Sevgi (26. bölüm)

989 107 92
                                    

Son sayfasına akıtılan zehri bilmeden romanın mürekkebini kendime ait kılmıştım. Yazarın beni nasıl yazdığını bilmeden yalnızca severek itaat ediyordum mürekkebe.

Direnmiyordum.

Direnmek istemiyordum ki zaten. Bu hayata atladığım günden beri onu sevmiş, onunla yaşamıştım. Bilmeden, yalnızca onun kalbine itaat ederek sevgiyi ezberlemiştim.

Fatklıydık. Ne o benden vazgeçebilirdi. Ne de ben onsuz bir nefesi yudumlayabilirdim. Nefesim kopana kadar onu sevebilirdim.

Nefesi tükenene kadar beni sevsindi.

Karanlığın bastığı bu saatte Efken' in beni pencereden izlediğini görebiliyordum. Deniz kenarının huzur getirdiğini söyleyen Efken, biraz kafa dinlememi istemişti.

Bir insanın, beni bu denli düşünmesine ihtiyacım vardı. Lakin bu insan Efken değilde Alkım olsaydı çok daha güzel bir nefes yudumlardım. Yudumladığım nefeste onun sesini duydum.
"Ben geldim." Arkamı döndüğümde Kayla' nın bana el sallamasını es geçip onu gördüm.

Yorgun düşen sevginin yere yığılması gibiydi bizimkisi.
Sevgim bir gizin en can alıcı karanlığında can aldı. Sevgim yaşlandı. Gözlerinde ki sevgiye rast gelememekten korkarken ak düştü sevgime. Sonra düşen akı mutlu edecek bir gülümsemeyi onun gözlerinde buldum.

Sevgim neşelendi.

"Konuşalım demiştim." Gülüşüne gülümsedim. Onun tek bir gülüşü ile tüm kızgınlığımı gül yaprağına haps ettim. Kelebek kanatlarını çırptı. Sonra ona olan sevgim ile hayata tutundu. Sevgim, nefes aldı.
"Hep bana geliyorsun." Neşeli bir ses tonuyla devam ettim. "Valla hep bana geliyorsun."

Yüzüme yerleştirdiğim sevince baktı. Sevincim onun yutkunuşuna şahit olduğunda gülüşümü sildim. "Gelirim, hep sana. " Elini yanağıma dokundurduğunda bana biraz daha yaklaştı. "Geleyim mi, hep sana?" Gülümsedi.

Gülümseyişinde bana olan sevgisini konuşturdu. Beni sevdiğini hissettim. "Başka bir yolun yok ki. " Durdum. Sonra başka bir yolun varlığı çarptı düşüncelerime. "Alkım..." Burnu, burnumu sevdi. "Hm?" Gözlerini kapattı. "Tüm yollar getirsin seni bana. Getirir dimi?" Burnu, yanaklarıma kaydı. Benim kokum ile huzur bulduğunu hissetmeye başladığımda "Elbette güzelim." diye mırıldandı.

Gözlerimi kapattım. Boyun çukuruma yerleştirdiği kafası ile tekrar konuştu.
"Her şeye rağmen burada yaşamak isterdim. Tam şurada..." Gülümsedim. Alkım' ın bilmediklerini biliyor olduğum için hafif bir mutluluk ile sarıldım. Alkım, her şeye rağmen bana gelirdi. Her şeye rağmen bana uyur, bana uyanırdı. "Her şeye rağmen..." Mırıldanışım bir sonsuzluğun iliğimize işlemeye devam etmesini izledi. Elimi Alkım' ın göğsüne yerleştirdim. Beni anladı. Anladığı gibi bir adım uzaklaştı. "Neden sana istediğim kadar yakın olamıyorum. Bir anda benden uzaklaşıyorsun." Alkım' ın isyan edişine kıkırdayan ciddiyet dudaklarıma vurdu. "Çünkü ben öyle istiyorum. "

Göz devirdi.

Omuz silktim.

Sonra çöle yağmur yağdı.
"Şey..." Gözlerini kıstı. "Ney?" Kıstığı gözlerinde bir merak yazdı. "Yalvaç konusu ne olucak?" Sorum onun acısını bir melodiye gizledi. Acı bizim için yeşerdi. Melodi bizim için çalmaya başladı.
"Bilmiyorum." Yutkundu. "Sana inanıyorum. Allah şahidim olsun ki sana inanmasam seninle göz göze bile gelmezdim." Kaş çattım. "Ama bana 'git' demiştin Alkım. Hem daha sonra da hep suçlar gibiydin. " Gözleri kırılmış bir yalnızlığı ateşe verdi. " Haksız olduğumu söyleyebilir misin?" Kızdım. "Tabiki de haksızsın!" Kafasını iki yana salladı. "Sen beni başka bir kız ile öyle görsen, ne anlardın?" Durdum. Sonra yine Anka' yı gördüm. Yalvaç ile Anka' nın öpüştüğünü gördüğüm o fotoğrafta, Alkım sandığım o bir kaç saniyelik anda gökyüzüne bir mezar kazmıştım.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin