Mahfiruz, sabah kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra devam etti.
"Şehzade Mustafa, ağabeyi Sultan Ahmed ölene kadar -kendisine taht sırası gelene kadar- kafeste kalacak. Halime'nin de, oğlu Şehzade Mustafa'nın kafese -odaya- kapatıldığı Sırca Köşk'e girmesi yasak, öyle değil mi Melike?"
"Öyle, yasaktır Sultanım."Mahfiruz, ayağa kalktı ve sözlerine devam etti.
"Halime ise yasak olduğunu bildiği halde, oğlu Şehzade Mustafa'yı görebilmek için benden yardım istemişti daha evvel. Hatırladın mı?"
"Hatırlamaz olur muyum Sultanım? Hatta, siz yardım etmeyi kabul etmediniz diye, Kösem Sultan ile yakınlaşmıştı."
"Bu defa yardım edeceğiz Melike. Lâkin, ifşa etmekten de geri kalmayacağız!"Melike, meraklı gözlerle Mahfiruz'a sordu.
"Sultanım, vallahi ne demek istediğinizi bir türlü anlamadım. Aklınızdaki planı sormuştum size."
"O vakit, dinle Melike" dedikten sonra planını anlatmaya başladı Mahfiruz.
"Halime'nin dairesine gideceğim ve oğlu Mustafa'yı görebilmesi için ona yardım edeceğimi söyleyeceğim. Kesinlikle, kabul eder. Sonrasında Halime, Sırca Köşk'e gitmek için yola koyulur koyulmaz ağaları peşine takacağız.""Sonra ne olacak Sultanım?"
"Ağalar, Halime'yi yasak olduğu bir yere girdiği için kolundan tutup Topkapı Sarayı'na getirecekler. Hünkârımıza hesap verecek Halime."
"Sultanım, plânınız iyidir. Lâkin, Kösem Sultan ile Halime Sultan'ı nasıl birbirine düşüreceksiniz?"
"Halime, Sırca Köşk'e gittiğini, Kösem'in ifşaladığını zannedecek. Aslında, biz ifşalayacağız!"
"O, nasıl olacak Sultanım?"
"Orasını sen, bana bırak! Şimdi, Halime'nin dairesine gidelim de bir an evvel tuzağa düşürelim şu kadını!"HALİME SULTAN'IN DAİRESİ
Mahfiruz, arkasında kalfalarıyla birkikte Halime'nin dairesinin kapısına geldi.
Desturlar çekildi ve içeriye Mahfiruz girdi. Halime, Mahfiruz'un geldiğini görünce divanından kalkarak başıyla selam verdi."Az evvel dairenizdeydim Mahfiruz Sultan. Mühim bir mevzu yoktur inşallah" diye sıkılgan bir tavırla söze girdi Halime.
"Yalnız kalalım, Halime Sultan."
Çok geçmeden dairedeki hizmetkârlar çıktı ve Halime ile Mahfiruz, yalnız kaldılar."Dinle, Halime. Daha evvel, kafesteki oğlun Şehzade Mustafa'yı görebilmek için benden yardım istemiştin. Malum, oğlunu görmen yasaktı. Düşündüm de, sana yardım edeceğim! Oğlunu göreceksin!"
"Nereden çıktı şimdi bu Mahfiruz? Bunun altında bir sinsilik yoktur umarım."
"Oğlunu görmek istiyorsan, sana yardım edebilecek tek kişi benim Halime! Unutma! Başhaseki benim! Kösem, ikinci Haseki konumunda! Haremdeki en kıdemli kadın benim! Bunu, sen de biliyorsun!""Neden sana güveneyim? Ya beni tuzağa düşürmeye çalışıyorsan? Hem, ne diye birden yardım etme hissi duydun? Sonuçta, iyilik meleği olmadığını da biliyorum Mahfiruz."
"Duydum ki Kösem ile yakınlaşmışsın. Kösem'in dostu, düşmanımdır. Bir düşman daha kazanmak değildir, niyetim. Bundan mütevellit, sana yardım edeceğim ve kendi tarafıma alacağım seni."Halime, biraz düşündükten sonra Mahfiruz'un yardımını kabul etmekte karar kıldı.
"Nasıl sağlayacaksın oğlum Mustafa'yı görmeyi Mahfiruz?"
"Gizlice oğlunun kafese kapatıldığı Sırca Köşk'e gideceksin Halime. Orada rüşvetle satın aldığım birkaç kalfa var. İsmimi verirsen, oğlunu görmeni sağlarlar."
"Saraydan çıkarken, ne diyerek çıkacağım?"Mahfiruz, her zamanki kahkahasını atarak yanaklarındaki gamzeleri gösterdi.
"İlahi Halime! Haremi, ben yönetiyorum! Ayriyeten, yetki bende olduğu için Kösem de dahil, hiç kimse benim iznim olmadan saraydan dışarı adımını atamıyor! Ben, sana izin veriyorum! Saraydan çıkabilirsin! Benden ve Hünkârımızdan gayrı hiç kimse hesap soramaz sana!"
Mahfiruz'un ağzından bu sözler dökülürken Halime içinden: "Aptal! Kösem'in saraydan çıkabilmek için gizli geçit yaptırdığını bile bilmiyor! Eskiden olsa söylerdim, lâkin Kösem'i karşıma almayacağım!" diye geçirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı İktidar: Kösem
Historical FictionOn bir yaşında ailesinden koparılmasıyla hayatın acımasız olduğunu öğrendi Nasya. On beşindeyken Padişah'a çocuk verdi, oysa kendi çocuktu daha. Lâkin artık padişahın sevdalısı, Al-i Osman'ın Mahpeyker Kösem'i olmuştu o. Kösem olmak kolay değildi. V...