Uzaktan Sarılmak (23. Bölüm)

871 114 129
                                    

Ben sevginin bile öleceğine inanabilecek bir Azrail' dim.

Lakin, birine bağlanmanın getirdiği acımasız gerçek, tüm kelimelerimin birbirine bağlanmasına ve olabildiğince kısa bir sürede yok olmalarına olanak sağlarken bile hala Alkım' ı kalbimde taşıdığımı, kalbimin hala Alkım' a attığını duyabiliyordum.

Kalbim can çekişirken, Azrail' in oyuncağı olduğumu düşünmeye bile fırsat bulmama izin vermiyordu. Kalbim, aklımı kontrol altına almış ve yalnızca Alkım' ı düşünmemi sağlıyordu.

Kalbim ve aklım gururuma karşı bir cephe açmış ve Alkım' ın harflerine mühürlenip kahkaha atıyor.

"Efken?" Kayla' nın sesi düşüncelerime bir yumruk savurdu. "Azra' nın benimle kalmasına izin ver!" Bir anda gözlerimi yabancı tabiriyle hatırladığım Efken' e çevirdim.

Efken...

İsmi bile tanıdık geliyorken, onu hiç bilmiyor olmanın getirdiği rahatsızlık ile dudaklarımı araladım.
"Gerek yok. " Kayla' ya baktığımda anlayışın gözlerine bir ayna çizdiğini gördüm.
"Ağabeyim yüzünden benden uzak durmassın dimi?" Eğer ki Alkım' dan uzak durabilseydim, bunu dener ve başarısızlığımı kendi gözlerim ile izlerdim. Büyük ihtimal, başarızlığım bu dünyaya haps olmak ile sonuçlanacak ve yine beni bir cehennem ile ödüllendirecekti.

"Yok, öyle bir planım." Gözlerinde anlayamayacağım bir gülüş doğdu ve aynı anda Azrail' e kurban gitti.
"O halde ağabeyin ile kal. Zaten benim Ecevit' im var."

Sessiz kaldım.

Sessizliğim Alkım' ın yokluğuna duyduğum acıdan kaynaklıydı. Bana duymadığı güvenin ayaklarıma doladığı bu sessizlik, sarmaşık gibi kalbime de dokunduğunda evin bahçe kapısı aralandı. Siyah demir kapının bize araladığı boşluktan içeri girdiğimizde Kayla, arabasına binip uzaklaştı.
"Bu ev fazla büyük." Mırıldanışım evin karşısında ki denizin dalgalarına çarpıp Efken' un kulağına doldu.
"Evet, annemlerden kalma." Gözlerimi ona çevirdiğimde, ölen bir ailenin mürekkebine karıştım.
"Bu güzelim yalıda yalnız yaşamama izin vermediğin için teşekkür ederim küçük"

"Küçük mü?" Evin kapısından içeri girdiğimizde kahve tonlarından bir kaç merdiveni tırmanmak zorunda kaldık. Hem sağında bulunan kapıya yöneldiğimizde büyük bir salon ile karşılaştım. Fazla açık reklere sahip bu ev, Alkım' ın siyah duvarlarına bile alıştığımı fark ettirdi.
Her ne kadar siyah sevmesem dahi onunla pek bir önemi kalmıyordu.

Siyahı sevmiyordu.

Alkım' ın siyahı sevmediğini bilmeme rağmen siyaha değer verdiğini görebiliyordum.

"Otur bakalım." Sessizce koltuğa yöneldiğimde kapıdan giren bir kadının gülümseyişi ile çarpıştım. En az 40 yaşında olan kadının bana karşı bir sevgi beslediğini hissettim.

"Hoş geldiniz." Gözleri doldu. Beni tanımadan verdiği bu tepkiyi anlamadan Efken' e baktım.
" Derya abla..." Kadına baktığında konuşmasına devam etti. "Anka'nın dadısıydı. Anka, bir türlü ondan vazgeçmeyince aileden biri haline geldi."

Kadına karşı hiçbir şey hissetmeyince gözlerimin boş bakmasına engel olamadım. Boş bakan kahvelerim, gecenin karanlığına inat bir sevgi mırıldayan bu kadını es geçip Efken' i buldu.
" Biraz konuşsak iyi olur." Efken' in bu söylediği ile kadının hızla odayı terk ettiğine şahit oldum.

Efken' in benimkilerle aynı kahveye sahip gözleri parıldarken, hemen karşımda ki koltukta benimkilere sabitlendi.
" Konuşmak en doğrusu. " İstemsizce saç uçlarıma dokundum. "Ne anlatacağımı bilmeme rağmen." Öne doğru eğildi ve ellerini dizlerinin üstünden birbirine bağladı. Kumral saç tutamları alnını saklarken dudaklarından geçen nefesi konuşturdu.
" Şimdiye kadar nerede olduğunu anlatabilirsin. " Gözlerinde ki sertlik kaşlarımı çatmama sebep olurken tekrar konuştu.
" Bir geçmişin olduğunu söyleyen sen değil miydin?"

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin