın!"
Rodrigo Adela'yı orada bıraktı ve gitti. Ona daha fazla bir şey söylemeyecekti. Onun için tehlikeli olacağını biliyordu. Önce gücünü toplamalıydı.
Adela uzun süre orada durdu. Olanları düşündü, tüm yaşadıklarını. Kendi hakkında ipucu aradı. Büyücünün ona gösterdiği gözlerini hatırladı. "Ve aynalar gerçeği gösterecektir." Sonra dün olanları hatırladı. Harke'nin tacını eline aldığında kendini bir anının içinde bulmuştu. Nasıl? dedi kendi kendine.
Nasıl oldu bu?Adela anılarıyla boğuşurken Loras yanına geldi. Adela bir noktaya bakıyor, düşünüyor ve acısını yaşıyordu. Tüm olanların sebebini arıyordu. Elinde ki kolyesini sıktı. Olanları çözmeye kararlıydı.
"İyi misin?"
"Olacağım... Burada, Lia'ın kanının içerisinde ant içerim ki bu kanın yüzlerce katını onlardan akıtacağım!"
Adela o kadar sinirliydi ki aldığı nefesler kesik kesikti. Tüm yüzü gerilmiş, gözlerinde ki bakış intikamın vereceği tadı şimdiden gözler önüne sermeye başlamıştı. Loras Adela'nın halinden endişe etse de her zaman onun yanındaydı. O da Lia'ya bunu yapanların cezasını çekmelerini istiyordu.
∆∆∆
Adela sarayın denize bakan arka kısmına geldiğinde bir kenara oturdu ve titrek bir nefes aldı. Bütün vücudu titriyordu. Kendini suçluyordu. Bu yüzden üzülmek yüzsüzlük gibi geliyordu. Yapabileceği tek şey intikamını almaktı. Ağlamak ona bir şey katmayacaktı. Lia'nın soğuk bedenini ailesine teslim etmişlerdi. Ruhunun ise onunla olmasını umdu. Ona bunu yapanlara cezasını nasıl vereceğini görmesini istiyordu.
İlk defa ölü birinin bedenine dokunmuştu. Fakat bu onu korkutmamıştı. Gözlerindeki ifadesizlik onu boşluğa sürüklememişti. Aksine, onun odaklanmasına yardımcı olmuştu. Dünya kötülüklerle doluydu ve bunu sonunda görmüştü. Büyücülerin cansız bedenini, akan kanını görmek istiyordu. Yaşadığını her daim kendisine hatırlatacak şeyler olacaktı bunlar. Bedeni soğuyana kadar onlardan farklı olacaktı. Kazanan o olacaktı. Adela arkasını döndü ve bakışlarını Rodrigo'ya çevirdi. "Galiba yeteneklerimi öğrenmek için tutunacağım amacımı buldum." Yavaşça ayağa kalktı. Bu o kadar yavaş gelmişti ki kendisine kalkamayacağını düşünmüştü ama kalkmıştı. Ayaktaydı.
Rodrigo Adela'yı çalıştırmak için yine gizli kayaya doğru ilerlerken Adela'nın neredeyse hazır olduğunu biliyordu. Tüm olanlara ve olacaklara karşı gücü olacaktı. Gücünü intikam ve öfke duygularından alacaktı. Bu duygular onu değiştirecek ve geliştirecekti. Aynı kendisi gibi...
Adela Rodrigo'yu takip edip yüksek kayaya ulaştı. Üstündeki siyah elbisenin bir kısmını sıkıca tuttu ve gürültüyle yırttı. Etrafta saçılan ipler tozlara karıştı. Adela yırttığı parçayı gözlerine sıkıca bağladı ve dinlemeye başladı.
"Hazırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT : Yöneticiler
FantasyDünya'nın bilinen bir dengesi vardı. Yöneticiler zekaları ve farklı renkteki gözleriyle ayrılan varyeteleriyle bir kıtada; Koruyucular doğayı kontrol ederken bir kıtada; Katiller doğuştan savaşçı olmalarına rağmen derilerini hiçbir silah delemediği...