Kumaşı yere bırakarak metal halkayı hızlıca çektim. Birdenbire kuvvetli bir tıslama sesi ile birlikte kumaşın katmanları açılmaya ve yavaş yavaş şişmeye başladı. Bir dakika sonra, Mel'in elindeki kumaş parçası, gösterişli bir Zodyak bota dönüşüvermişti!
Bot iki kişiyi rahatça alabilecek büyüklükteydi. Oluşum tamamlanınca, botun arkasında kırmızı bir LED ikaz vermeye başladı. Aynı anda kutu üzerindeki düğmenin LED'i ona karşılık vermişti. Demek ki iki parça birbirini tamamlıyordu ve ikincinin çalışabilmesi için önce birincinin aktive olması gerekiyordu.
Kutunun altında, Zodyak botun arkasındaki yuvaya yerleştirilebilecek boyutta bir girinti ortaya çıkmıştı ve yanındaki LED ısrarla ikaz vermeye devam ediyordu.
Kutu, gerçekten Melanie'nin söylediği kadar ağırdı.Güçlükle kaldırarak botun arkasındaki yuvaya yerleştirdim. "Klik" sesiyle beraber kırmızı renkli ikaz LED'i yeşile dönüşmüştü. Hiç vakit kaybetmeden merak içinde düğmeye bastım.
O anda kutunun üzerindeki metal görünümlü kaplama, iç içe geçerek açılmaya başladı. Ortaya çıkan şey bir çeşit motora benziyordu.
"Bu ne şimdi?" diye sordu Melanie.
"Botu hareket ettiren motor…" diye cevap verdim.
"Tamam, da nasıl çalışıyor, nasıl kumanda ediliyor?"
"Şu anda bilemiyorum ama anlayacağız."
Gerçekten de, motorun çalışma sistemini kavrayamamıştım. Son model pahalı arabaların motorları gibi oldukça estetik bir görüntüsü vardı. Yakın mesafeden incelemeye devam ettiğimde, motorun kıvrımıyla tamamen uyumlu olarak tasarlanmış ve bir yuva içine gizlenmiş halde olan kumanda kolunu fark ettim. Savaş uçaklarını kumanda eden joystick şeklindeki kollara benziyordu.
Bu mekanizma bana, bastırarak açılan koltukların mekanizmasını çağrıştırmıştı. Kolun tutma yerini ileriye bastırınca, kilit mekanizması serbest kaldı. Serbest kalan kolu kendime doğru çektiğimde, iki aşamada açıldı ve kilitlendi. Kilitlenmenin gerçekleştiğini anlatan "Klik" sesi ile birlikte, joystick üzerindeki bütün kumanda düğmeleri aydınlanmıştı.
Melanie hala sorusuna cevap alamamış olmanın verdiği panikle yineledi:
"İyi de bunun pervanesi bile yok, nasıl ilerleyecek ki?"
"Bak canım, bir kere bu cihazı suda giden botlarla karıştırma. Etrafında hiç su görüyor musun? Bırak suyu, bildiğin çöldeyiz. Demek ki bu aletin çalışma prensibi farklı ve bunu anlamanın bir tekyolu var."
"Nedir o?"
"Atla bakalım…"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLANANLAR
Science Fiction"Eğer farklıysak..." Kelimeler boğazında düğümlenmiş, cümleyi tamamlayamamıştı. "Biz kardeşiz. Bundan en ufak bir şüphe duymuyorum." diyerek yatıştırdım onu. Sonra devam ettim: "Ama elbette tuhaf olan şeyler var. Mesela; genetik yapımız inanılmaz de...