Bölüm 12|"Saraya Baskın, Ana Olmak"

1.3K 314 337
                                    

Gözlerini açtığında, Ahmed'i yanında göremeyen Mahpeyker, yataktan hızlıca doğruldu ve etrafa bakındı.
"Ahmed, neredesin?"

Uzun süre bakındıktan sonra Ahmed'i gördü. Genç padişah, hazırlanıyordu.
Üzerinde kıpkırmızı bir kaftan vardı.
"Bir süreliğine Bursa'daki saraya gitmeye karar verdim Mahpeyker. Her şeyden ırak, bu saraydan ırak, biraz dinlenmeye karar verdim. Validemin ölümünden sonra, yıkıldım. Toparlanmam gerekir."

"Ben de geleyim seninle Ahmed."
"Sen, burada kal Mahpeyker. Çocuklarımız, sana emanet." diyen genç padişah, hasekisi Mahpeyker'in alnından öperek daireden çıktı.
Mahpeyker ise kendi kendine "Nereden çıktı şimdi bu?" diye söylendi.

GÖZYAŞI SARAYI
İki gün sonra Safiye Sultan, her zamanki beklediği yerde, ona Topkapı Sarayı'ndan haber getiren gizli hizmetkârını bekliyordu. Herkes, onu sürgün edilmiş yaşlı bir kadın olarak görse de Safiye, Topkapı Sarayı'nda olan biten her şeyden haberdardı.

"Nerede kaldın Cafer? Ne zamandır seni bekliyorum burada."
Cafer, Safiye'ye yaklaştı.
"Saraydan zar zor çıktım sultanım. Anca gelebildim."
"Anlat! Neler oldu sarayda?"
"Kızınız Fahriye Sultan saraydan ayrılınca, haremin yönetimi kaideler gereği başhaseki Mahfiruz Sultan'a verildi."
Safiye içinden, "Aptal Fahriye! Hiç bana çekmemiş!" diye geçirdi.

"Başka neler oldu? Devlet işleri ne durumda Cafer?"
"Sultanım! Az kalsın unutuyordum. Sultan Ahmed, saraydan uzaklaştı."
"Ne demek uzaklaştı? Nereye gitti?"
"Bursa'daki saraya gitti. Birkaç günlüğüne orada kalacakmış."
Safiye, bu haberi duyunca iki kese altını çıkarak gizli hizmetkârı Cafer'e uzattı.
"Aferin Cafer Ağa! İyi haber getirdin! Yakında zafer bizim olacak! Topkapı Sarayı'nın esas sahibi benim!"

Safiye, gizlice kendi dairesine girdi ve onu bekleyen Yahya'ya yaklaştı.
"Yahya, oğlum!"
"Ben senin öz oğlun değilim Safiye Sultan!"
"Yahya! Şimdi, bunun sırası değil! Nihayet, beklediğimiz gün geldi!"
"Ne oldu Safiye Sultan?"
"Torunum Sultan Ahmed! Saraydan ayrılmış! Bursa'daki saraydaymış! Topkapı Sarayı'ndan çok uzakta! Bu fırsatı değerlendirebiliriz!"
"Ne yapabiliriz?"
"Dinle Yahya! Asker toplayıp Topkapı Sarayı'nın üzerine yürü! Sarayda kim var kim yok, hepsini katlet! En başta, Ahmed'in şehzadelerini! Sonra, tahta otur! Sen padişah ol, ben de Valide Sultan!"

Yahya, düşünceli gözlerle Safiye'ye sordu.
"Sultan Ahmed, senin torunun değil mi? Neden onu tahttan indirmek istersin?"
"Torunum Ahmed, beni sürgün etti! Bu yaşta sürgündeyim! Hem de haksız yere! Validesi Handan, iftira atmıştı bana! Handan, aylar önce vefat edip cehennemi boyladı! Şimdi, sıra Ahmed'de! O da cezasını çekecek! Hiç kimseye acımak yok!"
"O vakit, hakkım olan tahta oturmak gerek Safiye Sultan!"

TOPKAPI SARAYI
Aynı akşam, haremde eğlence vardı. Mahfiruz, haremin yönetimini ele geçirmenin şerefine bir eğlence tertip ettirmişti.
Mahfiruz, baş köşeye kurulmuş, oturuyordu. Sol tarafında, Halime ve kızı Dilruba vardı. Sağ tarafında ise Mahpeyker oturuyordu.
Ahmed'in kardeşi Şehzade Mustafa, çocukları Osman ve Mehmed ise haremdeki bir dairede oynuyorlardı.

"Pek üzüntülüsün Mahpeyker. Yoksa, haremin yönetimini ele alamadın diye mi?"
Mahpeyker, bu sözleri söyleyen Mahfiruz'a döndü.
"Uğraşma benimle Mahfiruz! Ele geçirdiğin gücünün tadını çıkar! Zira, fazla sürmeyecek!"
Halime, söze karıştı.
"Hünkârımız, kaidelere uyarak doğru karar verdi."
Mahfiruz, Halime'ye döndü.
"Sana ne oluyor Halime? Gücü ele geçirdim diye, sakın bana yakınlaşmaya kalkışma! Vaktiyle, bana yaptıklarını unutmadım! Hiç merak etme, yaptıklarının hesabını vereceksin yakında!"

Halime'nin kızı ve henüz on iki yaşında olan Dilruba, söze karıştı.
"Mahfiruz! Senin karşında bir kalfa yok! Validem ile düzgün konuş!"
Mahfiruz, Dilruba'yı ciddiye almayınca, Halime kızını susturdu.

Kanlı İktidar: KösemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin