30 Nisan 2016. O gün bana kriz geçirten o tarih... Elimi ayağımı kıpırtdatamayıp yere yığılmamı sağlayan o tarih... Ve bu günle beraber o güne tamı tamına bir ay kaldı. Evet evet, bildiğiniz otuz günlük süreç! Sadece bir ayda ev bakılıp, eşya seçilip, çeyiz alınıp, nişan yapılıp, imam nikahı kıyılıp, kına yakılması gerekiyordu ve ben daha şimdiden korkmaya başlamıştım. Bu kadar çok şeyi nasıl yapacağız? Bir yılda bile yapması zor olan bunca şeyi bir aya sığdırmamızı nasıl beklerler?Eve girer girmez annemi odaya çektim ve konuşulması gereken konulardan hangisiyle başlayacağımı bilemeden beş dakika boyunca ayakta beklettim. Annem durumdan sıklınca yatağımın baş köşesine oturdu ve ellerini göğsünde bağlayıp konuşmamı bekledi.
"Anne, haberin var mıydı bir ay sonra bir düğünümüz olduğundan?" diye konuya gökten düşer gibi dalınca ne demek istediğimi en başta anlayamamıştı. "O ne demek Mahru?"
"Yusuf nikah tarihi almış, demek anne!" deyip dönen sandalyeme oturdum ve annemden tarafa döndüm. Bu saate kadar zaten ayaktaydım!
"Kız ne diyorsun sen? Ne tarihi almış dedin sen? Ay tövbe tövbe!"
"Nikah tarihi dedim ya," dediklerime inanamayan annem verebileceği normal tepkilerden birkaçını vermişti. Haklı kadın...
"E ne olacak şimdi? Mahru yetişmez kızım o kadar şey hemen! Hem ne zamana almış, bi ay sonra ne?" İşler daha yeni yeni ateşleniyor, görüyorsunuz.
"30 Nisan'a anne."
"Ay ne diyorsun sen? Bu gençlik beni öldürecek yemin ederim! Kızım babanın haberi yok daha böyle bir şeyden. Hem seni istemeye bile gelmediler daha! Allah'ım daha neler göreceğim böyle?" deyip koşa koşa odamdan çıkıp salona gitti. Giderken de babama olayları anlatmaya başlamıştı. Daha ağır bir tepkiyi de babamdan göreceğim diye korkmuyor değilim aslında...
Oturduğum sandalyeden kalkıp askılığıma astığım çantamın içinden telefonumu aldım. Mesajlar kısmından Gamze'yi bulup mesaj yazmaya başladım.
Kime: Gamze'm
Şu anda bize gelmen lazım. Organizatör bulup, kına ve düğün için mekan bulup, davetiye bastırmamız lazım!Mesajı gönderdikten sonra telefonu yatağıma doğru fırlattım ve üzerime rahat pijamalarımı giymeye başladım. Bu sırada hala annemin babama hararetli bir şekilde olayları anlattığını duyunca içimde ki kelebekler sayısını artırdı ve nefes alışımı zorlaştırmaya başladılar. Böyle giderse bir aya kalmaz ölecek gibiyim!
***
"Kanka bak bir de bu firma var. Güzele benziyor bu, diğerleri gibi değil."
"Numarasını söyle." Neredeyse iki saattir bilgisayardan organizasyon için firma arayıp duruyorduk. Tek tek hepsini de aramış olmamıza rağmen istediğimiz şartlara uyan birisi çıkmamıştı. Son umut kırıntılarımızı da kullanmaya başlamıştık artık.
"Merhaba, ben kına gecesi için bir organizasyon grubu arıyorum... Sadece bayanlar olacak beyefendi... Hayır kameramanında bayan olması lazım... Elinizde hiç mi yok bayan bir kameraman... Pekala, teşekkürler."
"Ya bayan bir kameramanı neden olmaz bir organizasyon firmasının?" Gamze'de sinir sınırlarını sonuna dek kullanmıştı artık. Bu yüzden her telefondan sonra illaki söylenmeye başlıyordu.
"Evde yapacağım galiba ben bu kınayı!" deyip kendimi yatağa doğru bıraktım. Gamze de bilgisayarı yatağa koydu ve yanıma uzandı. Böyle yan yana yatarak tavana bakmayı kim sevmez sanki!
"Ne ara büyüdük Mahru ya!" deyip kahkaha atmaya başlamıştı. Bende eşlik ettim ister istemez. Gerçekten de bunca yıldır yaşadığımız onca şey, geriye dönüp bakınca birkaç gün gibi hatırlanıyordu. Sanki yaşadığımız o kadar şey sekiz yılda değil de sekiz günde gerçekleşmiş gibi... Sanki sekiz günün sonunda evlenecekmişiz gibi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAHRU
SpiritualMahru ve Yusuf *** "... Bu yüzden Allah'ın huzurunda sana tekrar soruyorum..." dedikten sonra sağ elimdeki tektaşı nazikçe çıkardı ve önümde dizinin üstüne çöküp, başını da önüne eğdi. "Sana istediğin gibi bir eş adayı olmak isteyen bu adamla evlen...