Bölüm Şarkımız: Cengiz Kurtoğlu/ Saklı Düşler
Miray arama çalışmaları devam ederken bir an bile oradan ayrılmamıştı. Haberi alıp gelen Koray da Fikret gibi onu eve götürmeye ikna edememişti. Ayaklarının üzerinde zor durduğu her halinden belli olan kadın bir ümitle gelecek güzel haberi bekliyordu.
Ekip bulunan künyenin ardından ilk olarak düşme ihtimalinden ötürü aramaya foseptik çukurdan başlanmıştı.
İrem'le Feraye Miray'a elinden geldiğince destek olmaya, kadını da yatıştırmaya çalışıyordu ki iki kadın da bunun bir anne için çok zor olduğunun farkındaydı. Bu farkındalık herkesi olduğu gibi onları da çaresiz bırakıyordu. Fikret'se iki parçaya bölünmüştü. Bir yandan kayıp olan küçük kızına diğer yanda da perişan halde olan karısına yanıyordu. Eli kolu öylesine bağlıydı ki etrafına çaktırmasa da onun içinde de benzer korkular vardı. Eğer kızlarına bir şey olmuşsa Miray'ı da onunla beraber kaydedeceğini çok iyi biliyordu. Korkularını, kaygılarını alt etmeye gayret etse de aradan geçen zaman onun da ümidini yavaştan tüketiyordu.
'' Fikret.'' Omzuna dokunan Koray'a alttan, üzgün bir bakış attı.
'' Salma kendini. Eliz'e bir şey olmayacak. Onu bulacaklar, göreceksin.''
'' Tek arzum bu Koray. Yoksa..biz..biz bunu asla toparlayamayız.''
'' Aklına kötü şeyler getirme,'' diyerek dostuna arka çıktı. Sonra da yan bir bakışla Miray'ı işaret etti.
'' Miray için daha güçlü olmak zorundasın. Belki farkında değilsin ama o da gücünü senden alıyor.''
Fikret arkadaşına hak vererek duruşunu dikleştirdi ve sevdiği kadına baktı. Eşi perişan haldeydi. Ona yeterince destek olamıyor oluşu Fikret'i mahvediyordu. Mesleğinden ötürü -zamanında- bu tarz olaylara da alışkın olduğundan az çok nelerin olabileceğini, bu işlerin nasıl bir hızla ve ivedilikle ilerlediğini biliyordu. Kayıp ailelerin yaşadığı o karmaşık duyguları bizzat bildiğindendi çaresizliği. Miray'ın da benzer hisler içinde, bir umutla kızından gelecek güzel haberi beklediğinin, gözlerinin içine beklentiyle baktığının, tutunacak tek dalının o an için kendi olduğunun farkındaydı ve o kadına hiçbir şekilde merhem olamıyordu. Israrla yüzleşmekten kaçtığı korkuları yüzünden mesafe anlamında ona uzaktı. Ama kalben onunla bir olup aynı şeyleri düşünüyor, umuyor ve istiyordu. Miray'ın teselliye değil de kızlarına ihtiyacı vardı. Onu ellerinle, güvende olduğuna inandıracak şekilde teslim etmediği sürece eşinin yüzüne bakabileceğini sanmıyordu. Bir nevi buna sebep olan kişinin kendisi olduğunu da düşünüyor ve vicdanen olanlardan kendini sorumlu tutuyordu. Koray'ın kendisini sarsan, kendine getiren o sözlerine kadar düşüncesi buydu. Bir nevi gözünü açan Koray olmuştu. O anlarda Miray'la uzaktan uzağa bakışırken aklından geçen tek şey ona sıkıca sarılmak ve bunların geçeceğini söylemekti. Nitekim de yanına vardığında yaptığı ilk şey bu oldu. Miray kolları arasında içi dışına çıkana kadar ağlayıp kızını bulması için yalvarırken Fikret ona bazı sözler veriyordu. Öyle ya da böyle küçük kızlarını bulup ona getireceğini, kaldıkları yerden hayatlarına devam edeceklerini, bundan sonrasında her şeyin çok daha güzel olacağını söylüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Porsche'li Prensin Kayıp Prensesi (TAMAMLANDI)Bu Defa B'aşka- Seri 2
RomantizmKliplerimiz; https://drive.google.com/file/d/1FElHtJaIutrcYpEnmXeCFIAWz7cl1RCm/view (Flüt Solo Mustafa Tuna- Sebebim parçasının fonu eşliğindedir.) https://drive.google.com/file/d/125EOhG4QD5jEcZVhUcCjZWMTXhBGGexh/view?usp=sharing Bu hikaye tüm hakl...