Bölüm Şarkılarımız: Reyhan Karaca/ İki Gözüm- Zeki Müren/Hep Sen Varsın
Asil-Gazel çalışması için MrsBitterEnd dostuma teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar. ❤
Ahmet trenden indiklerinden beridir surat yapıyordu. Gezilerinin ve konuşma planlarının yarıda kalmasından hoşnut değildi. Daha doğrusu Vural'la tek başına yapacağı konuşmadan dolayı böyle garip serzenişlerde ve tepkilerde bulunuyordu ama Feraye de kendi cephesinden haklıydı. O adamla iyi-kötü bir ilişki içindeydi ve hâlâ yüzüğü kendisinde emanetken, karşılıklı konuşup nokta koymamışken yaptıkları doğru değildi. Zaten hâlâ bile yaptıklarından utanıyor ve de kendine çok kızıyordu. Mantıklı tarafından bakacak olursa olaylara Ahmet'e çok kolay teslim olmuştu. Oysa hak ettiği mutlu sona bu kadar da çabuk ulaşmaması gerekiyordu. Hele de o kendisine çektirdiklerinden ve de yaptıklarından sonra kesinlikle hak ettiği şey buydu; yerlerde sürünmesiydi. Devreye giren kalbi olmasaydı şayet, bugünleri anca rüyasında görürdü.
Yine de ona çaktırmadan ara ara dudaklarını yoklayan tebessüme yenik düştüğü oluyordu. Aklına yaptığı şapşallıklar ve itirafları geldikçe içinde bir yerler kaynıyordu ve bu gülme isteğini biraz daha arttırıyordu. Aslında ona kızması gerekti. Sözlü bir kadını ağına düşürmesi yanı sıra arkadaşlarını da kafalayarak kendisini ayağına getirtmesine verip veriştirmesi lazımdı, lazımdı da Feraye'nin ondan evvel kendine saydırması gerekirdi. Buna fırsat veren, direnemeyen de bir noktada kendiydi. Sorumluluğunu unutup onun tatlı öpücüklerinde aklını kaybeden ve sonrasında çok aramasına rağmen bulamayan da kendiydi ve o kesmeye çalıştığında tekrardan kendine çekip çekip adamı öpen de, o arada evet diyen de kendiydi. Yani dışarıdan bakıldığında davada tek mağdur olan taraf vardı, o kişi Vural beydi. Kendisi ve Ahmet de cezalardan ceza beğendirilmesi gereken idamlık suçlulardı. Hâl böyleyken hâlâ üste çıkmaya çalışıyor olmaları, hayatlarına sanki o adamı mağdur etmemiş gibi o noktada pişkince devam etmeleri mümkün değildi. Vural bey bunu hak etmiyordu. Ona karşı bunca zaman olmadığı kadar dürüst olacaktı, sonra istifasını basacaktı, ondan sonrasında da olması gerektiği gibi Ahmet'le bir yola çıkacaktı ama bunların aceleye gelmesini istemiyordu. Feraye çok baskıdan haz eden biri değildi.
Ahmet ısrarla yanında olmak istediğini söylediğinde belki de bu yüzden çok sinirlenmiş ve onu terslemişti. Hatta anlasın diye, biraz da kinayeyle laf dokondurmuştu ama adam onu bile ciddiye alıp bana uyar demişti. Yani bu yaptıkları yetmiyormuş gibi karşısına filmlerdeki gibi el ele çıkmaları ve öyle bir şeyleri açık etmeleri beyefendiye göre daha doğru geliyor olabilirdi ama Feraye'ye göre bu insafsızlıktı. Asıl amacının canını yakmak olduğu açıktı. Ama buna izin vermeyecekti Feraye ve onun aksine güzellikle halledecekti bu ayrılık işini. Ahmet de o vakte kadar uzak duracaktı ortamdan. Asıl mızmızlığı da bunaydı ya zaten.
Aynı sitede ve apartmanda oturduklarından tek adres vermişti taksiciye. Hani elinde olsa orada da kendisini yalnız bırakacakmış gibi bir hali vardı ama galiba kendisine kıyamayan yanı nazından üstün gelmişti beyefendinin de orada varlığını kısa bir anda olsa hatırlamıştı. Ahmet yine sessizliğini koruyarak inmişti araçtan, taksi ücretini ödeyip küçük bavulunu almıştı eline ve Feraye'yi beklemeden yürüdüğünde genç kadın artık dayanamamış, ona seslenmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beyaz Porsche'li Prensin Kayıp Prensesi (TAMAMLANDI)Bu Defa B'aşka- Seri 2
RomansaKliplerimiz; https://drive.google.com/file/d/1FElHtJaIutrcYpEnmXeCFIAWz7cl1RCm/view (Flüt Solo Mustafa Tuna- Sebebim parçasının fonu eşliğindedir.) https://drive.google.com/file/d/125EOhG4QD5jEcZVhUcCjZWMTXhBGGexh/view?usp=sharing Bu hikaye tüm hakl...