Genç adam karşısındaki kameraya bakıp gülümsedi. Sık sık röportaj verdiği arkadaşı bu sefer zor bir soru sormuştu. "Evet Seçkin hayatının en kötü anı nedir?" diyerek sözünü tekrarladı Erkam. Seçkin duruşunu dikleştirdi.
"Aslında birçok kötü ani anım var. Güzel anılar gibi kötü anılarda unutulmuyor" diyerek söze başladı.
"Yarışmalardan elenişlerim benim için hep kötü bir anı olmuştur. Ama hayatımın en kötü anı bir yıl kadar önce eşimin geçirdiği kaza aynıydı." diyen Seçkin'in gözünün önünde birden anılar geçti. İç çekerek "Bazı anlar oluyor ki elinizden bir şey gelmiyor. Tamamıyla çaresiz olduğunuzu hissediyorsunuz." dedi son kez.
Erkam Akınay başını olumluca salladı. "Ne kadar kötü bir durumda olabileceğini tahmin ediyorum" diyerek genç adamı teselli etmeye çalıştı. Seçkin gülerek kameraya bakmaya başladı. İçinde hemen eve gitme isteği vardı. Gitmeli ve oğlunu koklamalıydı.
Umay esneyerek televizyondaki Seçkin'e baktı. Saat oldukça geç olmuştu. Ancak kocası canlı yayında röportaj veriyordu. Bunu kesinlikle izlemeliydi. Gülümseyen Seçkin'i inceleyip kendi kendine söylendi.
"Ah çok yakışıklı. Televizyonun karşısında eridim" dedi. Koltuğun diğer ucunda uyuyan üç aylık oğluna göz attı. Deniz bugün onu yormuştu. Ancak buna değerdi.
Duvardaki fotoğraflara bakıp güldü. Oğlunun fotoğrafını çekebilmek tam bir işkenceydi. Ancak Umay istediğini her zaman alırdı. 'Bazı anlar oluyor ki elinizden bir şey gelmiyor. Tamamıyla çaresiz olduğunuzu hissediyorsunuz.' diyen Seçkin ile tekrardan televizyon döndü Umay. Adamın mavilikleri hüzünlü bakıyordu. Umay bunu görebiliyordu. Geçirdiği kaza onu etkilemiş olmalıydı. Bunu daha önce hiç düşünmemişti. Umay kazayı atlatabilmişti.
Ama Seçkin'de oluşan yarayı görememişti. Dudak büzerek programı izlemeye devam eden Umay "Sakalı onu daha da yakışıklı yapıyor değil mi oğlum?" dedi uyuyan Deniz ile konuşarak.
Programın bitmesiyle genç adam alkışlandı ve ayağa kalkıp Erkam'ın elini sıktı. Umay bu manzarayı keyifle izledi. Yavaşça oğlunu kucaklayıp "Yatağa gidiyoruz annem" diyerek minik bebeğin sırtına aralıklarla hafif bir şekilde vurup salondan çıktı. Üst kata çıkıp hemen yan odadaki bebek odasına girdi. Deniz'i yatağa yatırıp battaniyesini üstüne örttü. Hoparlörü açıp sessizce odadan çıktı.
Hızlı adımlarla odasına geçip yatağa uzandı. Hoparlörü açıp yastığa kafasını koydu. Kocasının bulunması gereken tarafa doğru dönüp gözlerini yumdu.
Seçkin yorgun bir şekilde arabadan indi. Cebinden çıkardığı anahtarı ile dış kapıyı açıp sessizce içeriye girdi. Işıkların kapalı olması Umay'ın uyuduğunu gösteriyordu. Ceketini çıkarıo banyoya geçti. Yüzünü yıkayıp saçını ıslattı. Gece saat ikiyi geçmişti. İlk kez bu kadar geç geliyordu. Üstelik son günlerde çok yoğundu. Ailesini özlüyordu.
Sessiz adımlarla merdivenlerden çıkan Seçkin, önce oğlunun odasına girdi. Melek gibi uyuyan oğluna doğru eğilip kokusunu içine çekti. Minik eline öpücük kondurup gülümsedi. Deniz, Umay'ın istediği gibi ona çekmişti. Koyu mavi gözleri ve sarının koyu tonlarında saçı vardı. Tamamen küçük Seçkindi.
Odadan çıkıp hemen yan taraftaki yatak odasına giren Seçkin uyuyan Umay'ı görünce yavaş adımlarla yatağa yaklaştı. Genç kadın kendini uykuya kaptırmış gibiydi. Umay'ın alnına öpücük kondurup geri çekilen Seçkin dolaba yöneldi. Kıyafetlerini değiştirmeliydi. Eşofmanını giyip üst kısmını çıplak bıraktı. Yavaşça yatağa yerleşip Umay'a doğru döndü.
"Geldin" diyen ses gülümseyen kadına aitti. Gözleri kapalı bir şekilde konuşuyordu. "Geldim" dedi Seçkin sessizce.
Umay gözlerini açıp "Ekranda çok yakışıklıydın. Sana şu kirli sakalını kes diyorum"dedi. Gecenin bu saatinde bile trip atabiliyordu. Seçkin, Umay'a özür niteliğinde ufak bir öpücük verdi. Dudakları birbirine deyip hızlıca ayrıldı. "Pekala yarın keseceğim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Adam
General FictionKalplerden Ritimler Serisi 2- Ünlü basketbolcu Uygar Türkmen'in kardeşi olmak elbette zordu. Umay Türkmen bunu çok iyi biliyordu. Bilmediği şey ise abisini hiçte sevmeyen, kibirli ve bir o kadar da bencil, yüzmede rekorlar kıran milli yüzücü Seçkin...