❄❄❄❄❄
Zaman aktı, günler gecelere çarpıp akan zamanın arasından gülümsedi. Geceler gülümsemelerin yalan olduğunu bilirken ağlayan insanların tüm gözyaşlarını kendi karanlığında sakladı. Kimi geçmişin ızdırabından kurtulamazken kimi geleceğin daha da acı olmasından korktu.
Hepsi geceyle sırdaştı.
Belki de gündüze düşman, geceye dosttu tüm acıyanlar.
Ben Alkım' ı görmeden tam olarak üç gün geçiriyordum ve bu sabahta onu görebileceğimin umuduyla koşarak girdim sınıfa.
Acıyan bendim, acıyan benim ruhumdu. Benim ruhum gündüzün örttüğü acılara gebeydi, gecenin sırrıydı.
Alkım, yine yoktu.
Benim ona olan itirafımdan sonra alnıma kondurduğu öpücük ile birlikte ona bir telefon gelmişti ve Alkım, beni eve bırakıp gitmişti.
Nereye, neden gittiğini bilmiyorum. Yalnızca başına bir şeyler gelmemiş olmasını diliyor, aynı zamanda gelmiş olmasından deli gibi korkuyordum."Günaydın Anka." dedi Kayla, gözleri kan kırmızısıydı ve Ecevit yanında yoktu.
Tıpkı Alkım gibi Ecevit' te üç gündür görünmüyordu. "Aymış gün..." diye konuştum, sonra ben yana kaydım ve Kayla yanıma oturdu. Ellerini sıraya, kafasını ellerinin üzerine koydu ve gözlerini bana çevirdi.
"Alkım hala yok." diye konuştum, umutsuzca gülümsedim. "Ecevit' te yok." dedi Kayla, bir şeyler biliyordu ama bana söylemiyordu. Onu zorlamadım, zaten o da benimle olan konuşmasına bir son vermek istercesine gözlerini kapatmıştı.
"Uykusuz musun? " diye sordum, kafamı duvara yaslarken.
"Hı hı..." Sonrası sessizlik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL (TAMAMLANDI )
FantasyAzrail' in insan oluşunu anlatan mürekkep, kararırken aşkı mırıldanıyor... Kapak tasarımı; İrkeladeyna