"SEVGİLİM DEĞİL MİSİN?"

1.4K 79 1
                                    

Derin'den...

Kuzey'in o rahatlatıcı kokusuyla uyandım. Parfümü neydi acaba?  Bunu kesin sormam gerekiyordu.  Dün tüm gün sadece uyumuştuk. Bugün kendimi daha iyi hissediyordum. Ayrıca evde durmaktan sıkılmıştım.  Kuzey'e baktığımda hala uyuduğunu farkettim.  Emin de olamıyorum ki uyuyor taklidi de yapabilir Kuzey bu sonuçta.

Kafamı kaldırarak yanağından öptüm.  Azıcık kıpırdansa da uyanmamıştı. Öküz işte ne olacak öpücükle bile uyandırılmıyor. "Kuzeyyyy" diye seslendim y harfini uzatarak.  "Hı? " diye bir ses çıkardı. İnsan efendim der dimi.  "Ya Kuzey uyan sabah oldu. " dediğimde gözlerini hafif araladı.  "Saat kaç?" Masadaki telefonuma uzandım. "On buçuk" dedim. "Daha erken bir saat diliminde uyanamadın mı güzelim? " dedi sitemle. Güzelim demiş olmasına sevinmemi erteleyerek "Dün çok uyuduk bugün uykum gelmiyor. " dedim. Artık gözlerini tamamen açmıştı ama uykusunun olduğu belliydi. "Canın ne yapmak istiyor? " dedi bana dönerek.  "Bilmiyorum ama evde durmak istemediğim kesin" dedim gülümseyerek.  "O zaman ben karar vereceğim ne yapacağımıza ve sen de karışmayacaksın. " dediğinde kafamı onaylar anlamda salladım. "O zaman ben şimdi odama geçiyorum. Sende hazırlan. Baştan söyliyim sonra üstünü bida değiştirmekle uğraşma kısa ve açık giyinmek yok güzel olma rahat giyin " dedi ve göz kırparak odadan çıktı.

Çok güzel. Acaba ne giyeceğim?  Rahat giyinmemi söylediğine göre şık olmam gereken bir yere gitmeyecektik.  Rahat giyindim ve saçlarımı açık bıraktım. 

Hafif makyaj yaptıktan sonra aşağıya indim. Kuzey koltukta oturmuş telefonla ilgileniyordu.

Azıcık uyumlu olmuştuk. Ya ama bu kadar yakışıklı olursa bütün kızlar ona bakar ki.  Sonra Derin neden kıskançlık krizlerine giriyor sinirleniyor. Haksız mıyım ama?  "Hazırım çıkabiliriz. " dediğimde kafasını kaldırıp bana baktı. "Daha uzun bir tişört yok mu? " dedi.  Omuz silktim. "Abartma Kuzey ya lütfen " dedim bıkmış bir tonda. Kafasını salladı. Hani annelerimiz napıyosan yap dediğinde aslında bu yapamazsın anlamına gelir ya öyle bir kafa sallamaydı ama yapabileceğim bişey yoktu. Zaten onun yanındayken kimsenin cesaret edip de bakabileceğini düşünmüyordum.  Arabaya geçtiğimizde sessizlik hakimdi. Olamaz dimi?  Sırf kıyafetim yüzünden böyle davranıyor olamaz. Sessizliğin biraz da olsa azalması için radyoyu açtım. Adele- Skyfall çalıyordu.  "Hâlâ nereye gittiğimizi söylemeyecek misin?" diye bir soru yönelttiğimde kısa süreli kafasını bana çevirdi sonra tekrar önüne dönerek cevap verdi. "hayır" bu kadar mıydı?  "Sorun ne? " bu sefer bana dönmemişti. "Sorun yok. " histerik bir gülümsemeyle cevap verdim. " O yüzden böyle davranıyorsun yani" dedim. "Yorgunum sadece" "Yorgun musun ? Dün tüm gün benimle birlikte uyuduğunu bilmesem belki inandırıcı olabilirdi. " bana döndü.  "Belki çok kıskançsın diyeceksin ama umrumda değil aslında şehir içinde kalabalık bir yer vardı aklımda ama oraya gitmiyoruz başka bir yere gideceğiz. " ve ekledi. "Az insan olan bir yere"

Yarım saatlik bir yolculuk sonunda bir benzin istasyonunda durduk. "Bişey istiyor musun?  " dedi arabadan çıkarken. "Lavaboya gitmem lazım" dedim bende kapıyı açarak.  Kafasını salladı. Lavabo olduğunu tahmin ettiğim yere doğru yürüdüm. Tahmin ettiğim gibi lavaboydu. İşimi hallettikten sonra elimi yıkamaya başladım. Bu arada içeri iki tane kız girdi biri sarışın diğeri kumraldı. "Kanka dışardaki çocuğu gördün mü çok taştı. " dedi kumral olan. Bende bu arada onları dinlerken elimi siliyordum. "Aynen şu duruşa, tatlılığa, karizmatikliğe baksana ya" diye onayladı sarışın kız da başıyla küçük pencere gibi bir yerden ileriyi göstererek. Kapıdan çıkmak üzereyken gösterdiği tarafa baktım Kuzeydi lan o. Benim Kuzey.  Sevgilim olan Kuzey. "Kanka çıkınca numarasını istiycem çabuk ol" dedi sarışın olan beni düşüncelerimden ayırarak. Açtığım kapıyı fazla sert bir şekilde kapattım. Arkamı döndüğümde ikisi de garip bir şekilde bana bakıyorlardı.  "Ne dedin sen? " dedim sarışın olana bakarken " Ne demişim ki? " dedi fazla laubali bir şekilde. "Yakışıklı dedin, taş dedin, karizma dedin, tatlı dedin" diye bastırarak söyledim. "Evet dedim nolmuşki? " sinirle güldüm.  "Canım sen bunları o adamın sevgilisinin yanında söyledin. Fazla yanlış bişey yaptın" dedim biraz daha yaklaşmışken.  "Sen misin onun sevgilisi" dedi yine dalgaya alır bir biçimde.  "Görürsün şimdi.  " dememle kızın yüzüne bir tane indirmem tam oldu. "aman sen bişey de yapamazsın şimdi bana tırnak sandığın toynakların kırılır ojen bozulur" derken saçından tutmuştum bu arada. Ciyaklamakla meşguldü o da.  "Ya bıraksana beni napıyosun sen? " saçından daha çok kavradım " ne yapıyomuşum? " dedim onunla aynı şekilde "sadece sevgilime yavşayan kendini kız sanan orangutan suratlının saçlarını yoluyorum birazdan da beynini patlatacağım" dedim kafasını duvara daha çok bastırırken. "İmdaat!  Kurtarın beni bu caninin elinden" sesiyle yüzümü buruşturdum. Mübarek sanki insan evladı değil başka bi yaratık. Sanki ses telleri bi taraflarında da öyle bağırıyor.  " Sus be kes sesini" bu sırada kafasını çok sert olmayacak bir şekilde duvara çarptı.  O ara içeri görevliler girdi.  Büyük ihtimalle şimdi bu sürtüğü elimden almaya çalışacaklardı bunu düşünerek pis sarışını kendime çevirdim ve suratına sert bir yumruk geçirdim.  Salak kız yere düşerken aramıza girdiler tabi benim sinirim geçmedi, nasıl geçsin ki?  Kıza doğru gitmeye çalışırken belimden iki ekin beni tutarak kenara çektiğini hissettim.  Bu kişi tabiki Kuzey'di. "Bıraksana beni ya sinirimi atamadm daha ben" dedim debelenirken.  Beni lavabodan çıkarmıştı ve arabanın yanına gelmiştik.  Kapıyı açtı ve beni içeriye doğru itti.  İçeri girmek zorunda kaldığımda ise eğilerek emniyet kemerimi taktı. Bu arada o bayıldığım parfüm kokusunu çok net hissediyordum.  Üzerimde tuhaf bir etkisi vardı bu kokunun. "Sakin ol ve adam akıllı yerinde dur" dedi bana çok yakınken.  Yakın olduğumuz için heyecanlanmakla meşgulken zaten yerimden kıpırdayamıyordum.

Kapıyı kapattı ve sürücü koltuğuna geçti. O da yerini aldıktan sonra arabayı çalıştırdı.  Konuşmuyordum o da henüz bişey sormamıştı.  "Naptı kız sana? " yönelttiği soruyla başımı ona çevirdim. "Boşver sadece sınırımı zorladı" diye kısaca yanıtladım. "Tam olarak konuyu sormuştum? " daha fazla konuyu uzatmak istemediğim için "sana yavşadı" dedim ve başımı pencereye çevirdim. "Ne yani bunun için miydi? " dedi sinirle güldüm.  "Sence kızı o hale getirmem için yeterli bir sebep değil mi? Hatta az bile yapmışım" dedim.  "Abarttın bence " dediğinde histerik bir kahkaha attım kuzey de sınırımı aşmıştı.  "Karşında bir adam bana bakıp taş gibi hatun be çok güzel gözlere bak hele şu fiziği yok mu? dese adama ne yapardın? " çenesinin kasıldığını farkettim. Abartıyorsunmuş öyle mi Kuzey Bey cevap verin bakalım.  "İkisi aynı şey değil" cevaba bak. "Saçmalık tamamen aynı ikisi de " dedim bana ölümcül bir bakış attıktan sonra konuşmaya devam etti.  "Adamın biri karşımda sana öyle dese dövmekten beter ederdim. Haklısın" dedi.  Ve bir ilk daha. Kuzey ilk defa haklı olduğumu kabul etti.  "Yani bence de " dedim. Gülümsedi. "Kıskandın şimdi beni" dedi ukala bir şekilde gülümseyerek. "Sevgilim değil misin?  Kıskanacağım tabi. Yüzündeki gülümseme daha da genişledi. "Daha gelmedik mi ya? " diye sordum artık iyice sabırsızlaşmış olan sesimle.  "Bekle çok az kaldı.  Sabret biraz inan değecek çok eğleneceğiz" dedi.  Bakalım nereye götürecek! 

~İMKANSIZ~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin