Bölüm şarkımız: Orhan Ölmez/Ağlama Yar
Bir yandan kahvesini yudumluyor, diğer yandan elindeki dergiyi kurcalıyordu. Oğlunun başarısı herkesin dilindeydi. İlk kez bir Türk oyuncu yabancı filmde başrol almıştı ve bu şeref biricik oğlu, ilk göz ağrısı Asil'e nail olmuştu. Telefonları susmaz olmuştu, şu son birkaç gündür. Eve tebriğe gelenlerin de haddi hesabı yoktu. Çiğdem bu durumdan ne kadar memnunsa Arda da bir o kadar umursamaz davranıyordu. Bu olanları kendisinin aksine büyük bir sakinlikle karşılıyor oluşuna şaşıyordu bazen. Kahvesinden büyük bir yudum aldığı esnada Hatice teyzesinin üzgün görüntüsü çarpmıştı gözüne. Son günlerde kadının halini hiç beğenmiyordu. Nitekim de sendelemesiyle elindekileri yere düşürmesi bir olmuştu. Telaş yapan Çiğdem hızla yanına koşturmuş, kadını hemen rahat edebileceği koltuklardan birine oturtmuştu.
'' Ah be Hatice teyzem, biz seninle ne anlaşmıştık ? Hani çok yormayacaktın kendini ? ''
Yaşlı kadın yorgun bir gülümseme sundu karşılığında.
'' Birden başım döndü yavrum. Yaşlılık işte...İyiyim ben. Geçer şimdi. Endişelenme sen.''
'' Buradan bakınca hiç de öyle geçicekmişe benzemiyor,'' dedi endişeyle
'' Ben en iyisi Anıl'ı arayayım bir gelsin. Belki yine tansiyonun fırladı.''
Engel olmak adına eline uzandı. Yüzünde sabit tuttuğu tebessümüyle kızı gibi gördüğü Çiğdem'e baktı. Ağır ağır elinin altında olan dizine vurdu.
'' Güzel kızım, kimseye boşuna telaş yaptırtma. Sabah fazla iştahım yoktu, ondan pek bir şey yiyemediydim. Şimdi iki lokma atıştırırım, eskisinden bile daha iyi olurum.''
'' Tontonum benim ya, kıyamam sana. Ben şimdi sana bir şeyler hazırlarım. Ama bana söz ver, sonra odana gidip dinleneceksin. Birkaç gün de hiçbir işe karışmayacaksın.''
Yaşlı kadın sırf onun gönlü olsun diye onaylamıştı sözlerini. Ancak bu sözü ne kadar tutabileceği muammaydı. Karşılıklı oturup sohbet ederlerken konu konuyu açmıştı ve Hatice hanım kederle köyüne dair anılarını anlatmaya başlamıştı.
'' Rahmetli eşim hastalanmadan önce her sene giderdik. Kendimize ait küçük bir bahçemiz vardı dededen kalma. Onları çapalar, bir şeyler ekerdik. En son 2 ay önce gittim. Kardeşim vefat ettiğinde işte. O yavrucakta bir başına kaldı. Aklım hep onda kızım.''
'' Hatırladım şimdi. Anlatıyordun hep tontonum yeğenini. Peki şimdi orada yalnız mı ? Kimi kimsesi yok mu senden başka ?''
'' Amcaları var. Biz bakarız deyince bir şey diyemedim kızım. Öyle şehre falan götüremezmişim. Ona sahip çıkamazmışım buralarda. Bir sürü şey söylediler işte...''
Çiğdem çatık kaşlarıyla buna karşı çıktı.
'' Ne demek sahip çıkamazmışsın ya !? Sen yalnız değilsin ki tontonum. Bizler varız. Senin bir ailen de biziz. Bunları söyleseydin keşke de dediklerinden utansalardı!''
'' Benim altın kalpli kızım, dünyada herkes siz gibi mi ? Rahmetli eşim de, ben de size çok minnettarız. Bilirsin, ben de ne seni ne Arda oğlumu ne de elimde büyümüş çocuklarını ailemden ayırmadım. Sizler benim her şeyimsiniz. Allah yokluğunuzu göstermesin kızım. Dertli yanıma derman oldunuz. En zor anlarımda kol kanat gerdiniz. Ben sizin hakkınızı istesem de ödeyemem,'' derken tülbentinin ucuyla nemlenen gözlerini sildi.
Çiğdem böyle anlarda küçük bir kız çocuğuna bürünebiliyordu. Onun omzuna yasladı başını ve sahibi tarafından şımartılan bir kedi gibi sırnaştı tontonuna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Porsche'li Prensin Kayıp Prensesi (TAMAMLANDI)Bu Defa B'aşka- Seri 2
RomantizmKliplerimiz; https://drive.google.com/file/d/1FElHtJaIutrcYpEnmXeCFIAWz7cl1RCm/view (Flüt Solo Mustafa Tuna- Sebebim parçasının fonu eşliğindedir.) https://drive.google.com/file/d/125EOhG4QD5jEcZVhUcCjZWMTXhBGGexh/view?usp=sharing Bu hikaye tüm hakl...