35.bölüm

9.6K 670 117
                                    


"Tanem!" annemin bağırmasıyla yüzümü buruşturdum.

Eve geldiğimden beri odamdan çıkmamak için çaba gösteriyordum. Annemde bunun farkındaymış gibi sürekli bana sesleniyordu.

"Efendim!" diye seslendiğimde cevap gelmedi.

Bir kaç saniye sonra tekrar "Tanem!" diye bağırmıştı.

Ya sabır.

"Efendim anne!"

Yine cevap gelmezken ofladım.

"Tanem!"

Bu ne Allah aşkına. Sinir yataktan kalkıp aşağı indim. Annem koltukta oturmuş elindeki eklem bacaklıyı besliyordu.

Lanet tarantula.

"Ne var anne?"

Annem bana bakarken "Anneye ne var denmez, efendim denir."

Bunu sabahtan beri diyordum zaten. Uzatmamak için "efendim." dedim. Keyifle sırıttı.

Annem bile benimle uğraşmaktan zevk alıyordu.

"Otur, senle konuşalım."

Kesin hoşuma gitmeyecek bir şey konuşacaktık. Mutsuzca gidip ona en uzak yere oturdum. Yanını işaret ederken kafamı iki yana salladım.

O lanet örümceğe hiç yaklaşasım yoktu.

"Bir kaç hafta önce sana bir şey söylemiştim."

Annem bana hep bir şeyler söylerdi. Bakalım şimdi ne çıkacaktı.

"Şu mobilyaların yerini sürekli değiştirmem konusu mu?" dediğimde "Hayır" dedi.

"Babamın şampuanına saç dökücü dökmemle ilgili olan mı?"

Hatırladığım anıyla sırıtırken bunada olumsuz cevap verince "Seninkine dökmem m-"

Dediğim gibi çok şey vardı. Annem sözümü keserek "Kız arkadaşını buraya getirecektin." dediğinde öksürmeye başladım.

Tükürüğümü yutmuştum. O olay tamamen aklımdan çıkmıştı benim. Okul-Kamp derken unutmuştum. Annem cevap bekler gibi bana bakınca ne desem diye düşündüm.

Sanem'le de arayı bozmuştuk iyi mi?

"Eee anne..."

Aklıma yalan gelmesini bekledim. Yalan söylemek konusunda berbattım. Annem cevabımı bekler gibi bakınca kolaya kaçmak için "Ayrıldık." dedim.

Sevgili yoksa buluşmada yoktu.

Bu daha önce niye aklıma gelmemişti ki?

Annem kaşlarını çatarken yutkundum. Niye bu kadar öfkeleniyorsun ya sultanım, yüzün buruşacak.

"Madem ayrılacaktın neden bu olayı bu kadar büyütüp okula taşıdın!" dedi.

Kızdığı yeri de böylece anlamış oldum. Annem sanırım benim ciddi bir ilişkim olduğunu sanıyordu. Kabullenmesi bu yüzden kolay olmuştu demek ki.

Tabi öyle bir şey yoktu.

Hem daha yaşım 18'di benim.

"Anne ben ayrılmadım. Terk edildim." dedim.

Kendimi acındırma politikası izlemeye karar vermiştim.

"Kız kimdi?" dediğinde  "Söylesem tanıyacaksın sanki." dedim.

"Söyle bir sen" diye ısrar ettiğinde, hafif doğruluk kaymaya karar verip "Sanem Yankı." dedim.

Böylece birileri ilerde bu durumdan bahsetse bile, hakkımızda sevgili olduğumuz söylentisi vardı zaten. Annem bir kaç saniye düşündü. Kaşları yine çatılırken, yine ne oldu diye baktım.

"O kız sarışın değildi?"

Anne sen nereden biliyorsun ya. Ben böyle şansa şey yapayım.

"Bana yalan mı söylüyorsun!"

Evet. Mumumun yatsıya kadar bile yanmadığı bir yalan söylüyorum. Şansa bak ya.

"Saçını boyattı."

Battı balık yan gider.

"Tanem benimle dalga mı geçiyorsun kızım! O kızın ailesini tanıyorum. Sürekli kızlarını da görüyorum saçı hep aynıydı. Neyin var senin?"

Anne çok şeyim var da bunu sana anlatacak takatim yok. Cidden bu şanssızlığım için kurşun döktürmekte kararlıydım. Okulda milyonlarca insan olur. Biri sahte sevgilim olur ve o sahte sevgilim annemin arkadaşının kızı çıkar.

Böyle kaderin gelişine, gidişine sokayım.

"Eee"

Yalanlarım tükendi. Hayırlı olsun. Resmen tıkanmıştım.

Annem "Sevgilinle tanıştırmak mı istemiyorsun?" diye sorunca cevap vermedim.

Niye istemeyeyim, cidden tanıştırırımda bilin bakayım ne eksik?

"Anne sonra konuşsak."

"Hayır Tanem hanım. Bu konu geçiştirilmeyecek. Sana yeterince anlayışlı olmadım mı?"

Annemin dediği şeyle durdum. Fazla bile olmuştu. Ama ne alakaydı şimdi.

"Sağol anne. Cidden."

"O kızı getireceksin. Sevgilin olmasına bir şey demedim ama nasıl bir sevgilin olduğunu görmem lazım anladın mı? Yanlış bir şey yapmak yok. Yalan söylemenin hesabını da soracağım."

Kurtuluş olmadığını anlayınca "Tamam." dedim.

Yani ya ölümüne reddedecektim ve sonunda annem ağzıma ede ede kabul ettirecekti. Ya da ben kabul edip aradaki psikolojik işkenceyi çekmeyecektim. Tabi ki de ikincisini seçtim.

"O zaman bu haftasonu kıza söyle gelsin."

Ya bari bana biraz zaman verseydin. 1 yıl falan. 4 gün ne?

"Haftasonu musait olmayabi-"

"Bir yalan ya da bahane daha yok. Şimdi izin ver Muzafferi besleyeyim."

Muzaffer?

Annem tarantulaya bir şey daha uzatırken şok oldum. Beni bile böyle beslemiyordu. Hem muzaffer neydi abi. O çirkin tarantulaya başka isim mi bulamamışlardı. Gerçi ismi görüntüsüne uyuyordu.

"Odama gidiyorum ben."

Annem kafasını sallarken koltuktan kalkıp merdivenlere yöneldim. İyice kıskanç olmuştum. Tarantulayı kıskanmam normal miydi?

Tabi ki değildi.

Halim hal değildi cidden. Mal olmuştum.

Kız Lisesi (gxg)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin