Hepimiz Aden'in etrafında toplanmaya başladık. Kızlar Aden'e yaklaşırken, avının elbiselerini parçalayıp ısırmaya hazırlanan zombiler gibi ilerliyordu.
"Karakterleri biz seçeceğiz, değil mi?" dedi Matthew endişeli bir şekilde.
"Hayır!" dedi Aden Matt'in yüzüne sert bir ifadeyle bakarak. "Her zamanki gibi kura çekeceğiz."
"Abi lütfen kura çekmeyelim. Geçen sefer prenses olmuştum hatırlarsan, oyun boyunca prensin savaştan galip çıkıp beni kurtarmasını bekledim. Üstelik tepemde bir ejderha nöbet beklerken... Bende bu şans varken kesin yine prenses olurum."
Matthew'in yalvaran bakışları o kadar komikti ki, hepimiz kahkahalarla gülmeye başladık.
"Gülün bakalım, prenses olun sizi de göreceğim." dedi Matt alıngan bir ifadeyle.
Aden Matthew'in kolunu tutarak: "Hayatta hiç kimse oynayacağı rolü seçemez, gerçekte de hepimiz kurada çektiğimiz rolleri oynamıyor muyuz?" diye bilgece bir laf etti. Matt, bu bilgece sözlerden hiç de etkilenmişe benzemiyordu.
"Bu bir oyun, bırak herkes ne olmak istiyorsa o olsun." dedi.
"Olmaz." dedi Aden. "Ancak sana şöyle bir kıyak yapabilirim: İlk çekiliş hakkı senin."
Matt elini kürenin içine soktu ve bütün kağıtlara dokunup hissetmeye çalıştı. Karıştırdı, karıştırdı... Sonra Aden'in yüzündeki sabırsız ifadeyi sezince eline dokunan son kağıdı kaptı ve küreden çıkardı. Aden bir süre Matt'in kâğıdı açmasını bekledi. Oysa Matt bırak kağıdı açmayı, avucunun içine alarak iyice gizledi.
Hep birlikte "Aç, aç, aç..." diye tempo tuttuk.
Matthew kararlı duruşunu hiç bozmadı, bu Aden'in patlamasına neden oldu:
"Oğlum, ne biçim bir psikopatsın sen, açsana şu kağıdını!"
"Sonra açacağım, hemen açmamı gerektiren bir kural mı var?"
Aden Matt'e "Ne halin varsa gör." bakışı attıktan sonra küre ile birlikte bize doğru ilerlemeye başladı.
"Başka ısmarlama rol isteyen var mı arkadaşlar?" diyerek kızgın bir ifadeyle sordu. Tam da Melanie'nin önünde durmuştu. Melanie hülyalı bakışlarla Aden'i süzüp küreyi hızla kendine çekerek içinden bir kağıt aldı ve:
"Evet var, umarım prenses ben olurum." diye cevap verdi.
Matt, Melanie'nin bu sözü üzerine hemen atıldı:
"Mel, canım. Söz eğer bana prenses çıkarsa seve seve senin kuranla değiştirebilirim."
Aden Matt'e bu kez göz ucuyla baktı, Matt hemen mesajı almıştı.
"Tamam anladık, ben sadece yardımcı olmak istemiştim..."
Kızların tamamı kurayı çekmişti, Aden bu kez Charles Lansky'nin önünde durdu. Charles elini kürenin içine soktu. Bir yandan da bilgisayara girdiği kişi sayısını hatırlamaya çalışıyordu. On dört taneydi, bu da oyunda on dört farklı karakter olacak anlamına geliyordu. Kâğıdını aldı, o da açmadı.
Kyle kendi ayağıyla Aden'in yanına gelmişti. "Ne olacaksa bir an önce olsun." düşüncesindeydi. Elini küreye sokup kağıdını aldı. Bir taraftan da bize yan gözle bakıp ne kadar cesur olduğunu fark edip etmediğimizi kontrol ediyordu.
En son kağıt Aden'e kalmıştı. Elini küreye sokup aldı ve hemen açarak okudu: "Şövalye..."
Prenses olmak isteyenlerin artık son derece geçerli bir nedeni vardı. Melanie ve Kelly kendilerini tutamayıp alkışlamaya başladılar. Sanki kağıtlarında prenses çıkmışçasına coşkuluydular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKLANANLAR
Khoa học viễn tưởng"Eğer farklıysak..." Kelimeler boğazında düğümlenmiş, cümleyi tamamlayamamıştı. "Biz kardeşiz. Bundan en ufak bir şüphe duymuyorum." diyerek yatıştırdım onu. Sonra devam ettim: "Ama elbette tuhaf olan şeyler var. Mesela; genetik yapımız inanılmaz de...