Albina gözlerini açtığında güneş ışıkları gözlerini acıttı ve geri kapamasına neden oldu. Güneşe sırtını döndükten sonra yumuşacık yatakta tekrardan kıvrıldı fakat hissettiği ağrılar ve yaşadıkları aklına gelince elinin altındaki çarşafı sıkıca kavradı ve titremeye başlamak üzere olan dudaklarını ısırdı. Uyanmak istemiyordu. Olanları kabullenecek ve kaldıracak gücü kendisinde bulamıyordu.
"Uyandın mı?" Albina Rodrigo'nun sesini duyduğunda gözlerini açtı. Hemen yanında oturuyor ve ellerini inceliyordu. Albina yavaşça doğrulmaya çalışsa da vücuduna saplanan acıyla geri yattı. Etrafına baktığında Rodrigo'nun odasında olduğunu fark etti. "Ne işim var benim burada?"
"Ben getirdim."
"Onu tahmin etmek kolay. Neden?"
"Bu seni ilgilendirmez."
Albina pes edip gözlerini kapadı. Ruhen ve fiziken çok yorgundu. Rodrigo ile uğraşacak hali kalmamıştı. Sorunlarını sıralasa sonda bile yer almazdı. Toparlanması gerekiyordu. Olanları konuşmalı, neler olduğunu öğrenmeliydi ama bunu yapacak cesareti yok gibiydi. "Beni nasıl getirdin buraya?"
"Sınav çoktan bitti. Gecenin bir yarısı seni -arkadaşın hariç- kimsenin olmadığı odadan alıp ve yine kimsenin olmadığı saraya getirmek kolay oldu."
"Ne yapmaya çalışıyorsun, Rodrigo?"
Rodrigo cevap vermedi. Albina gözlerini açtığında Rodrigo'yu hemen önünde gördü. Aralarında çok az bir mesafe vardı. "Bu da seni ilgilendirmez."
Rodrigo sinirini bozamıyordu bile. Hiçbir şey hissetmiyor gibiydi ama aslında içinde kaos vardı. Bir sürü ses ona bağırıyordu. "Kaç gündür böyleyim?" Rodrigo geri çekildi. "İki gün."
Aralarında uzun süren bir sessizlik oluşmuşken Albina bu durumdan memnundu. Konuşmak istemiyordu. Kendine dönmeye ve yaşadıklarını hazmetmeye ihtiyacı vardı. Akrepol sevdiği herkesi almıştı. Bunu düşünmemeye çalışıyordu. Akrepol'den çoktan gitmiş olmalıydı. Loras yanında olacaktı. Dolan gözlerini kırpıştırdı ve yavaşça Rodrigo'ya arkasını dönüp gözlerini kapattı.
"Rüyada ne gördün Albina?"
"Bu da seni ilgilendirmez."
Rodrigo'nun sinirle alıp verdiği nefeslerini duyabiliyordu. Neden konuşup duruyordu? O hep susan biriydi. "Neden sorduğunu söylersen ne gördüğümü söylerim."
Rodrigo'nun sessiz bekleyişinin sonunda yumuşak ses tonunu duyunca şaşırmıştı. "Gülüyordun. Oldukça mutlu görünüyordun."
"Sen beni mi izledin?"
"Soruma cevap ver."
Albina düşündü. Rüyasında babasını gördüğünü hatırladığında acı dolu bir tebessüm sergiledi. Ona sarılmıştı. Hatta hala ellerini bedeninde hissedebiliyordu. Rodrigo'ya baktığında kendisine beklentiyle baktığını gördü. Bir yandan yüzündeki yorgunluk da dikkatini çekmişti. O da ayakta durmakta zorlanıyordu. Bu durum şaşırılacak bir şey değildi. Tüm Akrepol'ün sorumluluğu onlara kalmıştı; Kraliyet üyelerine. "Babamı gördüm."
Rodrigo'nun kaşları çatıldı ve önüne döndü. Albina da yatakta zor da olsa doğruldu. Şimdi yan yana oturuyorlardı. "Pes etmememi istedi."
"Doğru demiş."
Albina ve Rodrigo arasındaki sessizlik büyürken kapının çalınması ise birlikte Rodrigo hızla ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. "Kimsin?"
"Benim. Aklo."
Rodrigo kapıyı açtığında Aklo elinde yemeklerle içeriye girdi ve Albina'ya baktı. "Uyanmışsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİRİFT : Yöneticiler
FantasyDünya'nın bilinen bir dengesi vardı. Yöneticiler zekaları ve farklı renkteki gözleriyle ayrılan varyeteleriyle bir kıtada; Koruyucular doğayı kontrol ederken bir kıtada; Katiller doğuştan savaşçı olmalarına rağmen derilerini hiçbir silah delemediği...