Derin'den...
Odaya döndüğümde yüzümde kocaman bir gülümseme vardı doğal olarak. Canım çok sıkkınken bile bu adam nasıl oluyordu da iki dakika içinde moralimin düzelmesini sağlıyordu? Kesinlikle onda bir şeyler var,sesinde,konuşmasında,bakışında,sadece kokusunda bile bir şey var. Bana derin derin nefes aldıran bir şey. Beni ona çeken bir şey.
Ne biliyim yani, Semih yada Açelya desen onlar zaten kavga etmeye,tartışmaya meyilli bir çiftti. Ama işte Defneyle Mert olayı cidden beni çok şaşırtmış ve çok üzmüştü. Her şeyin bir sonu olduğu gerçeğini bir kez daha yüzüme vurmuştu. En çok da güzel şeylerin bir sonu olduğunu... Her güzel şey gibi bizim de bir sonumuz olacaktı biliyorum ve hissedebiliyorum. Ona bu kadar bağlanmışken bir gün onun yanımda olamayacağı düşüncesi gerçekten çok bunaltıyordu. Defnenin söylediği söz gerçekten aklıma kazınmış gibiydi. Gördüğümde sarılan ,hatta en çok ona sarılmayı seven ben şimdi belki ona nasılsın diye bile soramayacağım. İşte o zaman gerçekten çok acıtacak demişti. Haklıydı,hem de çok. İşte ben de bundan çok fazla korkuyorum sanırım her şeyden çok. Zaten şu hayatta çok fazla şeyden korkmam ama kaybetme korkusu da bu sayılı korkulardan biriydi. Gözlerim bu uykusuzluk ve yorgunluğa daha fazla dayanamadı ve en sonunda uykuya yenik düştüm.
Sabah uyandığımda uzun zamandır ilk defa alarm yada birisi olmadan kendi kendime uyandığımı fark ettim. Sabahın daha erken saatleri olmalıydı ki hava tam aydınlanmamıştı bile. Tekrar uyuyabilmek umuduyla gözlerimi tekrar kapattım ama bir kere kaçınca gelmiyordu uyku işte. Üzerimi değiştirerek odadan çıktım. Sabahın bu saatinde ne yapabileceğim hakkında hiçbir fikrim yoktu ama öylece yürümeye devam ettim. Otelden çıktım ve ardından sahile doğru yürümeye başladım. Zaten kaldığımız yerin hangi caddesinden düz gitsen sonu denize varıyordu. İlk defa sabah saatlerinde sokakların daha huzurlu olduğunu fark ettim. Denize karşı bir banka oturdum ve kulaklığımı takarak şarkıyı açtım. Kulaklık tek kulağıma takılıydı,çünkü takılı olmayan kulağımla dalgaların , caddedeki tek simitçinin, kimi zaman hızla,kimi zaman yavaş yürüyen insanların adım seslerini duymayı istiyordum. Şurada rahat bir on yıl yaşarım bu huzurla gibi geliyordu. Gözlerimi kapattım ve sesleri dinlemeye başladım.
Yaklaşık iki saat sonra telefonumun titremesiyle kendime geldim. Arayan kişi Açelya idi. "Efendim" diyerek açtım telefonu ama onun sesi çok da iyi gelmiyordu. "Neredesin kızım sen ya sabahtan beri seni arıyoruz her yerde" dedi telaşla. "Tamam, sahildeydim geliyorum " diyerek kapattım telefonu. Cidden bu tepkiler, kısıtlanma falan canımı çok fazla başlamıştı.
Otele geldiğimde onlar da kahvaltı masasındalardı zaten. Bende kuzeyin karşısına geçip oturdum. Diğerleri bişey demezken kuzey konuşmayı tercih etmişti. "Hayırdır sabahın köründe haber vermeden çıkıp gitmeler, nerdeydin? "Sinirlendiğimi belli eden bir gülüş attım ve bende konuşmaya başladım. " Başladık hemen sorgu suale geç kalmayın zaten hemen üstüme gelin, bunaltıyosun beni Kuzey, " deyip masadan kalktım. Sinirle odama girdim. Ne yani ben dışarı istediğim zaman da çıkamayacak mıydım? Bu neydi böyle özgürlüğü kısıtlamak falan sanki sahibimmiş o ne isterse onu yapacakmışım gibi. Balkona çıktım sinirim yatışsın diye görünen denize bakmaya başladım. Kapının açılma sesini duydum ama oraya bakmadım, tek istediğim o kişinin Kuzey olmamasıydı.
Değildi de zaten. "Napıyorsun sen Derin? Ne bu sinir bişey mi oldu? " dedi Açelya. Tabi Kuzey denilen varlık gelmezdi o saçma gururuna yediremezdi. "Napıyomuşum, o nasıl bana hesap sorabilir ona haber vermeden istediğim yere gidemeyecek miyim ben? Neyim o benim kocam falan mı?" dalga geçer gibi bir gülümseme attı ya da küçümser gibi emin olamıyorum. "Ciddi ciddi fazla salaksın sen, bir insan için fazla bu kadarı yani. Taktığın şey bu mu? Seni merak etmesi mi? Lan bi bak etrafına olayların en yakınındaki insansın. Mert önemsemiyo kızım Defne'yi bugün başka adamla bir yere gitse umrunda değil Mert'in ve bu Defnenin canını nasıl yakıyor yine en iyi sen biliyorsun. Adam seni önemsiyor, merak ediyor diye nasıl suçlu olabildi anlamıyorum. " dediğinde hâlâ kendimi anlatma çabasındaydım.
"Zaten arkamdan odaya da gelmedi, neye bu kadar tepki verdim neden sinirlendim yada sinirlenmeye gerek yok gerilmeyelim demeye bile gelmedi. Neden çünkü Kuzey beyin gururu var gelemez o. Sevseydi gurur falan dinlemezdi. " dediğimde Açelya tekrar sözümü kesti. "Derin sus ve kendine gel. Noluyor sana? Sorunun ne? Bak sevgilin yanında, seni seviyor. Sana değer veriyor, merak ediyor ve önemsiyor. Hiç merak etmese nereye giderse gitsin umrumda değil dese daha mı iyiydi? O zaman da geçip sevmiyor triplerine girecektin. Bak zaten Mertle Defne olayı var başımızda lütfen bi de siz gerilmeyin. Gelmiyor diyorsun asıl herkesin içinde öyle davrandığın için senin gitmen lazım ileri zekalı" dedi.
Aslında düşündüğümde mantıken haklıydı Açelya. Haksız olan bendim. Ama neden böyle davrandığımı bilmiyorum cidden. Hani bir anda gelişen birşey, bir anda verilen bir tepkiydi benimkisi. "Haklısın" diyebildim sadece. Ani değişimlerim beni bile fazlasıyla yoruyorken çevremdeki insanları düşünemiyordum bile. Açelyaya sarıldım. Böyle dostlar kolay bulunmuyordu sonuçta. Her yanlışında erken farketmemi sağlayan hatta zorla farkettiren arkadaş nasip olmuyordu herkese.
Odadan çıktığımda aşağıya indim ama Kuzey orada değildi. Odasına baktığımda orada da yoktu. Saçma sapan triplere girip bırakıp gidecek hali yoktu ya. Aradım ilkinde cevap vermedi ikinciye açtı "efendim? " dedi. "Nerdesin? " diye sorduğumda arka taraftayım dedi ve kapattık telefonu. Tabi ben oraya doğru gittiğim süre boyunca ona ne diyeceğimi düşünmeye çalışıyordum. Gittiğimde ağacın altına oturmuş kitap okuduğunu gördüm. Yanına gittim oturdum bende ikimiz de sırtımızı ağaca yaslamıştık. Hiç konuşmadan öylece durduk ne o bir kelime etti ne de ben. Aslında benim bir şekilde konuya girmem gerektiğinin farkındaydım ama nasıl yapacağım hakkında tek bir fikrim bile yoktu.
"Kızgın mısın hâlâ bana? " dedim. Yüzüme bakmıyordu. "Evet " dedi. İşte kötüydü. "Yüzüme bile bakmayacak kadar mı kızgınsın bana?" dedim. Vereceği cevaptan da korkmuyor değildim yani. Kötü birşey derse kaldırabilir miydim bilmiyorum gerçekten. Hiçbirşey söyleyemeden gidebilirdim.
"Hayır, yüzüne bakarsam affederim."
Bu sözü duyduğumda yüzümde şu ana kadar hissettiğim en gerçek gülümseme oluşmuştu. Ben konuşmadan o konuşmasına devam etti. "Mesela şuanki yüzündeki gülümsemeyi görsem hemen yumuşarım o yüzden bakmıyorum. " dediğinde daha da büyümüştü gülümsemem. " o zaman ben anlatıyım bakıp bakmamayı sen seç sonra. " dedim. Bir tepki vermese de anlamıştım yani. "Neden öyle bir tepki verdiğimi gerçekten bilmiyorum. İstemli kontrolüm altında gerçekleşen bir olay değildi bu. Bir anda gelişti. Sonradan sakinleşince suçlu olanın kendim olduğunu farkettim. Sanırım Defne Mert olayları derken baya etkilenmişim bende. Bugün patladı. Bunun sana karşı olmasını istemezdim, üzgünüm. " kafasını çevirdi ve gözlerime baktı, sanki birşeyin cevabını gözlerimden anlamak istiyormuş gibi. "Seni bunalttığım konusunda ciddi miydin? "Dediğinde cevap vermeden saniyeler içinde gözlerim dolmuştu. Çok geçmeden birkaç damla akmıştı bile. Kuzey de şaşırmıştı toz ifadesinden belliydi, anlayabiliyordum. "Derin noldu, yanlış bişey mi söyledim? " dedi hafif bir telaşla. "Hayır, böyle düşünmene sebep olduğum için kızıyorum kendime. Kardeşine zaten canını sıkıyorken bir de bana sıkmana sebep olduğum için üzülüyorum. " gülümsedi ve yanağımdaki yaşı sildi. "Eğer gerçekten seni bunalttığımı düşünmüyorsan sıkıntı yok" dediğinde kafamı salladım. "Sinirle olan söylenen birşeydi. Beni düşünmen mutlu eder. " dediğimde gülümsedi. "Sorun yok o zaman ama bu sefer nasıl sert davranmayan alttan alan ben olduysam sen de böyle dikkat et ki sorunlar büyümesin. " dediğinde kafamı salladım. Açelyadan biz gidiyoruz konulu bir mesaj gelmişti. "Defneler gidiyorlarmış gel de biz de uğurlayalım." dedikten sonra otelin önünde yürüdük.
Geldiğimizde Semih arabaya çantaları yerleştiriyordu. Defne arkasını döndüğünde abisini gördü. Vereceği tepkiyi ben dahil herkes merak ediyordu bence. Acaba gelip sarılacak mıydı yoksa birşey demeden arabaya mı binecekti?
Selam,
İlk fırsatta bölüm attım biraz beklettiim ama kusura bakmayın.Tahmininizi ve bölüm hakkında yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İMKANSIZ~
FanficBirbirini kırarak ve inciterek tanıyan ve zamanla birbirine yaklaşan tabi bu zaman içinde birbirini paramparça edenlerin hikayesi! Eminim bu kitapta kendinizden bir parça bulacaksınız. HADİ OKUYUN BAKALIM ;)