Seçkin kapıyı kapatıp kravatını çıkarıp hızlıca bir kenara attı. Hala daha süren toplantılar sonunda bitmiş, eve geldiği gibi derin bir iç çekmişti. Ceketini de yere atan Seçkin koltuğa oturup derin bir iç çekti. Bir süredir yüzme antrenmanlarını azaltmış, evde oturup kendi kendine vakit geçirir hale gelmişti. Umay gideli iki ay olmuş, Seçkin her gün kendini suçlamaktan farklı bir şey yapmamıştı.
Umay telefon numarasını değiştirmiş,yakın çevresinden kimseye numarasını söylememiş kendini gizlemişti. Tüm sosyal hesaplarını da kapatıp adeta Seçkin'den kaçarcasına gitmişti. Seçkin koltuğa oturup derin bir iç çekti. Masada duran boş bardağa bakmaya başlayıp evin sessizliği ile boş bardağı eline alıp tam karşısındaki duvara hızlıca fırlattı. Bardak günler önce atılan diğer bardaklar gibi kırılmış, etrafa saçılmıştı.
"Lanet olsun"diyen Seçkin ayağa kalkıp salonda dolaşmaya başladı. 'Gitmeli miyim?' diyen ses iki aydır Seçkin'r uyku uyutmamışken neredeyse delirmenin eşiğine gelmişti.
Daha önce çaresizlik duygusunu tatmayan adam aylardır fazlaca bu duyguyu hissetmiş, aslında bu duygunun pişmanlık olduğunu hala anlamamıştı. Umay'ı neden bu kadar gitmek istediğine bile anlam veremeyen Seçkin kendine sorular sorduğunda hep aynı sonuca çıkıyordu. Onu seviyor muydu? Saf duyguları ile ona duygularını itiraf eden birine çok mu kötü davranmıştı? Belki de bunun suçluluğunu yaşıyordu. En çokta Umay'ı umursamadığı zamanlardaki yüzünü merak ediyordu.
Seçkin çoğu kez dikkatlice bakmazdı Umay'a. Sürekli kendiyle ilgilenir, yanındaki insana dikkat etmezdi. Çalan kapı ile kalkıp kapıya yöneldi. Kapıyı açıp tekrar içeri geçtik. Onur kapıyı kapatıp arkadaşının peşinden giderken etrafında dağınıklığı Seçkin'in dağınık saçları ve iliklenmemiş gömleği ile iki aydır gördüğü Seçkindi.
"Seçkin daha ne kadar buna devam edeceksin?"diye sordu Onur koltuğa oturan arkadaşına. "Bu Umay'ı geri getirmeyecek"dedi Onur sakince. Seçkin elindeki kumandayı sertçe masaya koydu.
"Bana Umay deme. Lanet olsun neden böyle berbat,şerefsiz biri gibi hissediyorum? "dedi Seçkin bağırarak. Onur tekli koltuğa oturdu. "Bunu kendine sen yaptın dostum. Bazen önümüzdeki şansları değerlendiremezsek, her şey için geç olabilir"dedi Onur.
Seçkin ellerini saçlarının arasından geçirip kumandayı arkadaşına doğru tuttu. "Sen kimin tarafındasın?"dedi arkadaşına. Onur rahat bir şekilde gülüp "Gerçeğin."dedi ve ekledi.
"Önündeki şanslar her zaman kariyerle ilgili değildir Seçkin. Aşk,sağlık her zaman bir şansın olur. Ve sen bu şansı git demek ile kullandın"dedi Onur acı bir şekilde Seçkin'in yüzüne doğruları vurarak. "Ben ona aşık değildim. Ben...onu sevmedim"dedi Seçkin gözlerinin dolmasını engellemeye çalışarak "Ama onun gittiğini düşündükçe, başka biriyle birlikte olabileceğini düşündükçe içim daralıyor Onur. Bana beni sevdiğini söyledi. Gitmeli miyim diye sordu. Ama ben salak gibi onu hep tersledim. Ona bir umut vermedim,hep ittirdim onu uzaklaştırdım. Zamanı geri alıp onu kırdığım tüm anları düzeltmek isterdim"dedi Seçkin arkadaşına bakıp.
Onur zorlukla yutkunup boğazını temizledi. "Buna pişmanlık deniyor deniz adam. Bir gün yine bir fırsatın olabilir dostum."diyerek arkadaşının omzuna elini koydu. Seçkin masadaki su şişesi ile oynarken Onur derin bir iç çekti.
Umay "Evet anne. Fotoğraflarımı çok beğeniyorlar"dedi telefonla konuşurken. Bir yandan da öğle yemeğini yiyordu. Türkiye de gece olmalıydı. Umay Amerika'ya ilk geldiğinde Vedat Beyinde dediği gibi karşılanmış, bir eve yerleştirilmişti. Üstelik iş içinde yardım edilmiş rahatlığı düşünülmüştü. Yine de ailesini düşünmeden edemiyordu Umay. Uygar abisiyle şakalaşmayı Ulaş abisi ile gezmeyi ve yiğenlerini özlemişti. Tabi Seçkin'in gözlerin bakmayı da özlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Adam
Ficción GeneralKalplerden Ritimler Serisi 2- Ünlü basketbolcu Uygar Türkmen'in kardeşi olmak elbette zordu. Umay Türkmen bunu çok iyi biliyordu. Bilmediği şey ise abisini hiçte sevmeyen, kibirli ve bir o kadar da bencil, yüzmede rekorlar kıran milli yüzücü Seçkin...