Büyümek...Bir aydır yaşadığım ve beraberinde hissettiğim her şey büyüdüğümü de hissettirmişti. Olgunlaşmamıştım belki ama bazı gerçekleri farkedip, değişmiştim. İki ay önceki ben ile şu anki ben çok farklı. Hatta öyle ki hislerim bile değişmişti.
Kalbimi hiç tanımadığım birinin ellerine teslim ettim. Ayrılık acısı neymiş, yaşayarak öğrendim. Anne-baba ile ilişkilerim ne kadar sarpa sarabilir, öğrendim. Kısacası iyisiyle kötüsüyle bir sürü şeyi farkettim.
Yatağımın ayak ucuna oturdum ve odamı, ilk defa görüyormuş gibi tek tek incelemeye başladım. Kullandığım her eşyamın ayrı bir hikayesinin olması beni mutlu ettiği kadar üzüyordu da. Yeni evimde bu eşyalara ihtiyacım olmayacaktı.
Gözlerimin dolduğunu hissedince sağ elimin avuç içini açtım ve önceki akşam yakılan kınaya dikkatlice baktım. Sıradan bir yuvarlak vardı elimde ama bu benim daha çok, artık bir eşim var kelimesini benimsememe yardımcı oluyordu. Ardından daha yeni yeni takmaya başladığım alyansa ve pırlantaya kaydı gözüm. Bunlarda tasdikname oluyordu.
"Sen yine ağlayacak mısın?" Odanın açık kapısından içeriye sessizce girip, varlığını hissettirmeyen Gamze'ye baktım. Gözyaşlarım çoktan akmaya başlamıştı. O, evleneceğine aşırı mutluyken bende işler ters gidiyordu. Sevinmem gerekiyordu. Sonuçta aşık olmuştum bir kere. Geç de olsa kabullenmiştim Yusuf'u. Ancak hissettiklerime kalbim onay verirken beynim kabullenemiyordu yaşanılanları. Sürekli eksik bir şeyleri yüzüme vuruyordu. Kötü kalpli arkadaş rolünde beynim ilk sıradaydı(!).
"Pekâlâ, o zaman seninle baş başa dışarıya çıkalım mı?" Gelip yanıma oturdu ve omzumu okşadı. Gözyaşlarımı durdurmak için çaba göstermiyordum. Önünde sonunda akacaktı.
"Mahru! Evleniyorsun kızım, darağacına gitmiyorsun ya!" Başımı omzuna yasladım ve içime derin nefesler çekerek sakinleşmeye çalıştım.
"Neden böyle kötü oluyorsun günden güne? Yusuf geldi gelmesine ama sen hâlâ kilo veriyorsun Mahru? Anlatmak istediğin bir şeyler varsa anlat," dedikten sonra başımı omzundan kaldırıp gözlerinde ki samimiyete baktım. Şu anda sadece sessiz bir ortama ihtiyacım vardı.
"Ulu camiye gidelim Gamze. Hemen. Lütfen." Gamze teklifim karşısında afallayıp kalsa da beni üzmemek için kabul etmişti. Anneme haber verip yola çıkmıştık. Bizim evimize yarım saat uzaklıktaydı ama Bursa'nın en güzel camisi olmalıydı. Şu anda tam da oraya ihtiyacı olan ruhumun manevi duyguları kabarmıştı. Diyorum ya, her şeyde Allah'a sığınmaktan başka çarem yok diye...
***
Yol, Gamze'nin beni motive etmesiyle son bulmuştu. Öğle namazına yetişip Ulu camiye geldiğimizde Gamze hemen arabasında ki eşarpla eteğini yanına aldı ve koşar adımlarla içeriye girdik. Camiinin büyük ve ihtişamlı girişinde ayakkabılarımızı çıkartıp poşete koyduk ve eşiği sağ adımla atladık. Daha girer girmez içinize işleyen o manevi duyguları hissetmemek imkansız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRU
SpiritualMahru ve Yusuf *** "... Bu yüzden Allah'ın huzurunda sana tekrar soruyorum..." dedikten sonra sağ elimdeki tektaşı nazikçe çıkardı ve önümde dizinin üstüne çöküp, başını da önüne eğdi. "Sana istediğin gibi bir eş adayı olmak isteyen bu adamla evlen...