Hayat kolay bir kavram gibi gelebiliyor insanlara. Mesele onu yaşamakta. Yaşarken öğrenip, engellere göğüs germekte... Şu vakite kadar ailem ne dediyse sözlerinden bir an olsun çıkmadım. Onlar ne dediyse de uydum. Haramdan gözlerini sakın, dediler; sakındım. Haramdan bedenini ve ellerini de sakın, dediler; onu da yaptım. Haramı hayatından çıkart, sadece Allah ne dediyse onu yap, dediler; her şeyi yaptım, yapmaya çalıştım. Ama şu anda yaptığım hangi kavram çerçevesine uyar bilmiyorum. Yusuf'un arabasına bindik, beni evime bırakması için. Yolda sadece araba motoru sesi bize eşlik ediyor. İkimizden de çıt çıkmıyor. Kafamı Yusuf'tan tarafa çevirip bakmaya utanıyorum ama gülümsediğini hatta belki de sırıttığını tahmin edebiliyorum. Evime giden yol ilk kez bu kadar uzun gelmişken az önce restoranda yaşanılanlar aklımdan çıkmıyordu. Bu yaşadıklarımızı annemlere utanmadan nasıl anlatacaktım? Kafamı eğip bir kez daha parmağımdaki yüzüğe baktım. Gerçekten nasıl kabul edebildim ben bu teklifi?Bana sorduğu o sorunun arkasından gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. Akan yaşları engellemek ne mümkün?! Ve o sırada gözümün önünden Yusuf'la birlikte yaşayabileceklerimiz daha doğrusu olabilecek geleceğimiz gözümün önünden bir film şeridi gibi geçmişti. Onunla mutlu olan evliliğimizin hediyesi olarak bir kız ve bir de oğlumuz olduğunu görünce dayanamayıp evet demiştim. Sıradan bir evet de değildi. Bağıra bağıra, herkesin şahit olabileceği bir evetti. Ardından Yusuf, yüzüğü parmağıma takmayı unutup sevinç nidalarıyla restoranda tam bir tur attı. Bizi izleyen insanlar ise tiyatro çektiğimizi falan sanmış olmalılar! Ben bağırıyorum, Yusuf ortalıkta tepiniyor, yüzüğü bana takmayı unutuyor... Eğer ileride çocuklarımız olursa ve bana nasıl bir evlilik teklifi aldığımı sorarlarsa, işte o zamanda kahkahalarla anlatabileceğimiz bir anımız olmuştu geride.
"Ne o? Çok mu beğendin yüzüğünü? Söyleseydin önceden alırdım." Yusuf'un sesi beni düşüncelerimin arasından çekip çıkarmaya yetmişti. Bakışlarımız onun direksiyondaki ellerine sabitledim ve kızarmayı hatta mora dönüşmeyi sabırla bekledim. Bu nasıl bir soruydu böyle?
Utancımdan içim içime sığmazken kendimi toparlamayı ümit edip "Bundan sonra ne olacak?" diye soruverdim. Merak ediyordum bu sorunun cevabını. Çünkü yaşadıklarım o kadar hızlı ilerliyordu ki, bunların hepsini Yusuf'un acelesine bağlıyorum tabi...
Trafikten dolayı araba yolun ortasında daha fazla ilerleyemiyordu. Arabanın durmasından istifade ederek bakışlarını benden tarafa çevirip dikkatlice bakmaya başladı. Sanki o ânı bozmak istemiyormuş gibiydi ama buna izin vermeyen gözlerimden, cevap beklediğim belli oluyor olmalıydı.
"Bundan sonra mı?" diye soruyu bir de kendi ağızından duymak onu tatmin etmiş olmalıydı. Derin bir nefes alıp devam etti.
"Bundan sonra... bir nişan tarihi ve düğün tarihi alacağız. Ardından içini kendi istediklerimizle döşeyeceğimiz bir ev alacağız. Ardından düğün günü ikimizde evet diye haykıracağız ve sende benim ayağımı ezeceksin. Ardından birlikte evimizde mutlu mesut yaşayıp gideceğiz bir ömür boyu, Allah kısmet ederse..."
Son cümlesine özellikle baskı yaptığı belliydi. Gülümseyerek yüzüne çevirdim bu seferde bakışlarımı. Ufak ufak ilerleyen arabanın içerisinde çalmaya başlayan şarkının, sözlerine aldırış etmeden dinledik yol boyunca. Sadece dinledik. O konuştuktan sonra ben konuşmak istemedim.
Sonunda beni evimin önüne getirmeyi başarabildiğinde içimden buruk bir duygu çıkagelmişti. Neydi bu? Evime gelmişim işte, niye üzülüyorum ki! Şu sıralar hissettiğim hiçbir duyguya anlam veremediğim gibi buna da anlam verememiştim.
Arabanın kapısını açmaya yeltenmiştim ki sol elimin üzerine bir el daha yerleşince kaşlarımı çatıp elimi hızla çektim. Boşta kalan eliyle birlikte hata yaptığını anlamış olmalı ki pişman olmuş bir yüz ifadesiyle "Özür dilerim, yapmamalıydım," dedi. İmam nikahını kıymadan önce bunları yapmaması gerektiğini en azından ailesi tarafından öğrenmiş olmalıydı. Ki zaten kıyılmış da olsa ben böyle vıcık vıcık hareketleri sevmezdim! Öğrenmesi gereken birçok şey var daha...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRU
SpiritualMahru ve Yusuf *** "... Bu yüzden Allah'ın huzurunda sana tekrar soruyorum..." dedikten sonra sağ elimdeki tektaşı nazikçe çıkardı ve önümde dizinin üstüne çöküp, başını da önüne eğdi. "Sana istediğin gibi bir eş adayı olmak isteyen bu adamla evlen...