Yok olmak (32. Bölüm)

885 80 70
                                    

Ay ışığının üzerimde yandığı saniyelerde gözlerimi adamıma çevirmiş onu izliyordum. Arladaşımın gidişini görmesem dahi yanımda olmadığını hissedebiliyor, yalnızlığı tadıyordum. Arkadaşım gitmeden önce "Alkım' ı kendinden koparmazsan tamamen yok olacak!" demişti.

Alkım' sız yaşayamazdım.

Dünya gözü ile baktığım sevdiğim oturduğu banktan ayağa kalktı, bana doğru adımladı. Nasıl bir harabeye dönüştüğümü görüp görmediğini bilmeden yalnızca baktım. Gözlerimden yaş gelmesini bekledim ama olmadı.

Alkım, hemen karşımda durdu.

"Ne oldu? " Kalması gerekiyordu. Alkım' ın bu dünyada kalması gerekiyor, beni bırakmaması gerekiyordu. Ben onsuz asla nefes alamazdım. Gözlerimi yumdum, iyi olmaya çalıştım ve aniden dudaklarımı araladım. "Yalvaç' ı öpen bendim! " Alkım bir anda bir darbe yemiş gibi arkaya doğru sendeledi. Ne dediğimin farkında değilmişim gibi bana baktı, dudaklarını araladı ve yine birbirine bastırdı.

Ne demiştim? 'Öl' demiştim de ben mi yanlış biliyordum söylediğimi, yoksa Alkım' a bu söylediğimin 'öl' demekten daha beter olaması mıydı bir anda bu denli yıkık birer parçaya dönüşmesi?

"Ne diyorsun Azra?" Yutkundu. Kendini toparlamak istedi ve hızla yanıma gelip kolumu tuttu. "Bana bak, bu konuda şakayı kabullenmem!" Kafamı iki yana salladım, şaka olmadığını belirttim. "Yalvaç, neden sana beni öpmediğini söyledi Alkım? " Kolumu ondan kurtardım, geriye doğru adımladım ve gözlerinin en içine baktım.

Yıkık dökük evimin karanlığında yalanlarla inşâ edilmiş bir nefretin bile isyan ettiğinin farkındalığı ile yandım ve hemen ardından kül oldum.

"Ben öpmüştüm onu. O yalnızca karşılık vermişti, o kadar." Alkım, elini saçlarına daldırdı, iyi değildi. Onu bu hale düşürdüğüm için kendime defalarca lanet ettim. "Azra, sana defalarca kızdım. " Fısıltıyla konuştu ve hemen sonrasında gözlerini gözlerime haps edip bağırdı. "Defalarca bunu reddettin!" Ağlamak istemiyorum!

Ağlarsam anlar, anlarsa yok olurdu.

Alkım, kafasını arkaya yatırdı. Cidden sakin kalmaya çalışıyor, kırmama çabasına giriyordu. Bu gözlerime yaş getirirken "Ben seninle oynadım." dedim. Aniden bana baktı. Gözlerimden akan yaşlar ile yutkundu.

Gözlerimden akan yaşı öpmüş olan adam şu an yine öpse olur muydu ikimize şifa? İkimiz zaten bir değilmiydik çektiğimiz acılarda? İkimiz zaten bir sevgi değil miydik?

Gözlerini yumdu. Bana arkasını döndü ve yürüdü. Sessizce gitmesine izin vermek istemedim, tamamen nefret etmesi gerekiyordu ve bunun için onunla gitmem gerekiyordu.

Arabaya kadar onu takip ettim. Onu takip ettiğimi biliyordu ama ses etmiyordu. Kendi koltuğunda ki yerini aldığında ben de gurursuzca hemen yanına bıraktım kendimi. Alkım bir an bana baktı, inmemi isteyecek sandım ama hiçbir şey söylemeden tekrardan önüne döndü.

Arabaya çalıştırdı ve tekerleklerin yolu dövmesine izin verdi. Ona baktım, "Çok aptalsın. Bana hep inandın." Dişlerimi sıktım, bunlar onu üzmüyor muydu? Bana baktı. "Yalvaç hiçbir suçun olmadığını söylemişti. " Elini direksiyona vurdu. "İnanmıştım. " Alt dudağımı ısırdım, ağlamamak için kendimi zorlarken daha çok ağlayacak gibi oluyordum. Önüme döndüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım ve arkama yaslandım. Gözlerimi yumdum ve tekrar konuştum. "Safoz mu diyorlar senin gibilere?" Alkım güler gibi bir homurtu çıkardığında aniden gözlerimi açtım ve ona baktım.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin