Dudaklarından firar eden bu cümlede benim dizlerimde yatan Alkım gizliydi. Kalbine hitaben konuştuğum o anlarda sessizliği kokuma adamış ve gözlerini yummuştu. Yumduğu gözlerinde yine beni gördüğünü bilerek gülümsedim.
"Kalbinle yaşamayı seviyorum." Elimi kalbine vurdum. Hızına yetişme olanağım olsaydı benim için kaç defa attığını sayar, mutluluk biçerdim. Biçtiğim mutluluğun bile titremesine sebep olucak bakışı gözlerimi bulduğunda, durakları da benim bakışlarıma gömülmekten kurtulmuş oldu.
"Ne olucaz biz? " Gözleri gözlerime bakma davasından sıyrıldığında dudaklarını alnıma bastırdı. Sorduğu bu soruda duyduğum 'biz' kelimesi ona verilebilecek en güzel cevaptı. Yanaklarımın yanmaya başlamasını es geçip
"Biz olduk ya..." diye mırıldandım. Dudaklarını alnımdan ayırmadı. Onun, yakınlığı dert etmediği kadar dert eden biriydim. Bu kadar yakınlaşmanın onun üzerinde ki etkisi hala ellerimin altında gülümsüyordu.
Bu gülümseyişe isyan eder gibi çalan telefon, kulaklarıma uğursuzluğunu doldurduğunda Alkım, sinirle konuştu.
"Ulan, bu telefon kilişesi bizim mürekkebe dahi karıştı." Kafasını iki yana sallarken elimi bıraktı ve telefonuna uzandı.
Bir sevdanın mürekkebine bile homurdanabilen bir adamdı. Homurdanırken, sessiz bir kaç küfrü dudaklarına saklasa da benim duymama izin vermiyordu."Söyle!" Bana sarılmaya bir son verdiğinde kolunu omzuma atıp, beni kendine sakladı. Arabaya doğru ilerlerken karşıda konuşan kişiyi dinlemeye devam etti. Arabanın hemen önünde durduğumuzda elimi kulpa uzattım, lakin Alkım benden önce davranıp kapıyı benim için araladı. Araladığı kapıda ki elinde duran telefon gözlerine bakma isteğimi uyandırsa dahi çektiği kolunun boşluğu ile kendimi koltuğa bıraktım. Alkım, kapıyı kapatır kapatmaz telefonu kulağına götürüp bir şeyler söyledi. Gözlerim hayretle büyürken duygularım düşlerden uyanıp gerçek hayata döndü. Alkım' ın benden saklayacağı bir şeylerin varlığı bir şiirin tüm mısralarını birbirine doladı. Şiirde ki tüm harfler birbiri üzerine yağmaya başladığında Alkım, kapıyı aralayıp kendi koltuğuna oturdu. İçeriye dolan kokusu nefesimi ona verme isteği doğurduğunda yutkundum.
Yutkunuşum bile nefessiz kalışımı alkışlar gibi olduğunda onun sesini duydum.
"Seni eve bırakacağım." Gözlerim onu bulduğunda deli bir hasretin kalbime tekmeler savunduğunu hissettim.
"Sen? " Bakışıma karşılık verdiğinde uçuruma sürüklediği beni gözlerinde sakladı.
"Bir işim var." Soruma verdiği bu yanıtta ki sesi, emin oluşunu haykırır gibi olduğundan gözlerimi ondan saklamak adına ön cama baktım.
"Peki." Araba çalıştığında ona bakma isteğimin beni körelttiği gerçeği ile yutkundum.Gerçekten Alkım' ı her an özleyen biriydim. Bu çok saçma ama gerçek. Her an yanımda olan bu adamı özlerken, özlemin getirdiği hüzünle ona baktım.
Kafamı koltuğa yaslayıp, yan profilini izlemeye koyuldum. Bu hissin içimi yakan güzelliğini düşündüğümde dudaklarına vuran kelimeleri duymasını sağladım."Biz hiç özlemeyelim birbirimizi." Özlemeyi uzun bir yolculuğa çıkartmak isteyen hislerim, buna gülmek istedi. Ben onun yüzünü görmediğim her anın özlemeye kurban gittiğini biliyordum. Kafasını bana çevirdiğinde gözlerinin beni özlediğini var saymak istedim.
O da beni özlesindi ya.
"Niye özlemekten bahsediyorsun ki?" Çünkü sensizliğin getirdiği düşünceler beynime kor bir ateş olarak düşüyor. Zamansız bir hissiyat olduğunu bildiğim için omuz silktim.
Ön cama çevirdiği bakışı ne düşündüğünü anlamama engel olurken dudağımı ısırdım.
"Korkma, ben bırakmam seni!" Sesindeki netlik kalbime bir yumruk düşürdü. "Yalnızca..." Durdu, söyleyeceği şeyi yuttuğunu anladığımda "Yalnızca?" diye sordum. Gözleri tekrar beni bulduğunda gözlerinin siyahına saklanan benliğimi sevmesini diledim.
"Yok..." Yutkunurken, tekrar yola baktı ve devam etti. "Yok, bir şey." Üstelemedim. Onu izlemeye devam ettiğimde, aramıza sessizliği almak istemeyerek konuştum.
"Alkım?" Gülümseyerek devam ettim. "Ben sana şiir okudum ya..." Gözleri beni bulduğunda yaşadığı afallamaya kahkaha atmak istedim.
"Sende bana okur musun? " Duygu değişimi yaşadığım için deli olduğumu düşünse pekte yanlış bir teşhis olmazdı herhalde. Gülümseyişim de dolaşan bakışı ön cama kaydığında arabanın durduğunu fark ettim.
"Saçmalama..." Sesi her zaman kendinden emin olan Alkım' ın sesi değildi. " Şiir okumam ben!" Cümlesine ev sahipliği yapan sesi
sönüktü. Kaş çatarak ona baktığımda yüzünü bana çevirdi.
"Hadi in!" Gözlerinde ki ifadeye bir anlam veremezken, indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL (TAMAMLANDI )
FantasíaAzrail' in insan oluşunu anlatan mürekkep, kararırken aşkı mırıldanıyor... Kapak tasarımı; İrkeladeyna