Melek (19. bölüm)

1.1K 125 203
                                    

Multi...😍

Zehrin izlerini taşıyan kalbim gülümsedi. Vazgeçilen bir intiharın bana çarptığını hissetmek, kalbimi öyle kimsesiz bir çırpınışa sürüklüyordu ki sanırsın sol yanımda bir çocuk saklıyordum ve o çocuk mutluluktan zıplayıp duruyordu. O çocuk kahkahalar eşliğinde mürekkebi tüketme çabasına girmiş ve her nasıl oluyorsa mutluluk ve hüzün karışımı bir duyguyu ruhuma mühürlüyordu. Ruhum mühürlendiği bu duyguyu baş tacı yapmış bir şekilde içimde akmaya devam ederken gözlerinin içinde bambaşka bir dünyaya  adım attığım bu adama hitaben konuştum.

"Neden ölmek istedin? "

Belkide yaşayamadığı için...Belki de nefes alırken ceset olduğundan...Ya da bir bıçağın kanını akıttığına şahit olmasına rağmen görülmeyen o kanı yere çarpmak istediğinden dolayı... Tüm bu cevapları kendi kafamda karalamaya başlasam dahi bunların bir sebep olmayacağını da biliyordum. Sonuç olarak intihar denilen o illetin can almadığını ve ruhu bedenden ayırmak gibi bir güce sahip olmadığını biliyordum. Gözlerine baktığım bu adamında büyük bir yanlışa adımladığını ve geri adımı gözlerimdeki bir bakışa rastlamasıyla attığına dair büyük bir şaşkınlık yaşıyor olsam dahi cevabını duymak istiyordum.

Gözlerinde kocaman bir geçmiş mırıldanırken dudaklarında tek bir kelime bile kıbırdamadı.

"Biliyor musun? " İçimde tüm düşünceleri ağlatma çabasına girdiğimi bilen bir kaç harfi yutarken konuşmaya devam ettim.
"Ben zaten senin intiharın olmaya gönderildim! " Bu benim ona söylediğim bir şey değildi. Bu benim, ona söylerken kendime itiraf ettiğim bir gerçekti. Bu belkide ilk baştan beri kabullenmek istemediğim ama aslında ilk gördüğüm anı her hatırladığımda kabullendiğim ve uykuya yatırdığım bir dertti. Benim güzel derdim gözlerinin ışıltısını yıldızlara çevirdi ve yutkundu.

"İntihardan ziyade hayatımı kurtardın. Nasıl oldu bende bilmiyorum, yalnızca seni gördüm anlıyor musun? O an seni gördüğümde elimdeki camı nasıl yere attığımı dahi bilmiyorum. Hayaldi..." Gözlerini tekrardan gözlerime dokundurdu. "Hayaldi ama gerçeklik payı,  gözlerimin içine bakan sende gizli..." Durdu. Artık söyleyeceği hiçbir şeyi kalmamış gibi sessizliği aramıza sakladı.
Durdum. Kelimelerimin havaya karışmasına izin vermeden, yalnızca gözlerinin içine bakarak konuştum.

Ona geldiğim ilk günü gözlerimden geçirdiğimde görmesini istedim. Tabi ki görmeyeceğini bilerek düşüncelerimin oyununa kapılmış ve hikayenin ilk sayfasında sonu getirmiştim.

Gözlerle konuşulur muydu?

Gözlerde hangi acı parlarsa parlasın, karşıda duran gece onu kabul etmedikçe ne anlamı vardı ki? Benim acım parlarken, Alkım' ın siyahı tüm acımı saklama çabasındaydı.

"Anlatmayacak mısın? "

İntihar konulu bir başlık atmasına rağmen romanda intihar sebebine değinmeden bitirme çabasına girmiş bu adamın kendisinden vazgeçişine gözyaşı döktüm. Tenime dokunan yaşlar gökyüzündeki bir kaç yıldızın bir parlaklıkta buluşmasına olanak sağladı. Gökyüzü benim için birleşen o yıldızlara şaşkınlığını belli etmek amaçlı daha çok kararırken kendimi Alkım' a sarılırken buldum. Kafamı göğsüne dokundurduğumda kulaklarımın duyduğu bir çığlık hüsranı fısıldar gibiydi.

Bu adamın kalbi intihar ediyordu. Dökülen bir kaç damlanın, kalbine benim adımı kazımasını isterken onun sesini işittim.
"Ağlama! " Gözlerimi kapattım. Benim neden ağladığıma anlam veremediğini hissettiğim için ona açıklama yapma gereği duydum. Ona, onu kaybetme korkusunun getirdiği çaresizliği fısıldamak istediğimde dudaklarım kelepçelendi ve tüm kelimelerin katili oldu.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin