Aynanın Ruhu (31. Bölüm)

780 76 61
                                    

Kapak için irkeladeyna ' ya çok teşekkür ederim. Garip bir şekilde kapağa aşık olmuş gibiyim.

🔥🌈

Sessiz bir kaç saat bize fısıltıyla geceyi konuşturmuş, yalan dolu birer inleme ile güneşi doğurmuştu. Evet, günün ayı güneşe armağan ettiği saatler üzerimize dökülüyordu. Biz birbirimize sarılan iki insan şehrin yüreğini görürcesine saklanbaç oynuyorduk. İki insan, bir insan olup esir edilir miydi birbirine? Bunun mantıken bir açıklaması var mıydı? Olmayan mantığım gözlerime vuran aydınlığı konuştururken sarıldığım adamın benden biraz uzakta olduğunu fark ettim. Gözlerim onunla, yani kendi aydınlığım ile buluştuğunda karartı geceler kahkaha atmaya başladı. Dudaklarımın arasından dökülen mırıltı, güne doğan bulutların suskunluğunu, benim durgunluğum ile buluşturduğunda istemsizce gülümsedim.

Alkım ikimizin arasına gözle görülür bir mesafe koymuş, öyle uyumuştu. Bunu bilerek yapıp yapmadığını bilmeden iyi hissettim. Bu gerçekten güzel hissettirmişti. İyi hissettiren bu yaptığı ile ona daha sıkı sarılmak istedim, lakin bunun onun tarafından yanlış anlaşılmasından korktuğum için yalnızca yanağına doğru eğildim. Eğildim ve kumral saçlarımın yüzüne dökülmesini sağladım. "Gökkuşağı." dedim, ruhumun ince yollarından kalbime giden yolda akan yağmur damlaları ve güneşin sevişmesi ile doğan onu dudaklarıma vururcasına. "Hm..." dedi, sanki ona onu sevdiğimi söylesem yine aynı cevabı verecek gibiydi. Gözlerim kocaman açıldı, ruhum intiharın eşiğine gelirken "Seni sevmiyorum ki..." dedim. Seviyorum diyesim gelmiyordu, seviyorum sözünün bana bir kazancı yoktu. Gariptir ki o sözü çok eski buluyordum. "Hm..." Alkım, yine mırıldandığında kaş çattım. Saçlarım yüzüne dökülürken yutkundum ve benim onun için ne ifade ettiğimi düşündüm. Bu düşüncem yutkunmama sebebiyet verirken bir anda moralim bozuldu. Ondan uzaklaştım ve avcumu yere bastırdım. Allah aşkına bir adamı çözmek bu kadar mı zor olabilirdi? Zordu işte. Onu anlayamıyordum, anlayamama rağmen onunla acı çekmeme rağmen onunla mutluydum.

Mutluydum ve ben ona demek isterdim ki 'Sen beni nasıl sevdiğini anlat, ben seni nasıl dert edindiğim anlatayım.' Dert edindiğim adamın uykulu hali bile güzeldi. Güzel oluşuna gülümseyerek kafamı hafif arkaya yatırdım. Gökyüzünü gördüm ve gökyüzüm olan adama hitaben konuştum. "Sen hissettiklerinden korkar mısın? Korkarsan elimi tutmaya devam eder misin ki? Ben eğer ki sensiz yaşayabileceksem neden bu denli çok acıyorum?" Kendi kendime hesap sormaya başladım. Bu işte böyle can yakıcı olayların can yakıcı deliliğiydi.

"Anne..." Alkım' ın uykulu sesi ağlamaya başladı. "Anne ben yapmadım!" Alkım' ın yattığı yerde küçücük kalmaya çalışmasına rast geldiğimde eliyle kendini vurmasına da şahit oldum. Eli kendi göğsünde acı bırakırken o elini elime hapsettim. Hiç beklemeye gerek bile duymadan "Alkım uyan!" dedim. Uyanmadı, elimi sıkmaya başladı ve yüzünde dökülen terlere rağmen gördüğü kabusun ruhuna gizlendi. "Anne, ben değildim." Acıydı... "Anne ben yapmadım." Üzülmeye başladığım esnada aklıma Yalvaç' ın gelmesi ile gözlerimi yumdum. Böyle bir anda nasıl olur da aklıma o dökülürdü? Kafamı iki yana salladım ve sayıklayan Alkım' a hitaben konuştum. "Alkım uyan." Uyanmadı. O uyanmayınca ben ne yapacağıma karar veremeyerek elimi havaya kaldırdım. Onun acı çekmesine katlanamayacağım için elimi yumruk yaptım ve tekrar geri indirdim. Gözlerim acımaya başlarken ne yapacağımı bilememenin içine adım attım. Alkım sayıklıyordu. Sayıklarken yok oluyordu ve bu da benim ağlamama sebep oldu. Eli elimde göğsünün üzerinde duruyordu ve en kötüsü de Alkım bunu bilmeden elimi sıkmaya devam ediyordu. Ağlamaya başladım, sırtımı yastığa verdim ve ayağımı kendime çektim. Kafamı dizime indirip ağlamaya başladığımda ruhum, ince ince dizilen aydınlıkta yorgun gönüllerimizi gözyaşı yaptı.

AZRAİL (TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin