17.Bölüm

3.3K 184 56
                                    

Bölüm Şarkımız: Kutsi/Ben O Zaman Ölürüm

Arda bavulların sonu gelmeyince dilini tutamadı. Tatile değil de yerleşmeye gidiyorlardı sanki.

'' Hatun, bitmedi mi daha ? ''

'' Bu son,'' diyerek en sevimli haliyle gülümsedi, elindeki küçük bavulu ona uzattı.

'' Eminsin değil mi bunun son olduğuna ?''

'' Elbette eminim Arda. Tek tek saydım çünkü.''

Arda anlıyorum bakışı atarken eşine döndü. '' Çiğdem,'' dedi ciddi bir havayla. '' Böyle bizim için zor oluyor. Uçakta geçiş sorunu yaşıyoruz. En az bir bir saati bunlara hibe ediyoruz. Acaba diyorum, biz direkt evimizi Çeşme'ye mi taşısak ? Böylece aklımız burada kalmamış olur. Ne dersin ?''

'' Ya Arda, aşk olsun! Hepsi ihtiyacımız olan şeyler. Gören de fuzuli bir şeyler sıkıştırdım sanır. Bak mesela, şu kırmızı bavulda Paris'ten aldıklarım var. Pembe olanında da sosyete pazarından aldıklarım. Şimdi onları bir yere mi koyayım ? Yani nasıl aynı havayı solutabilirim ki ? Bu modacılarına da hakaret olmaz mı sence ? Yani biri sırık Averell Dalton ise diğeri bıdık Joe...Şu beyazda da beyazlarımız, siyahta ise renklilerimiz var. Diğerinde de iç çamaşırları,'' derken utandığı ve ateş bastığı için dudaklarını ısırdı.

'' Anlıyorum sevgilim. Maazallah burada kıyafetlerimizden tekini unutsak orada nereden bulacağız ? Ne Paris'i var ne sosyetesi. Bu bizim için felaket olur.''

Çiğdem zarif kaşlarından tekini çatıp elindeki bavulu çocuksu bir küskünlükle kendi bedenine doğru çekiştirince Arda geri adım atmak durumunda kaldı.

'' Çiğdem, ne yapıyorsun Allah aşkına ? ''

'' Ne yapacağım, seni fazlalıklarımdan kurtarıyorum!''

'' Lütfen saçmalama! Sadece takılmıştım ben,'' diyen Arda yakaladığı sapı kendi tarafına doğru çekti. Çiğdem de aynı inatla direnip diğer sapı çekiştirdi.

'' Ya bırak işte!''

'' Asıl sen bırak!''

'' Arda dedim!''

'' Bak Çiğdem, giderayak bir kaza çıkacak! Bırakır mısın şunu ? ''

'' Bırakmıyorum! Benim değil mi, bırakmıyorum işte!''

Arda, '' Ya sabır, ya sabır... Kadın çıldırtma beni!'' diye kızdığı anda ikisi de çocuk gibi yenişmeye devam ediyor, kısık gözleriyle birbirlerine meydan okumayı sürdürüyordu. Çiğdem, Arda'nın gücü karşısında yalpalamaya başladığında Arda çoktan elindeki sapı bırakmıştı. Çiğdem dengesini kaybedip yere yapışınca Arda buruşmuş yüzünü elleriyle kapadı. Çiğdem oflayarak olduğu yerde sızlanırken gözlerinin dolmasına mani olamamış, tüm hıncını da Arda'dan çıkarmıştı.

'' Ya, ne birden bırakıyorsun be! Of, gitti canım çanağım.''

Arda'nın canı ondan daha fazla yanmıştı. Ama nereden bilebilirdi ki böyle olacağını. Amacı ona zarar vermek değildi; hatta tam tersine canı yanmasın diye vazgeçen taraf olmuş, onunla inatlaşmayı kesmişti. Hemen yanına eğildi. Yüzü kırış kırış olmuştu adamın. Çiğdem oturduğu yerde mızmızlanırken ıslak gözlerinin, çocuk gibi kıvırıp durduğu burnunun ucundan ona baktı.

'' Hayatım gerçekten isteyerek olmadı. Ben sana dedim ama değil mi, inat etme, bak bir kaza çıkacak diye...Niye bir kere olsun sözümü dinlemiyorsun ki başımın belası ? ''

'' Ha, çok güzel ya; çanağımı kırman yetmiyormuş gibi bir de beni mi azarlıyorsun Arda ? Burada benim suçum ne acaba ? Sen başlattın her şeyi!'' derken sertçe işaret parmağını onun göğsüne bastırdı. '' Hep böylesin...Önce bir şey yapıyorsun, sonra suçu bana atıyorsun,'' derken sesli şekilde zırlamaya başladığında Arda ne yapacağını bilemedi. Karşısında küçük bir kız çocuğu vardı sanki. Kalkması için uzattığı ellerini indirip Çiğdem'in müsaade ettiği kadarıyla ona sokulmaya çalıştı. Çiğdem de sanki fırsat bu fırsat dercesine bir çırpıda tüm kızgınlığını kustu.

Beyaz Porsche'li Prensin Kayıp Prensesi (TAMAMLANDI)Bu Defa B'aşka- Seri 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin