Kırgınlık (12. bölüm)

1.2K 171 315
                                    

Alkım, bir yolun ayrımında bile, kalbine mühürleneceğim tek adamdı. Oyun oynamış olsa dahi, yüreğime ayak izlerini bıraktığından habersiz, kollarını belime sardı.

Kelebek olsaydım, ömrümü kalbine sarılmakla geçirmek isterdim.

"İyi misin, güzelim? " Lakin, bir gerçeğin kapımı çalıp, içeri girmesine olanak sağlayan saniyeler ondan uzaklaşmamı sağladı. "Alkım uzak dur!" Alkım' dan ayrıldığımda, gözünde parlayan siyahı yüzümde hissettim. Ben bana bakan o sinirli bakışı bile severdim. Lakin, şu anda nasıl baktığını bilemeyecek kadar az tanıdığımı düşündüm.

Ben yüzümü döktüm.

O, sessiz kaldı.

"Oyun oynadığın birine, ne diye sarılıyorsun ki? " Bana arkasını dönmüş olması, kalbimin teklemesine engel değildi. İnce bir sızıyla kalbimi deşen acı, hüsranla gözlerime bakan adamı izlemeye devam etti.

"Oyun değil. Öyle değil. " Sessiz bir çaresizlik onunla aramıza girdiğinde, ona bakmaktan kaçtım ve küçük çocuğa yöneldim.

Eyşan, gözlerini bana çevirdiğinde hafif bir ürkeklik üzerime çöreklenmiş, kahkaha atıyordu. Çocuğu yerden kaldırdığımda "İyi misin? " diye fısıldadım. Lakin, çocuğun gözlerinde akan damlalar, sorduğum sorunun cevabını haykırmaya başlamıştı bile.

Eyşan, Alkım' ı benim önüme atan iki adama bakıp, çocuğu işaret etti.

"Çocuğu ailesine götürün. Arabadaki parayı da, çocukla birlikte kapıya bırakın. Sakın ama sakın görünmeyin. " Adamlar, çocuğu benim yanımdan aldıklarında sessiz kaldım. En azından onu ailesine götüreceklerini bildiğim için, rahatladım.

Gözümü Alkım' a çevirdiğimde Kayla ile tartıştıklarına şahit oldum.

"Anlamıyorsun!" Sesini yükselttiği an, Ecevit' in Kayla' yı kendine çektiğini gördüm. "Alkım, bunları evde konuşalım. Şu anda konu bu değil. " Neden tartıştıklarına anlam veremeden, onların yanına yürüdüm. Eyşan ve adamları, kendi arabasına yöneldiği için yalnız kalmıştık.

"Neler oluyor? " Kayla, sinirle bana baktı.
"Senin yaptığın yanlış yüzünden bana patlıyor. Allah aşkına, bize haber vermek gelmedi mi aklına? " Kayla' nın aniden patlaması, anlamsız bakışlarımı ona çevirmemi sağladı.
Alkım, sessizliğini korumak için arkasını döndüğü an, Ecevit bana anlayışlı kalmam için bir bakış attı.

Kayla' nın, sınırı aştığını düşünsemde gece onda kalmış olmam dahi, alttan almam için bir sebepti.

"Kayla, anlamıyorsun! " Alkım, bir an bize döndüğü an hepimizin bakışı ona yöneldi.

"Anlamıyorsun kardeşim, ben onu sana emanet ettim. " Kafasını iki yana salladı.
Ecevit, sessizliğini korurken Kayla, başını önüne eğdi.

"Lan, ya başına bir şey gelseydi? Kaldırabilir miydin? " Kafasını iki yana salladı. "Bu sefer kendine gelemezdin dimi?"

'Bu sefer kendine gelemezdin dimi' İşte tüm sır bu cümleye saklanmış, gözlerini kısmış beni izliyordu. Cümlenin içinde hafif bir uykuya dalmış yas gizliydi.

Anka' nın yası.

Kayla, yine sessiz kaldı. Lakin, ağladığını anladığım için, yanına yanaştım. Ecevit, benim ona doğru ilerlediğimi gördüğü an, geri çekildi.

Kayla' nın gözü beni bulduğunda " Üzgünüm. Amacım seni suçlamak değildi. Sinirlenince kimseyi göremiyorum. "
Tartıştıkları an, Eyşan, konuştuğu için onlara yönelmemiştim. Lakin, Alkım' ın benim için ona kızdığını görebiliyordum.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin