29.bölüm | Üç Taht

9.6K 790 211
                                    

Albina Rodrigo'nun cevabıyla gülmeye başladı. Hem ağlıyor hem gülüyordu. Rodrigo'nun dedikleri kafasında tekrarlanıp duruyordu. "Hayır. Seni sevmiyorum... Hayır. Seni seviyorum..."

Albina duyduklarına inanmıyordu. Tüm yaşadıkları ona bir şey ifade etmiyor olamazdı. "Komik değil Rodrigo..." Ayağa kalktı ve bağırdı. "Hiç komik değil!"

Albina Rodrigo'nun gülme sesini duyduğunda kalbinin ezildiğini hissetti. O kadar duygusuzdu ki gülüşü onu tanıdığını sandığı tüm o anlardan şüphe etti. Rodrigo tek gülüşle bambaşka biri olmuştu sanki. Kulağında gülüşüyle eş zamanlı bir çınlama belirdi. Sanki dünyası yıkılıyordu.

Rodrigo ayağa kalktı. "Komik değilse neden güldün? Bence oldukça komik. Bana aşık olacak kadar aptalsın. Sana bana güvenme, sandığın kişi çıkmayacağım dedim. Duygularımı tüm saflığıyla göstermemi istedin ve gösteriyorum. Ben sadece nefret doluyum. Birine sevgi besleyeceğimi nereden çıkardın? Sen intikam yolunda beni yukarıya taşıyacak ve arkamda bırakacağım bir taştın sadece. Madem ölmek üzereyiz gerçekleri konuşalım; seni sevmiyorum, hiç sevmedim."

Albina kaşlarını çattı ve kafasını olumsuz anlamında sallamaya başladı. İnanmak istemiyordu ama onu kullandığı gerçeğini göz ardı edemezdi. Bu yolda annesi için yürüdüğünü biliyordu. 

Rodrigo bir tepki alamayınca konuşmaya devam etti: "Tahta geçtiğinde senin yanında olup hem intikamımı alacak hem de güce sahip olacaktım."

"Bana bunları neden anlatıyorsun?"

"Gerçek kimliğin ortaya çıktığı gibi seni öldürecekler. Gerçekleri duy, yalanlarla ölmek istemezsin." 

Albina ayakta duramadı. Nemli ve yosun tutmuş duvara yaslandı ve yavaşça kendini yere bıraktı. Tüm yaşadıkları aklına geldi. Rodrigo'nun ona kötü davrandığı günleri hatırladı; ona demediğini bırakmamış, hakaretler etmişti. Onu ucuz bir kadın gibi görmüştü. Erom hanesinden olduğunu anladığında ise kendisine yakınlaşmaya başlamış, yardım etmişti. Birlikte geçirdikleri günler geldi gözünün önüne, önceki akşam yaşadıkları aklına geldi...

Albina ona inanmıştı ve onu sevmişti. Her şeyin bir oyun olduğunu, kandırıldığını öğrenmek onun için çok acı verici bir gerçek olmuştu. Hala her şeyin sahte olduğuna inanmak istemiyordu ama her şey kafasında muazzam bir planın yol haritası gibi yerleştiğinde ondan nefret etti. Ondan iğreniyordu. Yıkılmıştı ve Rodrigo'nun dediği son cümleyle ağzından bir hıçkırık kaçtı: "Ben sadece bir kadını sevdim. O da seneler önce gözümün önünde can veren annemdi."

Albina hıçkırıklarını boğmak için elini ağzına kapadı. Rodrigo'nun yanında ağlamak istemiyordu. Onun gözünde güçsüz, kandırılmış, yıkılmış küçük bir kız çocuğu olarak görülmek istemiyordu. Albina Rodrigo'nun olduğu duvardan uzaklaştı ve son gücüyle bağırdı. "Göreceksin; ben kazanırken sen acılar içinde kıvranıyor olacaksın! Yolunu başına yıkacağım, Rodrigo."

Albina ayağa kalktı ve Rodrigo'nun olduğu duvara doğru tekme atıp yumruklamaya başladı. "Senden nefret ediyorum!"

"Seninle işim bitti, Albina. Artık sus; sesin rahatsız ediyor."

Albina Rodrigo'nun her cümlesiyle ona olan nefreti büyürken sinirle duvara durdu. "Bu duvarı başına yıkacağım Rodrigo!" Albina duvara tekrar tekrar yumruk atmaya ve nefretini kısmaya devam ediyordu. Ellerinin üstü kanla kaplanmıştı ama acı hissetmiyordu. Nefretinin gölgesi karartmıştı gözünü. Ne yaptığını bile fark etmeden vurmaya devam etti. Son kez hızla vurduğunda ise duvar büyük bir sesle yıkıldı. Etraf toz duman içinde kaldı. Uzun süren sessizliğin ardından tane tane yere inen toz tanelerinin arasında karşı karşıya gelmiş birbirlerine bakıyorlardı. Albina Rodrigo'nun yıkık duvarın ardında gözlerindeki şaşkınlığı net bir şekilde görüyordu. Kendisi de bir o kadar şaşkındı ama nefreti daha ağır basıyordu. Hızla Rodrigo'nun yanına gitti ve yüzüne sert bir yumruk attı. "İyi ki annen ölmüş. Oğlunun yaptıklarından habersiz iyi ki yoksa üzüntüden harap olurdu."

GİRİFT : YöneticilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin