2.bölüm

26.7K 1.1K 264
                                    

*İyi okumalar :)

"Yine ağaçları öldürdüler!" diyerek Hazel gazeteyi önüme attı.
Bu jenerasyonda gazete okuyan birini görmek güzeldi. "Ne olmuş?" diye sorsam da, ilgisizdim.

Hazel önümde ki sıraya çökerken eliyle bir başlığı gösterdi. Başlıkta yazan 'Çamlıca tepesindeki caminin inşaatı tamamlandı' yazısını okuyup onun üzgün gözlerine baktım. Fazla abartıyordu bana göre ama onun iç dünyasını bilemezdim.

"Allah cezalarını versin o zaman." dedim kafasını okşayarak.

Şu üç gün de ona bir abla gibi olmuştum. Üstelik sadece ondan bir yaş büyüktüm.

Kafasını sallayıp "Versin" dedi. "Kim vermiş?" diye rahibede bize katılınca göz devirerek "Aklın fikrin vermekte Eylül." dedim. Alayla bakıp "dedi kız düşkünü." diye laf çarptı bana.

Tebrik ederim, gavura vurur gibi vuruyordu, acımadan. "Kalbime geldi ne yapıyorsun?" deyip dudağımı büzdüm. Onlara olayları anlatmıştım ve bana inanmışlardı. Yada inanmış gibi yapıyorlardı. Sorun yoktu, ikisi de kabulümdü. Bu yüzden Eylül'le şu an da laf dalaşına girmemiştik. Garip bir şekilde yedi kız iyi anlaşıyorduk. Kavgasız gürültüsüz geçen bir son sene, kim istemezdi?

Sınıfın kapısından 'gözlük' yani Arya'nın girmesiyle üçümüzde ona döndük. Yazık yavrum bir an ne olduğunu şaşırmıştı. Ondan önce gelmezdik normalde. Sonradan toparlanıp, çantasını sıraya atıp "Günaydın, erkencisiniz." deyip yanımıza geldi. 

Hazel büyük bir ciddiyet ile "Önemli bir mesele var da ondan." dedi. Gazeteyi onun gözüne tutarak "Katillerin yaptığını gördün mü?" deyip dudaklarını büktü. Onun bu haline gülmek istiyordum ama gülersem kırılacağını da biliyordum. Yinede komikti işte. "Gördüm. Artık suratıma yapıştırmasan gazeteyi?" Arya homurdanırken bende sıradan kalkmıştım. "Nereye" diye sorduklarında onlara cevap vermeden kapıya uçtum. "Bu yaştan sonra hesap verelim bir de!" diye cırlamamla hepsi arkamdan sövmeye başlamıştı.

Merdivenlerden inmeye başladığımda satanisti görmemle durdum. "Vay sende erkencisin." dedim elindeki garip kolyeye bakarken. Yaren baya korkutucuydu doğrusu. Giyinişi olsun, bakışları olsun insanı ürperten bir havası vardı. "Sınıfta kimler var?" deyip yüzüme bakmaya başladığında "Arya, Hazel ve Eylül var sadece" dedim.

"Tamam." deyip çıktığı merdivenden geri inmişti. Beğenmemişti sanırım saydığı isimleri.

"Görüşürüz o zaman!" diye seslendim. Elini kaldırıp sallamıştı. O indikten sonra bende arkasından indim. Cidden garip bir kızdı. Sonunda kantine geldiğimde eski sınıfımdaki kızlar hızlıca yanıma koşmuştu. Her ne kadar 'sorunlular' kategorisine yükselsemde onlar hala benimle birlikteydi.

"Sonunda indin o izbe yerden." diye dalga geçti Ece.

"Söylenenler doğru mu? Orada korkunç yaratıklar varmış." diye dalgayı devam etti Seda.

Gözlerimi devirip . "Abartmayın sadece yedi normal kızız işte." dedim

Çok fazla normaldik.

O değilde bu dediğime ben bile inanmıyordum. Neyse, yalandan kim ölmüştü. Onların masasına oturduğumda üç günün dedikodusunu yapmıştık. Artık onlarla takılamayacağımın farkında olduğum için bu anları özleyeceğimi biliyordum. Gerçi her halükarda ayrılacaktık, son sınıftık sonuçta. Gıybetimizin en verimli noktasında ortamın havası değişmişti. Kafamı kaldırıp havayı kirleten üç kıza baktım.

"Kraliçe ve ekürileri geldi sonunda." diye mırıldandım kızların yanından kalkarken.

Onlarla vedalaştıktan sonra cam kenarındaki masalardan birine oturan grubun yanına gidip gülümsedim.

"Selam sürtükler."

Üç başta bana dönerken ben bir kişiye bakıyordum. Bakışlarımın esiri olan kızda, saçlarını savurup, gözlerini kısarak bana bakmaya başlamıştı.

"Selam kız meraklısı." deyip dudaklarını alayla büzdü.

Kendi attığı iftiraya rağmen lakabımı kullanıyordu ya helal olsun. Tam yüzsüzdü.

"Sabah sabah bir şey derdim de neyse." diyerek masalarına oturdum.

Diğer ikisi bana şaşkınca bakarken Masal sadece göz devirmişti.

"Ne bekliyorsunuz kalksanıza." dedim fazlalıklara bakarken.

İkisi de bana ters ters baksada Masal'ın işaretiyle kalkmışlardı. Onlar gittiğinde, sarışın sürtük "Ne istiyorsun Tanem?" diyerek tek kaşını kaldırdı.

Aynı anda, içeceğinin pipetini dişleyip durması sinirimi bozmuştu.

"Seni özledim." dedim elindeki çilekli sodayı alırken.

Konuşmaya çalışıyorum burada. Dikkat sorunum vardı ve ben konuşurken birilerinin başka şeylerle uğraşmasından hoşlanmıyordum. Masal söylediğimle önce durmuş sonra biraz daha gözlerini kısmıştı. Dediğimi es geçerek "O daha bitmemişti." diye mızmızlansada umursamadım. Oda uzatmayıp "Özledin demek? Bensiz üç gün bile dayanamıyorsun değil mi?" dedi alayla.

Dayanamıyordum. Onun üç gün rahat olmasına dayanamıyordum. İntikamımı almadığım sürece böyle devam edecekti.

Sırıtarak "Hiç sorma. Aşkından ölüyorum güzelim." dedim.

Elini masanın üzerinden tuttuğumda gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Birleşmiş ellerimize bakarken elini yavaşça okşadım. Hızlıca elini çektiğinde ise sırıtışımı arttırdım. 

Suratıma sinirlice bakıp "Ne yapıyorsun!" diye tısladı.

Etrafına baktığında bizi izleyen insanları görünce ise dudaklarını dişlemişti.

"İşe yaradı." dedim umursamazca. Onun yüzündeki anlamayan ifadeye bakıp güldüm.  Göz kırpıp "Elin çok yumuşak." dedim.  

Yanakları allaşırken, etrafa bakınıp yavaşça bana eğildi.

"Ne o gerçekten lezbiyen misin yoksa?"

Kimsenin duymayacağı bir sesizlikte sormuştu. Bu durumu diğerlerine çaktırmak istemiyordu. Onun üzerime eğilen bedenini kendime çekerek cevap verdim. Dudağımı kulağına bastırırken bunu beklemediğinin farkındaydım. Onun hareketsiz kalmasıyla saçını geriye attım.

"Belki de."

Kısaca söylediğim bu kelime onu daha da kızartmaya yetmişti. Gülümseyerek geri çekildim. O ise biraz daha aynı pozisyonda kaldıktan sonra gözlerini kırpıştırıp ayağa kalktı. Şaşırdığı her halinden belliydi. Ne diyeceğini bilemiyor gibi bana bakıp sonra gözlerini kaçırdı.  Çantasını masadan alıp hızla "Pislik." dedi. Kantinden çıkarken bir masaya çarpmasıyla kahkaha attım. Bu ilk fitildi. O benim sadece son fitilimi yakmıştı belki ama ben onunkilerin hepsini tek tek yakmaya kararlıydım.

Kız Lisesi (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin