Uyandığımda hiç bilmediğim bir yerdeydim. Genelde hep depoda felan olurlar ama ben depo gibi biryerde değildim. Aksine evimde kendi yatagimda yatiyordum. Ama yanımda biri vardı. Tabiki Kuzey... Bu çocuk iyi alıştı haa. Uyudugundan emin olduğum için rahatca konustum.
"Sende iyi alıştın bakiyorum Kuzey bey! Tamam mutlu ediyorsun ama... Neyse şimdi uyancak" dedim ve yataktan ayaklarımı indirdim. Tam kalkacakken Kuzey kolumdan tuttu. Kendine doğru çekti ve öptü....
Şaka ya şaka! O beni mi öpecek? Yanına doğru çekti bu da benim onun yanına uzanmamı sağladı.
"Sen uyumuyor muydun ya?"
"Yoo uyuyodum"ışte şu an korkmaya başladım. Acaba soylediklerimi duymuş muydu? Işte şu an bittiğim andır! Gömun beni!!
"Duymadın yani hicbirsey" cevabina göre ölmeye karar vermiştim.
"Off Şilan duymadım bişey. Yoksa duymam gereken bişey mi söyledin?" Ohh duymamis. Şu an içimden shakira dansı yapmak geçse de bu isteğime sahip ciktim ve sorusuna cevap verdim.
"Yoo bişey söylemedim" onaylarcasina başını salladı. Okula gitmek için hazirlandik ve evden çıktık.
-
Okula geldigimizde Ekinin yanına gittim.
"Günaydın Ekin"
"Günaydın Derin" Ekinle aramız aşırı iyi değildi ama yine bayaa iyi anlasiyorduk. Kısa zamanda güzel bir dostluk kurmuştuk.
"Ekin Dolunay kaç gündür okula gelmiyor telefonunu aradim mesaj attim ne aramalarima dönüyor ne de mesajlarima cevap veriyor neden? Sen sebebini biliyor musun?"
"Iıı- şey..."
"Soylesene Ekin noldu?"
"Dolunay'ın babası vefat etmiş"
"Nee!?" Dolunay'ın yanına gitmem lazımdı acil. Çünkü onunla birçok şeyi paylasmistik. Ve o bana babasından da bahsetmisti. Aslında babasından nefret ettiğini söylüyordu bazen. Ama ben inanmiyorum çünkü ne olursa olsun bir evlat babasından tam anlamıyla nefret edemez...
Hemen sınıftan ciktim. Şu an dersleri düşünecek vaktim yoktu derse girsem de bişey anlamzdim zaten. Okuldan kaçmaya calisiyordum ama güvenlik yeni gitmişti ve her an gelebilirdi. Hızlı adımlarla cikisa doğru yururken biri arkamdan bağırdı.
"Heyy!" olamaz yakalandım galiba. Bu ses çok tanidiktı. Arkama dönmedim. O kişi bu sefer tekrar seslendi ama farklı bir şekilde.
"Şilan!" evet bu Kuzeydi. Çünkü okulda bana Şilan diyerek hitap eden bir tek o vardı. Hemen işaret parmağımi dudağımin ustune koydum.
"Şşşş. Sessiz ol gel buraya" dedim onun aksine kısık sesle.
Yanıma geldi bana ne oluyor bakışları attı. Bende onu konuşmasına fırsat vermeden açıklama yaptım.
"Dolunay'ın babası vefat etmiş o yüzden onu yanına gidiyorum Ve okuldan kaçmam lazım" dedim. Bir çırpıda. Elimden tuttu ve cikisa doğru yurumeye başladı.
"Ne yapıyorsun Kuzey?"
"Bende seninle gelicem. Devamsizligi sıkıntı etme hallederiz."
Yuh! Acaba Devamsizligi nasıl halledecek? Arabasına bindim ve o da arabayı calistirdi.
Kuzeye evi tarif ettim. Evin önüne geldigimizde Kuzeyle birlikte kapıyı çaldık. Dolunay'ın annesi kapıyı açtı. Aglamaktan gözlerinin altı torbalanmisti. Annesine sarıldım hemen kadın daha çok ağlamaya başladı. Benim de gözlerim dolmustu. Napiyim baba hassas noktam.
Dolunay'ın annesiyle ayrıldıktan sonra annesine dolunayi sordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~İMKANSIZ~
FanfictionBirbirini kırarak ve inciterek tanıyan ve zamanla birbirine yaklaşan tabi bu zaman içinde birbirini paramparça edenlerin hikayesi! Eminim bu kitapta kendinizden bir parça bulacaksınız. HADİ OKUYUN BAKALIM ;)