Güz (22. Bölüm)

701 127 139
                                    

Kokusundaki varlığımı seviyordum.

Varlığım onun kokusuna olan sevdayla yanmaya başlarken bir gurur bağırır gibi oldu. Bağıran bu gurur ile ellerimin yanmaya başladığını hissettim.

Alkım' ın ellerinin yokluğu, parmaklarımda ki damarların intiharına sebep olurken gecelerimin gündüze küstüğünü hissettim.

Hissiyatımda ki yoğunluk artarken nerde olduğumu bilmeden dudaklarımı araladım, lakin konuşmak istediğim bu anda dilimin kendini bağladığını ve sessizleği kendiyle sakladığını fark ettim. Ben sevgim ile birlikte ağlamak istiyorken, kulaklarıma çarpan nefesler ile duruldum.

"Alkım! " Yalvaç'ın endişeyi vücudumun her yerine iğne gibi batırdığı esnada, kalbimin titreten o sesi duydum.
"Siktir git, Yalvaç." Alkım' ın evinde olduğumuzu anladığımda duyduğum kokunun yalan olmadığını anladım. Yalvaç' ın peşimden geldiği o anlar aklıma takıldığında karanlığa takıldığımı ve gelen arabalara inat olduğum yere yığıldığımı hatırladım.

Beni buraya getiren Yalvaç olmalı...

"Onunla..." Alkım durdu. Söyleyeceği şeyi kendine yedirmiyor olacak ki sessizliğe dokunup beni titretti.

Gözlerimin bile titrediği esnada, gözlerimi açmaya çalıştım. Göz kapaklarım bile bu dünyaya olan küslüğünü yüzüme bir tokat gibi çarparken, ben Alkım' ı görmeyi nasıl olurdu da isterdim?
"Nasıl yaparsınız lan?" Alkım' ın bana inanmayan sesini her duyduğumda içim paraçalara ayrılan kalbim ile yaralanıyordu.
"Alkım, onun bir suçu yok!" Yalvaç, tüm yaptıklarına rağmen beni koruyor, beni temize çekmeye çalışıyordu. İçim acıyordu. Bu o kadar olmaması gereken bir şeydi ki...
"Ben aranızda bir şey olduğunu fark etsem, uzak dururdum... " Alkım' ın sesinde ki titremelere anlam veremedim.
"Alkım..." Yalvaç' ı susturdu. "Uzak dururdum anlıyor musun?" Kulaklarıma dokunan sesi acıyı dikerken, ağlamak istedim. Mesela ağlarken üzerime toprak atsalardı ve ben bu utanç ile yaşamasaydım...
Yalvaç, tüm her şeye rağmen konuşmaya başladığında sinirlerimin tüm vücuduma dokunduğunu hissettim.
"Ben tutamadım kendimi. Engel olamadım." Ben onun hislerinin oyuncağı mıydım ki? Bana dokunuyordu ve rahatça konuşmaya devam ediyordu.

Bu çok iğrençti.

"O ne demek lan?" Alkım' ın sesinde haklılık bulutları göründü. "Ben o kıza nasıl bakıyordum, nasıl sarılıyordum haberin var mı?" Bu sözü söylerken ki yüz ifadesini öyle merak ediyordum ki kapalı gözlerime lanet yağdırabilirim...
"Ben bilmiyorum. Anka' ya benzediği için değil mi?" Yalvaç' ın bu sorusu kalbime dokundu. 'Değil' diye bağırmak istesem dahi sesimi kullanamıyordum.
"Değil!" Alkım' ın beni duyduğunu hissettim. " Allah kahretsin ki onu tanıdıktan sonra Anka' ya aşık olmadığımı anladım. Anlıyor musun beni? " Alkım' ın bu sözlerinde gizli bir duygu var gibiydi. Bu gizli duyguya Yalvaç' ın kısık sesi eklendi.
"Ben üzgünüm. Bilseydim..."

Alkım, bağırdı. "Bilseydim ne lan? Bilmene ne gerek vardı? Elini tutmam yetmiyor muydu? " Sesini daha da yükseltti " Yetmedi mi?" Yalvaç sustu. Lakin, benim adamımın susmaya pek niyeti yoktu.
"Seni anlıyorum. İhanet etmeye alışıksın. " Sesinde geçmişe ait düşünceler saklandı. "Ama onu anlamıyorum. Nasıl olurda sana karşılık verir ki?" Bir anda bir ses duydum, o sesin kırılan cam sesi olduğunu anlamak pekte zor olmadı.

"Lan, ben bir suçu yok diyorum, yok, yok! " Yalvaç' ın beni, koruduğunu duymam bile canımın eksikliğini hissettiği, o güveni Alkım' dan geçtiğini görüyordum. Alkım, bana güvenmemeyi tercih etmiş, tüm duvarlarını üzerime yıkmıştı. Alkım, bir harabeydi, ben bunu zaten biliyordum ve üzerime yıkılacağı günü bekleyerek geçirmiştim tüm saniyelerimi.
Lakin, beni buz gibi gerçeğe sürükleyen, acı hissin beni boğmasına izin vermeyecek kadar, güçlü bir kız olmalıydım.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin