Bölüm 36|"Düşmana Son Vuruş, Acımasız Ölüm"

511 32 27
                                    

Suikast oklarıyla kan revan içinde kalan Kösem, kalabalık dağıldıktan sonra apar topar şifahaneye getirildi.

Durumu bir hayli ağırdı. Bilincini de kaybetmişti üstelik. Öyle ki, ne kalabalığın sesini, ne de yanıbaşındaki kalfası Zümrüt'ün haykırışlarını duyabilmişti.

Kızlarına da tez haber gitmişti. Öyle ya, kötü haber tez yayılırdı.
Validesinin oklarla vurulduğunu öğrenen Ayşe, işittiklerinin şaşkınlığını bir kenara bırakıp derhal şifahaneye koştu.

Şifahaneye koşmuştu koşmasına, lâkin validesini görememişti. Zira Kösem, ölüm kalım mücadelesi veriyordu âdeta.

Biraz sonra, Sultanı için kendini paralayan Zümrüt'e değdi Ayşe'in gözleri. Bir kalfanın, Sultanına bu denli bağlı olması inanılır gibi değildi. Öyle ki, Kösem ile Zümrüt'ün arasındaki bu bağı kimse koparamazdı.

"Ah benim Sultan Hanımım! Ne ettiler size böyle? Ne olursunuz, yalvarırım dayanın! Yapacağınızı yapmadan gitmeyin bu fâni dünyadan!" diyerek bağrışıp çağrışıyordu Zümrüt.

Bunun üzerine Ayşe, zavallı kalfaya yaklaştı ve kızın koluna dokundu.
"Zümrüt?"
Ağlayarak cevap verdi kız.
"Buyrun Ayşe Sultanım..."
"Nasıl oldu bu olay?"
"Ah Sultanım... Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim..."

Zümrüt'ün hemen konuşmayacağını anlayınca üstlemekte karar kıldı Ayşe.
"Zümrüt! Söyle! Nasıl oldu dedim sana!"
"Vallahi dilim varmaz... Gerekirse şu dilimi koparıp kör kuyulara atın... Yine de söyleyemem Sultanımın nasıl vurulduğunu..."
"Senin Sultanınsa, benim de validemdir suikast oklarıyla vurulan! Gerçeği bilmeye benim de hakkım vardır!"

Daha fazla direnmemeye karar verdi Zümrüt.
"Ah Ayşe Sultanım... Yetişemedim! Kalabalığın arasından sıyrılıp da Sultanım için atılan okların üzerine atılamadım! Eğer atılabilseydim, şimdiye Valide Sultan sevincini yaşayamaz olurdu!"

Bunu duyan Ayşe şok oldu. Dili zar zor dönmeye başladı. Bir adım geriye attı ve sözlerine devam etti.
"Ne? Ne dedin sen? Valide Sultan mı? O mu yaptırdı valideme bu suikastı?"
"Evet! Valide Mahfiruz Sultan! Yemin billah o yaptırdı! O öldürtmek istedi Kösem Sultanımı!"
"Sen kimi itham ettiğinin farkında mısın Zümrüt? Senin suçladığın kişi üvey ağabeyim Sultan Osman'ın validesidir!"
"Yalan söylüyorsam şuradan şuraya adımımı atmak nasip olmasın Ayşe Sultanım! İki gözüm önüme aksın ki doğru söylerim!"
"Eğer yalan söylüyorsan..."
"Hâşâ Ayşe Sultanım! Kendi gözlerimle görmesem ne cesaretle Valide Sultan yaptırdı diyeyim? Hem siz de bilirsiniz, Valide Sultan, Kösem Sultanıma düşmandır!"

Daha fazla dayanamadı Ayşe. Şaşkınlığın ve sinirin verdiği hisle hızlı adımlarla Zümrüt'ün yanından uzaklaşmaya başladı.
"Ayşe Sultanım! Nereye gidersiniz?"
Sinirli bir ses tonuyla cevap aldı Zümrüt.
"Topkapı Sarayı'na gideceğim Zümrüt! Görülmemiş hesabım var! Evvelâ o hesabı görmek gerekir!"

Ayşe'nin bu sözleri bir hayli büyük sözlerdi. Sinirle ve üzüntüyle akşam olur olmaz yola koyulan Ayşe, bir zaman sonra nihayet Topkapı Sarayı'na varabildi.

Saraya adımını atar atmaz yaptığı ilk şey Valide Mahfiruz Sultan'ın karşısına çıkmak oldu. Her ne kadar yaşından dolayı kızı küçük görse de, karşısında bir hanedan mensubu olduğu için laflarını da ona göre seçti Mahfiruz.

"Validem Kösem Sultan'ın uğradığı suikastı siz hazırlamışsınız!"
Ayşe'den bu sözleri duyunca evvelâ sessiz kaldı. Ardından bilmemezlikten geldi.
"Kim bizi böyle alçakça bir şeyle itham eder? Biz ki validenizin suikaste uğradığını bile bilmeyiz."

Ayşe'nin içinden Mahfiruz'a saldırıp onu boğmak geliyordu. Lâkin kendisini zor da olsa tutuyordu. Ne de olsa karşısındaki bir Valide Sultandı.
"Ben yine de bu mevzuyu Hünkâr ağabeyim Sultan Osman ile bildireceğim! Gayrısını o bilir!"
"Sarayımıza uğramışken bir kahvemizi içseyiniz Ayşe Sultan."
"Var olun Valide Sultan. Lâkin ben kahvenizi içmek istemem. Malum, bu saraydaki kahvelerin içinden zehir aktığını biliriz."

Kanlı İktidar: KösemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin