Bölüm 4 - Mahru

40K 1.6K 116
                                    


"Bir şey sorabilir miyim baba, iznin ile?" Eve geldiğimden beri kendimi zorlamıştım sormamak için. Ama ağzım kendiliğinden açılıverince bir şey de yapamadım haliyle. Ruhumdan habersiz hareket eden bedenimin söyledikleri karşısında, heyecanla babamdan gelecek tepkiyi beklerken nefesimi tuttuğumu farkettim. Babamın "tabii, sor kızım," demesiyle o derin nefesi dışarıya verdim ve galiba sesli oldu. Annemin o iğneleyici bakışları altında kalınca anladım.

Elimdeki çatalı tabağın kenarına koyup, arkama yaslandım ve ağzımdaki lokmayı yutmak için sabırsızca çiğnemeye başladım. Bu sırada elime su bardağımı alıp bir yudum içtim ve lokmamı yuttum. "Sen..." cümlenin arasında derin bir nefes daha aldım. "...ne zaman emekliye ayrılacaksın acaba?" diye soruverdim. Ben soruyu sormanın verdiği rahatlıkla tebessüm etmeye başlamışken annem öksürmeye başladı. Önündeki su bardağının içindeki bütün suyu içmesine rağmen öksürmeye devam etmesi bütün ilgiyi üzerine çekmişti.

Hasta mıydı acaba?

"İyi misin, hanım?" diyen babamın şefkat dolu sesini işittikten sonra gülümsemeye başlayan annemle babamın bu hallerini izlemeye bayılıyordum. Babamın ona hanım demesi ve annemin o cümleye olan hayranlıkla gülümsemesi... Allah onları başımdan eksik etmesin, demeden duramıyordum.

"İyiyim canım, bir an soluk boruma kaçtı herhalde ekmek," diye açıklamasını yapan annemde ki bakışlarını bana çevirmişti babam, sorumu cevaplamak için olsa gerek.

"Nereden çıktı şimdi bu Mahru?"

Başlıyoruz...

"Pekâlâ, o zaman size her şeyi anlatacağım," dediğimde anneminde bakışları üzerimde kesildi. "Bugün Gamze'yle bahsettiğim alışveriş merkezindeydik, bir mağazadaydık. Bize geçen gün annesiyle gelen genç, Yusuf, o da oradaydı. Bana, benimle evlenmek zorundasın gibi cümleler kurunca böyle bir şeyin olmayacağını söyledim ve o da-"

"...babanı işten attırırım mı dedi?" Cümlemi tamamlayıp önünde ki bardaktan suyunu içmeye başladı. Biliyordu ve tanıyordu demek. Babamın söylediği üzerine sadece başımı sallayabildim. Yemeğini bitirmişti ve suyunu da içmişti. Bu, masadan kalkacağı anlamına geliyordu.

"Dediklerinde haksız sayılmaz aslında, sence de öyle değil mi hanım?" Sandalyesini geriye doğru ittirip ayağa kalkarken bakışlarını anneme çevirmişti. Ama annem bir şey söylemedi! O da bu duruma boyun eğiyordu. Annemin olumsuz şeylere her zaman karşı çıktığını herkes biliyordu. Ama sanki bu durumu görmüyormuş gibi davranması canımı acıtıyordu! Yine konuşabilirdi; bu işin hayırlı olmayacağını söyleyebilirdi. Ama susuyordu! Konuşulmayı en çok hak eden şu dakikalarda bile susabiliyordu!

"Gördün mü? Annen için de bir sakıncası yok. Zaten biz senin için hayırlı olanını kabul ettik Mahru. Senin iyiliğini istediğimizi unuttun mu yoksa?" deyip mutfaktan çıktı ve lavaboya doğru ilerlemeye başladı.

Nasıl bu kadar kötü olabildi birkaç günde? Aslı iyilik meleğiyken, o meleği nasıl katledebildi bir anda? Beni, tek çocukları olarak el üstünde büyüttüklerine herkes şahit olmuştu etrafımızdan. Ama şimdi parası için mi bu adama veriyorlardı beni? Ben her gün, her namazımın sonunda ellerimi Allah'ıma yalvarmak için açtığımda, Allah'ım, karşımıza hayırlı insanlar çıkar diye yalvarıyorum. Annem ile babamda biliyor duâ ederken neler için yalvardığımı, ama şimdi her şeyi unutmuş gibi bilmiyormuş gibi davranıyorlardı. Bunu yapmamaları gerektiğini birisinin hatırlatması lazımdı!

Babam sofradan kalkınca hepsini yiyemediğim yemeğim tabağımda kalmıştı. Daha fazla yiyemeyeceğimi anlayan annem, sofrayı toplamaya başladığında ona yardım etmek için bardakları toplamaya başladım bende. Her şeyi tezgahın üzerine koyduktan sonra bulaşık makinesine yerleştirdik beraber. Bu süre içerisinde annemle hiçbir diyaloğa girmemiştim. O da konuşmak istemiyor olmalıydı. Mutfakta işim bittikten sonra odama yöneldim. Sessizce odama girip arkamdan kapımı da kapattım. Bu akşam aile sohbetine katılmayacaktım.

MAHRU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin