Medyadaki şarkıyı herkes kullanınca bende kullanayım dedim. 😅
Heyecanlıydım. Ellerim ve ayaklarım tutmuyordu. Etrafımdaki insanların konuştuklarını anlayamıyordum. Hatta heyecandan bir şey yiyemediğim gibi açlıktan başım dönüyordu. Kuaförde son anda ağzıma atılan naneli şekeri ağzımda geveliyordum. Sağımda Gamze oturuyordu ve arabada son ses çalan şarkıyla beraber kına yerine gidiyorduk. Daha önce hissetmediğim duygular içerisindeydim. Hiç tahmin etmediğim bir dönemde, hiç tahmin etmediğim bir anda; zorla hayatıma ortaklık eden kişiyle evleneceğime inanamayarak geçen bir ayın sonunda, gerçekten de evleniyordum.
26 Nisan, Salı günü. Bugün kına gecesi için sabahın altısından beri ayaktaydım. Benim yüzümden etrafımdaki birçok kişi perişan olmuştu. En başta Gamze ve annem. Babam bile bugün daha erken iş yerine gidip bizi alacak arabaları kontrol etmişti. Yusuf ise sabahleyin arayıp uyandırmıştı. Alıştırmak istiyormuş(!). Ancak o saatten sonra bir daha sesini bile duymamıştım.
"Mahru! Beni dinlemiyorsun ki sen!" Kulağımın dibindeki ses ile irkilip Gamze'ye döndüm. Bugün tam da bu haldeydim. Bana laf anlatan insanlar iki kere anlatmak zorunda kalıyordu. Belki de daha fazla...
"Efendim Gamze?" Bu sefer bütün dikkatimi onun üzerinde toplayıp konsantre olmaya çalıştım. Çünkü günün bu saatten sonrası daha önemliydi. "Organizasyon grubuyla konuşuruz, senin çok fazla oynamayacağını. Damat baskınında bir iki el şaklatırsın ama..."
"Damat baskını ne?" Suratında ki makyajla gerçekten de güzelleşmişti. Kaşlarını çatıp sinirli bakışlarını, gözlerime çevirince yanlış bir şey dediğimi düşündüm. O sırada önde oturan annemde arkasını dönüp bana baktı.
"Kızım bunca zamandır kınalarda nereye bakıyordun acaba sen?" Annemin ikazıyla az önce söylediğimi düşündüm. Ardından yalancı bir gülümsemeyle hem Gamze'ye hem de anneme bakıp, "Şaka yapıyorum canım!" diye son heceyi uzattım. Anlamışlardı jetonumun geç düştüğünü...
"Sen kına gecesi heyecanıyla böyle oluyorsan düğün günü ne yapacağız, çok merak ediyorum ay yüzlü!" Gamze'nin ses tonundan da aşikar olan sitemine gözlerimi devirip camdan dışarıyı izlemeye başladım. Heyecanımı yenmenin yolunu duâ etmekte arıyordum. Ki yavaş yavaş da buluyor gibiydim.
***
Oynamayı bilmediğim gibi sadece el şaklatmayla bile herkesin dikkatini üzerimde hissediyordum. Birçok kişi gelip fotoğraf çekilmeyi teklif etmişti, seve seve kabul edip fotoğraflar çekilmiştim. Yarım saatte bir kalkıp ortalarda kendimi gösterip duruyordum. Ancak hâlâ kına yakma merasimine bile gelememiş olmamız beni iyice sıkmıştı.
Kameralarda belli olmasın diye etrafa gülümseyip duruyordum. Çenem ağrıyordu. Heyecanım hâlâ dinmemişti. Melda anne, Gamze ve az çok tanıdığım bir sürü kişi çalan şarkılarla kendini kaybetmişti. Annemde benim gibi oynamayı sevmediği için kimse ona bir şey diyemiyordu.
Sahnenin başında elindeki mikrofondan ayrılamayan organizasyon başkanı, müziğin sesini kısıp "Sayın misafirler, üzülerek sizleri yerlerinize alacağım. Çünkü şimdi sırada gelinimize kına yakmak var!" diye bir anonsta bulununca heyecandan üşüyen ellerimi ovuşturmaya başladım. İçime çektiğim derin derin nefesler işe yaramayı bırakalı çok olmuştu.
"Mahru, gel!" Koluma girip beni bindallıyı giyeceğim odaya götüren Gamze'yi sıkı sıkı tuttum. Ayağımda ki topuklular beni bu gece zorlayan tek neden bile olabilirdi.
"Gamze bu ayakkabıları giymezsem elbiseye bir şey olmaz bence." Her gün topuklu ayakkabı giyen kadınları anlamak gerçekten de güçleşiyordu. Gerçekten sadece iki saattir bunlarla can çekişiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRU
SpiritualMahru ve Yusuf *** "... Bu yüzden Allah'ın huzurunda sana tekrar soruyorum..." dedikten sonra sağ elimdeki tektaşı nazikçe çıkardı ve önümde dizinin üstüne çöküp, başını da önüne eğdi. "Sana istediğin gibi bir eş adayı olmak isteyen bu adamla evlen...