"Ama Şilan hanım biZde şaka yok sevgilim felan dediysen" dedi.
"Bende şaka diye demedim zaten Kuzey bey" dedim aynı onun şeklinde.
"Nasıl yani şimdi biz..."
"Biz ne?" diye sordum gülerek.
" Şaka yapmamıştım dedin ya o zaman sevgili miyiz?"
"Yoo sen yanlış anlamissin" dedim kahkahalarimin arasında.
"Ne diyosun Şilan ya anlamiyorum" dedi. Anlamamış bir suratla. Allah'im bu çocuk böyleyken de ayrı bi tatlı!
"Yani bende şaka yapmıyorum dedim ya ben şaka yapmiyorum seninle dalga geciyorum" dedim kahkahami bastırmaya çalışarak.
" Off bende ne sanmıştım?"dedi ve önüne döndü. Sonra tekrar bana döndü.
"Niye geldin Şilan?"
" 1 haftadır seni gormuyorum okula da gelmiyorsun. Aramiyorsun. Aramalarima cevap da vermiyorsun. Bende son çare buraya geldim." diyerek açıklama yaptım.
" Tamam beni niye merak ediyosun?"
"Merak etmedim sadece kendimi suçladım. Sana o soylediklerimden sonra kötü olduğunu düşündüm." Sahte bir kahkaha attı ve bana alayla baktı.
" Bak Şilan senin sözlerin benim için o kadar önemli değil. İki önem verdik diye biyerlerin kalkmis. Kendini fazla buyutmussun. Ama bi yönden haklısın biz seninle olmayiz. Merak etme bundan sonra sadece sınıf arkadaşı olacagiz. " dedi. Gözlerim dolmuştu. Gerçekten benim hakkımda böyle mi düşünüyor?
"Tamam Demirkan benim canıma minnet! Karsima çıkma bidaha." dedim. Aslında daha soyleyebilecegim çok şey vardı da gozlerimin doldugunu görmesini istemiyorum. Üzüldüğümü felan sanacak. Tam arkamı döndüğümde
" Gözlerinın dolmasını engelleyemiyorsun" dedi.
"Üzüldüğüm için felan değil! Sinirlenince böyle oluyor" dedim. Normalde olsa açıklama yapmazdım da ışte..!
"Sana fırsat veriyorum ışte gel sinirini çıkart! Burdayim karşında!" onu önemsemeyerek tekrar önüme döndüm ama bana seslenmesiyle duraksadim.
"Şilan! Konustuklarimiz burda kalacak. Yoksa içindekileri soylemekten mi korkuyorsun?"
" Ne korkucam be?" diye sordum bağırarak.
"Gel o zaman şöyle içinden geçenleri "
Sinirle ona karşı yurumeye başladım.
"Kuzey Demirkan! Sen bencilin önde gidenisin. Salaksin. Kendini beğenmiş ukalasın!" dedim ona vurmaya başlayarak. Hem ona vuruyor hem de ağzıma geleni sayiyordum.
"Sen geldin girdin hayatima. Ve her fırsatta yanımda oldun. Benimle sevgili olmak istediğini söyledin" artık ağlamaya başlamıştım. " Sana gerçekleri soyleyince gururuna mı yediremedin Demirkan! Soylediklerim ağır mi geldi sana?" dedim ona daha çok vurmaya başlayarak.
" Kuzey Demirkan Playboylarin prensi benimle ne işin olur senin?" sesim yavaş yavaş azalırken devam ettim.
"Sen neden benim gibi bir kızla olmak isteyesin ki! Playboyla isim olmaz!" diye bağırdım en sonunda. Artık yere çökmustüm. Ayaklarım beni daha fazla taşımıyordu.
Kuzey de yanıma çöktü ve bana sarıldı. Benimkinin aksine"Belki değişmışimdir" diye fısıldadı.
"Birini degistiremezsin Demirkan"dedim onun gibi fisildayarak.
"Belki de beni sen değiştirmışsidir Şilan" dedi
-
Uyandığımda bilmediğim bir evdeyim. Bu koku.... Kuzey yanımda yatıyordu. Biraz daha etrafa bakındım. Burası Kuzey'in eviydi. Masanın üstündeki telefonu aldım. Babamdan bir mesaj vardı.
"Kızım ben şimdi yola ciktim İtalya'ya gitmem gerekti. 1 hafta oradayım. Bişey olursa ara. Dikkat et! Seni seviyorum."
Babam bu mesajı dün göndermişti. Bak bu iyi olmuştu en azından evde olmadigimdan haberi yoktu. Kuzey uyuyordu.
"Beni izlemeyi bırakacak misin?"
"Uyumuyor muydun sen?" dedim. Çok güzel bide rezil olmuştum (!)
"İki saat önce kalktım."
"Yuh bu saate kadar naptin peki?" Gülümsedi.
"Seni izledim. Uyurken daha iyisin."
"O niyeymis?"
"Çünkü uyurken zararsızsın" dedi kahkahayla.
"Öküz" dedim omzuna vurarak. Yataktan kalktım. Banyoya gittim. Elimi yüzümü yikadim. Odaya geri girdigimde Kuzey uyuyordu. Yanına gittim.
"Kuzey benim duş almam lazım." dedim. Gözünü açtı.
"Tamam sen gir dolapta temiz havlu var bende buraya benimkilerden birkaç üst birakirim olduğu kadar. Merak etme aşağı inerim sen rahatça giyin" dedi bende tamam anlamında başımı salladim. Banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra Kuzeyin cikarttigi üstleri giydim. Eşofmanı uzundu ve belindeki ipi de baya sıkmak zorunda kalmıştim. Verdiği kazak da büyüktü kolları uzundu o yüzden kollarını kıvırdım. Birde hırka birakmisti. Son olarak onu da giyip aşağıya indim. Kuzey sofrayı hazırlıyordu. Yanına gittim. Bana baktı ve hafifçe gülümsedi. Gülmek gerçekten de en çok Kuzey'e yakisiyordu.
Telefonumun sesiyle elimi cebime attim. Arayan Acelyaydi.
"Efendim Acelya"
"Derin ya nerdesin sen eve geldim evde de yoksun"
"Kuzeyin evindeyim"
"Oha! Niye? Nasıl? Dün ne oldu? Kızım naptiniz lan evde?"
"Yuh Acelya hemen fesata çekme. Bişey olmadı sonra konusuruz bb" diyerek telefonu kapattım. Kuzey sırıtıyordu.
"Pislik gülmesene!" dedim bende. Sonra yemek yemeye başladık.
-
Film izliyorduk "Delibal"...
Filmin sonuna gelmistik. Tabi aglamaktan gözlerim aciyordu.
Oğlan "Füsun'um Efsun'um" dediği anda daha çok ağlamaya başladım.
"Ben öyle birini sevdim ki balı ve zahiri vardı..." film bitmişti. Oda karanlıktı. Kuzeye döndüğümde o da aglamisti. Yuh Kuzey mi agladi?
" Kuzeyy" dedim sonuna uzatarak. Hemen kafasini çevirdi ve gözünü sildi.
"Kuzey kiyamam yaa" dedim yanagindan öperek. Yaptigima şaşırmıştı. Bende şaşırmıştım ama içimden öyle gelmisti.
"Şilan..." dedi ve durdu.
"Efendim" dedim bende.
"Sana bişey söylemem lazım..."
(Ewett yine ben... Sizce kitap nasıl gidiyor?)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İMKANSIZ~
Fiksi PenggemarBirbirini kırarak ve inciterek tanıyan ve zamanla birbirine yaklaşan tabi bu zaman içinde birbirini paramparça edenlerin hikayesi! Eminim bu kitapta kendinizden bir parça bulacaksınız. HADİ OKUYUN BAKALIM ;)
