"Ne yani, ölüyor mu?" diye sordu Keira öfkeyle.
"Evet, ne yazık ki öyle... Enerjisinin tamamını emmesek bile, beden kendini bir daha toparlayamıyor. Her durumda ölecekleri için de enerjinin tamamını alıyoruz. Soruya gelecek olursak..."
"Tamam tamam gerek kalmadı, ben cevabı aldım." dedi Melanie.
Herkesin gözü bir anda yuvalarından fırlamıştı, özellikle de o ve Ultor'a bedenlerini verecek olmaları hepsinin gözünü korkutmuştu.
"Hayır, hayır. Yanlış anladınız." diye atıldı Forneus. "Enerji almadığımız sürece bedenlerinize bir şey olmayacaktır, ayrıca birleşme sırasında da acı hissetmiyorsunuz. Hissettiğiniz daha çok, lunaparktaki trenlere bindiğinizde hissettiğinize benzer şeyler. Kısaca, korkmanıza gerek yok."
Matthew yine de tam anlamıyla ikna olmamıştı. Kendini garantiye almak için hemen atıldı:
"Aden sen de benim bedenimi alabilirsin, bunu isteyerek yapıyorum inan bana."
Borrowski ona kızgın bir bakış atarak söylendi:
"Şuna kendimi garantiye alıyorum desene!"
Matthew lafın altında kalmadı:
"Savaş bu, kimsenin hayatı garanti değil."
"Tamam o zaman." diye araya girdim. "Bu durumda Sissy ve Kelly, Keira ve Ariel ile; Forneus ve Ultor da Charles ve Simon ile eşleşmiş oluyor, tabii eğer kimsenin itirazı yoksa."
Charles, 'Başka şansımız mı var?' der gibi gözlerini devirdi. Matthew son anda iyi bir hamle yapmış olduğuna inandığı için kendini daha rahat hissediyor gibiydi.
"Pekala; eşleşmeyle ilgili herhangi bir sorun olmadığına görebir an önce bu birleşme işini halledelim. Forneus, bunun nasıl yapıldığını bize göstermen gerekecek."
Forneus birkaç adım atarak grubun ortasına geldi ve hiç vakit kaybetmeden anlatmaya başladı.
"Bu işi yapabilmeniz için, beyin gücünüzü kullanmayı bilmeniz gerekir. Yani beyin dalgalarınızı kontrol edebiliyorsanız, bunu kolaylıkla başarırsınız. Henüz yeni dönüştüğünüz için ilk birkaç denemede başarısız olma olasılığınız çok yüksek. Ama endişelenmeyin, mutlaka başaracaksınız."
"Keira mahzende bunu başarmıştı." dedim. "Gerçi o bir bitkiydi ama..."
"Fark etmez." diye cevapladı Forneus. "Temel mantık aynı;bütün mesele iyi odaklanmak... Doğadaki bütün varlıklar, aslında enerjinin değişik şekillerde giydirilmiş halidir. Karşınızdakinin bir insan, bir hayvan ya da bir bitki değil; yoğun bir enerji bulutu olduğunu düşünün. Ve kendinizi tıpkı, bir şelalenin oluşturduğu su perdesinin arkasındaki gizli bölüme geçiyormuş gibi hayal edin. Buna çok iyi konsantre olmanız gerekiyor, yoksa başaramazsınız. Bir kez yaptığınızda da, tıpkı bisiklete binmek gibidir, sonrakilerde hiç zorlanmazsınız. Unutmayın, birleşeceğiniz varlığın sizden çok küçük olması hiç önemli değildir, bir üzüm çekirdeğinin içine bile girebilirsiniz."
"Önce ben denemek istiyorum!" dedi Keira heyecanla. "Bitki ile çok kolay olmuştu, bakalım yine başarabilecek miyim?"
Sissy, "Ben hazırım Keira'cığım." dedi içtenlikle ve karşısına geçti. Gözlerini kapatarak sanki birisi tokat atacakmış gibi kendisini sıkarak beklemeye başladı. Keira onun yüz ifadesini görünce kıkırdadı.
"Sissy, gözlerini kapatmana bir şey demiyorum; ama lütfen yüzünden şu tuhaf ifadeyi kaldırır mısın?"
"Özür dilerim" dedi Sissy. "Sadece biraz gerildim." diye ekledi.
Forneus: "Korkma, hiçbir acı hissetmeyeceksin." diyerek onu yatıştırmaya çalıştı. Sissy kafasını hafifçe sallayarak onayladı ve gerginliğini atarak sadece gözlerini kapatmakla yetindi. Şimdi bütün iş Keira'ya kalmıştı.
Herkes son derece sessiz olmaya özen gösteriyordu. Keira kaşlarını çatarak bakışlarını Sissy'nin üzerine kilitlemişti. Nefes bile almıyor gibiydi. Daha sonra, sanki karşısında bir şey yokmuş gibi yumuşak bir adım attı. Bu adımla birlikte Sissy'nin görüntüsü, tıpkı bir su yüzeyi gibi hafifçe dalgalandı ve Keira'nın ayağını içeriye aldı. Diğer adımla birlikte Keira, bir anda tamamıyla Sissy'nin içine girivermişti! Hepimiz, şaşkınlık ve hayranlıkla olanları izliyorduk ve merakla sonucu bekliyorduk.
Sissy, birkaç saniye geçtikten sonra yavaşça gözlerini araladı ve bakışlarını hepimizin üzerinde dolaştırdı. Daha sonra gülümseyerek:
"Hey, çok komik bakıyorsunuz." dedi gülerek. Ses Sissy'nin sesiydi; ama konuşma biçimi tamamen Keira'ydı. Bedenini şöyle bir gözden geçirdi ve "Dışarıda kalan herhangi bir parça görünmediğine göre bu işi başardım demektir." diye ekledi gururla.
"Evet, Keira." diye cevap verdi Forneus. "Şu anda tamamen taşıyıcı bedenin içindesin."
"Peki, taşıyıcı beden bir şey hissediyor mu şu anda?" diye sordum Forneus'a.
"Hayır." dedi ve devam etti: "En azından bizim kullandığımız bedenler için durum böyle; çünkü zaten bedenin içinde çok uzun süre kalmıyoruz. Ama net bir bilgimiz olmamasına rağmen, sizin yaptığınız birleşmelerde taşıyıcıların bir şeyler hissetme olasılıkları yok değil."
"Bu nasıl olabilir?" diye sordu Aden.
"Mesela, Keira şu anda Sissy'nin içerisinde ve onun beyni üzerinde kuvvetli bir baskı kurmuş durumda. Herhangi bir nedenden dolayı bu baskı azalırsa, veya taşıyıcı bedenin beyni çok güçlü ise olabilir."
"Peki, bunun sonucunda ne olur?"
"Aynı evi paylaşan iki kişiyi düşün; eğer iyi arkadaşlarsa, sorun çıkmaz. Ama eğer uyumlu değillerse durmadan kavga ederler. Beden paylaşımında da aynı prensip geçerlidir."
"Anladım sanırım." dedi Aden, ve Matthew'ya göz ucuyla bakarak devam etti: "Haydi ortak, bu kez sıra bizde."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLANANLAR
Science Fiction"Eğer farklıysak..." Kelimeler boğazında düğümlenmiş, cümleyi tamamlayamamıştı. "Biz kardeşiz. Bundan en ufak bir şüphe duymuyorum." diyerek yatıştırdım onu. Sonra devam ettim: "Ama elbette tuhaf olan şeyler var. Mesela; genetik yapımız inanılmaz de...