Hangi damardan akıyordu sevgimiz, hangi kalbin yaşamına sebepti aşkımız? Derin bir nefes miydik birbirimize, yoksa yanan bir ateşe birbirini atan iki sevgili mi? Ben hasretiydim onun, yanan. O hasretimdi benim, sayfalarca şiire mürekkep olan. Telli duvaklı bir gülümsemeydi belki de bizim birbirimize bağlanmamıza sebep olan. Ya da bir özlemin ruhu ikimizi avuçlamıştı; biz yanyanayken bile özlüyor, hasrettik birbirimize.
"Sen..." diye konuştu Alkım, benden söylediğim son cümle ile aniden uzaklaşmıştı. Hasret bakışlarında geziniyordu, özlem benim ona bakan gözlerimde yangındı.
"...Yalvaç' a aşık olmaktan mı bahsettin? " Kaşları aniden çatılmıştı, kızgınlıktan ziyade kırgınlığını gösteriyor ve benden uzaklaşıyordu. Bir an söylediğim şeye lanet etmek istesem dahi pişman olamadığımı fark ettim."Ben sana aşık olmadığımı söylüyorum." diye konuştum, en büyük yalanı söyleyip günahların boynunu ipe bağladım, intihara sebepti kelimelerim. Alkım bir an gözlerini yumdu, elini yumruk yaptığını gördüğümde aniden hemen yanımdan duvara vurdu. Eli duvara öyle hızlı vurmuştu ki canının çok fazla yandığına yeminlerimi armağan edebilirdim.
"Ben sana bana aşıksın demiyorum, ben ona aşık olmayacaksın diyorum! " diye fısıltıyla konuştu. Onu umursamadım, elimi aniden duvarda ki eline attım ve avuçladım "Elin... " diye konuştum, yüzüne baktım umursamazdı. "Alkım, çok acıyor musun? " Bana baktı, bir an yutkunduğunu gördüm ama umursamadan elini sıktım, "Acımıyor." diye net bir sesle konuşup elini elimden çekti. Sönük bir bakışı ona uzattığımda dişlerini sıktığını hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AZRAİL (TAMAMLANDI )
FantasyAzrail' in insan oluşunu anlatan mürekkep, kararırken aşkı mırıldanıyor... Kapak tasarımı; İrkeladeyna