3.bölüm | Uçurum

17.2K 1.1K 105
                                    

Güneş yavaş yavaş batarken Anibla gökyüzünü izliyordu. Masmavi gökyüzü kendini turuncu renge bırakırken pembe ve kırmızı renkler de aralara sıkıştırılmış gibiydi. Bulutlar hala beyaz rengini tamamen kaybetmemişti. Üstünde gökyüzünün renklerini taşısa da hala beyazdı. Günlerdir yoldaydılar ve karlar artık buraya o kadar hakim değildi ama yine de hava soğuktu. Loras ve Anibla mağarada konuştuklarından başka hiç konuşmamışlardı. Bu durum Anibla'ın sinirlerini bozuyordu. Bozmak için de cesaret topluyordu. Mola verdikleri bir an sonunda tek nefeste konuştu: "Neler yapabildiğini merak ediyorum."

Loras bir süre cevap vermedi. O kadar uzun süredir yollardaydı ki iyice sinirleri iyice bozulmuştu. Kendisine zorla yaptırılan her şeyden nefret ediyordu. Yine de Anibla'ı kırmadı. Sessizlik zaten sıkıcı olmaya başlamıştı. Önce derin bir nefes alıp sinirlerini yatıştırdı. "Ben de senin gibi bir Korns'um... Kalbinin atışı hızlandı. Ne o? Yoksa benden hoşlandın mı?"

Kalbinin atışının hızlanmasının nedeni tüm bunların onun için yeni olmasıydı. Loras da bunu biliyordu ama canı sıkılmıştı ve Anibla'ı deniyordu. O kadar tecrübesizdi ki hayatında gördüğü en şeffaf insandı. Duygularını saklamıyordu. Belli ki saklama gereği hiç duymamıştı. Tepkilerini izlemek hoşuna gidiyordu. Fazla gerçekti.

Anibla başka nedenlerden dolayı heyecanlanmış olsa da Loras'ın gerçekten çekici biri olduğunu düşünüyordu. Gökyüzü kadar maviydi gözleri. Kendisininkinden farklı bir maviydi, daha açıktı. Hayran kalmamak mümkün değildi. Genç ve dinçti. At üstünde giderken beline sardığı ellerinin altından bunu hissedebilmişti. Geniş omuzlarından ve uzun boyundan önünü görememişti bile. Yüzü küçük olduğundan biraz da sevimli duruyordu. Anibla Loras'ı fark etmeden incelediğini fark edip gözlerini kaçırdı ve omuzlarını silkti. "Tüm bunlar benim için çok yeni ve merak ediyorum"

Loras Anibla'nın hiçbir şeyden haberi olmadığını anlamıştı ama neden habersiz olduğunu anlayamamıştı. Hiç kimseden duymasa bile annesinin anlatması gerekiyordu. "Şaşırmadım."

"Peki başka neler yapabilirsin?"

"Kalp atışı yalan söylendiğinde değişir. Bu sayede bir insanın yalanını hemen fark ederim. Kanının vücudunun içerisinde nasıl dolandığını dahi duyabiliyorum ve herhangi birinin zayıf noktalarını bu sayede biliyorum. Mesela..."

Loras parmağıyla Anibla'ın göğsünde bir noktaya dokundu. "Kalp..." Ardından eli boynunda bir noktayı buldu. "Bulabileceğin en kolay ve ölümcül yer. Sadece bu yerle yüzlerce kişiyi öldürebilirsin ve ben o yerden geçen kanı kulaklarımda hissederim."

Anibla Loras'ın dokunuşlarından heyecanlanıyor ve tedirgin oluyordu. Loras da bunun farkındaydı ve hoşuna gidiyordu. Yüzünde belirmek üzere olan gülümsemeyi fark edince durdu ve geri çekildi. 

Anibla ise o kadar meraklıydı ki hiçbir şey onu durduramıyordu. "O zaman savaşabilecek kadar yeteneğin olmalı."

"Sen de öğreneceksin. Şu an duyu yeteneğini kullanamayabilirsin. Sana eğitimin verilecek ama ölüm oyununu kazanabilir misin? Ondan emin değilim. Sonuçta son gelen sensin. Herkes senden deneyimli."

"Kazanacağım. En azından annem için. Onu yalnız bıraktım."

"Annen garip bir şekilde çok genç duruyordu. Başının çaresine bakar." Loras etrafına bakındı. "Hava kararıyor. Uyuyacak güvenli bir yer bulmalıyız."

Anibla etrafını inceledi. İleride bir mağara gördü. "Karşı dağda bir mağara var."

Loras başını salladı. "Buralar vahşi hayvanlarla dolu ve o mağarada ayı var. En güvenli yer ağaçta uyumak olacak."

GİRİFT : YöneticilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin