Yağmur (6. bölüm)

1.9K 223 109
                                    

Bu sefer öyle bir sustum ki, konuşmamı isteyecek diye, suskunluğumu ağlatmayı tercih ettim.

Suskunluğum ağladı.

Mürekkebin akıtmaya yeltenmediği tüm sözleri kalbime hançer olabilecek nitelikteydi. Lakin, öyle bir gerçeğe çarpmıştım ki, onun yanımdaki sessizliğini umursamadan, kulpa uzandım.

Bir süre kapının önünde, duraksadım lakin, onun kapıyı açması ile yerimden kıpırdama gereği duyup, adım attım.

Deniz kenarına doğru attığım adımlarım, yaşlanmıştı.
Arkamda hissettiğim varlığı ile kendimi güvende hissettim ve düşünmeden taşlardan birinin üzerine oturdum. Yanıma oturan Alkım'a bakmasam dahi sözlerim onun yüreğine dokunmaya yeltendi.

"Alkım...?" Soru soracağımı anlayan bakışları yan profilimde gezinirken, ona bakma gereği duydum. Gözlerinde kendimi gördüğüm esnada, gülümsedim. Anında değişen tepkilerime bir anlam veremesede, en azından sormuyordu.

"Onun... " dedim, sesimin tonunu ayarlayamasam dahi fazla durgun göründüğümü biliyordum. Yaşadıklarım, farklılaşan dünyam acısını bu şekilde çıkarıyor olmalıydı.
"...ölümü beni korkutuyor." Sonunda söylediğim bu gerçeği, hazmetme çabasına girmeden, kafasını salladı.
Bu bir onay mıydı?

"Kayla'nın anlattıklarından beri fazla korkuyorum." Kafamı iki yana salladım. "Korku beni dehşete düşürüyor. Ve yaptığım, söylediğim her şeyi kontrol ediyor." Gözlerim tekrar acıyla karıştığında, derin bir nefesi içime çektim. Onun gözlerine baktım. Bana bakan gözleri bir şeyler anlatmak ister gibiydi.
"Kayla, saçmalıyor" Kendinden, emin tavrı kaşlarımı çatmama olanak sağladı. "O bahsettiği kız ile hiç benzemiyorsun." İnanmak istedim. Lakin, öyle farklı bakıyordu ki, yalan söylediğini bir tek benim anlamamı sağlar gibiydi.
Başkası olsa inanırdı.

Ben başkası değildim.Aksine onun ruhunun,kalbinin bir parçasıydım.

Acının toz bulutlarına karıştığı, o esnada kafam allak bullak oldu. Ben karşımda duran acıya, acıyarak karşılık verdim. Acı bana gülümserken gözlerimi onun gözlerine sakladım.

Ben tam şu anda aynaya düşman kesildim. Ne diye görüntü olarak olarak, benim karşıma çıkarmıyordu ki, bu gözleri?

Ben, bu dünyaya sıkışıp kaldığım için, aslında mutlu olduğumu düşünüyordum. Lakin, öyle bir acı çekmeye başlamıştım ki, sanki bu acıyı yüreğim izinsiz yemiş ve günaha sürüklenmişti. Yüreğim, günaha çekilmişti.

Geçen onca güne rağmen, ben daha yeni yeni anlıyordum tükendiğimi. Tükenen ruhuma, hayat veren bakışlar şu an gözlerimin içine bakıyor, bana gülümsemem için bir sebep veriyordu. Olmadı, içimde kopan fırtınanın alevleri dağıtmasına izin verdim.

Alevler her bir yanıma dağıldı. Lakin, en çok kalbimi yaktı.
"Ben sana söylemiştim" Tanıdık sesin, geldiği yöne baktığımda bir meleğin yanıma düştüğünü gördüm.
"Alkım, bana su alıp gelsene." Ses etmeden olduğu yerden kalktı ve arabaya doğru yürüdü.

"Neden bu denli acı çektiğimi anlamıyorum." Sesimin, yangınını karşımda duran Azraile çevirdim.

Gülümsedi.

Bir melek ile konuştuğumu, herhangi bir insana söyleseydim, benim deli olduğuma emin olmalarını sağlardım.

"Sen acıyı mıknatıs gibi çekersin. Lakin, neden acı çektiğini dahi anlamazsın." Hızlıca konuşmaya özen gösterdi.
"Merak etme. Sana yardım etmeye geleceklerdir. Yalnızca biraz bekle ve dünyaya alışmaya çalış." Kafamı iki yana salladım.
"Bana benzeyen bir kız varmış. O söyledikleri doğru mu?" Bize doğru gelen Alkım'a baktı. Alkım' ın elindeki su şişesini gördüğümde, gözyaşlarımı sildim.
"Sana yardım edeceğim!"

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin