3. Bölüm: "Umursamaz Tavırlar."

9.2K 398 27
                                    

Bölüm Şarkısı: Nicki Minaj - Freedom

Zayn'in görüşünden;

"Okula geçtiğimiz sene ikinci dönem kaydolmuş. Bu; onun ders programının bir kopyası,'' dedi Andrea, elinde tuttuğu kağıdı bana uzattı.

''Güzel.'' dedim ders programını alırken.

''Ek olarak perşembe günü drama dersine kalıyor.''

Tanrı aşkına, drama dersi mi? Waliyha kadar boktan işlerle uğraşıyordu.

''Fazla cesaretli.'' dedi Andrea.

''Fazlasıyla.''diye onayladım. Bana karşı gelebilen tek kızdı ve eğer Tom olmasaydı, kızı çoktan becerirdim.

''Neyse ben eve kaçıyorum,'' diye söylendim çıkış kapısına ilerlerken. ''Yarın görüşürüz.''

''Görüşürüz de, yarın mı? Akşam için bir yerlere gitseydik? Scott ve Douglas okula gelmekten vazgeçmiş, Night kulübüne uğramışlar...''

Duraksadım. ''Bugün beni unutun. Waliyha ile konuşmam gerek, biliyorsun.'' Omzuna dokundum. ''Siz eğlenin."

Kafasını salladı. ''Pekala, görüşürüz adamım.''

''Görüşürüz.''

Onun ek dersi olduğu için okulda kalıyordu.

Okul bahçesinde ilerlerken tam sağımda beni izleyen bir grup gördüm. Dikkat edince William ve itleri olduğunu anladım. Yanlarında Lisa ve aptal kız grubu boy gösteriyordu.

Lisa beni görünce William'ın elini tuttu ve yalancı kahkahalar atmaya başladı. Bir an durup düşündüm. Gerçekten onu sevdiğimi düşünmüş olabilir miydi? Ya da her şeye rağmen sevebileceğimi? Ona aşık olabileceğimi? Öyleyse yanılıyordu.

Lisa Whitaker zerre ilgimi çekmiyordu. O ve onun aptal arkadaşları umrumda değildi. Lisa'ya onu sinir etmeye yetecek kadar abartılı bir sırıtış ile cevap verdim.

Anla artık sürtük, sikimde değilsin.

Sonra arabama binip bahçe betonunda iz bırakan lastik izleri yaparak lanet yerden uzaklaştım.

***

''Waliyha nerede?'' dedim salona adımımı atar-atmaz. Annem oturduğu yerden doğruldu.

''Odasında. Biraz kötü görünüyor--''

''Olmalı da zaten.'' diye kestirip attım ve merdivenlere yöneldim.

Kapısını tıklamadan açtım. Orada, yatağın köşesine kurulmuş bir şekildeydi. Dizlerini karnına çekmiş, kollarını sarmalamıştı.

Kapı sesini duyunca kafasını kaldırdı ve öylece bana baktı. Sanki beni bekliyormuş gibiydi.

''Neden?'' diye sordum yanına kıvrıldıktan sonra. ''Bir erkek arkadaşın olduğunu neden söylemedin?''

''Söyleseydim, her şey farklı olacak mıydı?'' dedi kurumuş dudaklarını aralayarak. Yüzüne baktım. Ağlamıştı. Bundan nefret ediyordum. Kız kardeşimin ağlamasından nefret ediyordum. Onu böyle görmekten nefret ediyordum. Onu ağlatmıştım. Kendimden de nefret ettim. Bir kez daha.

''Bak Waliyha, özür dilerim. Gerçekte özür dilerim-''

''Dileme.'' dedi, elimi tuttu ve gülümsedi. ''Özür dileme. Benim hatamdı. Peter ile konuştuğumu ilk sana söylemeliydim. Başkasından duyunca sinirlendin, doğal olarak. Ben-''

''Bekle,'' dedim. ''Ne?''

''Ne, ne?'' dedi.

''Sadece konuşuyor muydunuz yani? Yani, ben sanmıştım ki, daha fazlası var...sanmıştım ki,''

Kaşlarını çattı. ''Hayır Zayn. Sadece konuşuyorduk. Henüz tanışma sürecindeydik. Daha fazlası olmadı.''

Öyle inandırıcı konuşuyordu ki. Kız kardeşimin gerçeği söylediğine emindim. O zaman... Ah, Lisa!

Ona kanmıştım. O sürtüğe kanmıştım. Tanrım, ne aptallık ama!

''Sana kim söyledi? Yani,  Peter'la beni?'' dedi.

''Lisa Whitaker.'' dedim kısaca. Elimi bıraktı. Kızmıştı.

''Doğru ya,'' dedi yataktan indi ve pencerenin önüne yürüdü. ''O kızdan nefret ediyorum!''

Yanına gittim. ''Merak etme,'' omzunu sıvazladım. ''Yaptığına pişman edeceğim onu, söz veriyorum.''

Yüzünü bana döndü. ''Hayır, bunu ben yapacağım.'' Gülümsedi.

İfadesi tuhaftı. Aslında tanıdık gibiydi. Klasik intikam gülümsemesi.

Maliklerin intikamı. Vay be.

***

Alarmın çalmasıyla hareketlendim. Sarsak hareketlerle yataktan kalktım. Uykulu gözlerle bir bardak su aradım. Ya da boğazımdaki lanet kuruluğu giderecek herhangi bir şey.

Alarmı kapattım ve göz ucuyla telefonumun saatine baktım. Saat dokuza geliyordu. Dört mesajım vardı ve ikisi Scott'tandı.

'Dostum seni Night'ta bekliyoruz.'

'Gelmemekte kararlı mısın adamım? Bu arada, bu gece stresini alabilecek sayısız güzel kız var.'

Gözlerimi devirdim.

Aslında iyi olurdu ama... Karar veremiyordum. Neden gitmiyorum ki, diye düşündüm.

Sonuçta Waliyha ile aramızdaki sorunu konuşmuş ve halletmiştik. Uykumu da almıştım.

Sonra neden gideyim ki, diye düşündüm.

Tamam. Müzik, arkadaşlar, kızlar, ortam. Ve en önemlisi, içki ve gece sonunda sarhoşluğa bağlı dayanılmaz baş ağrısı. Aynı şeyler... Hayatımın büyük bir bölümünü bunlar oluşturuyordu. Seçme şansım olmuyordu. Elbette.

''Yarın görüşürüz Destiny...'' Kapının arkasından gelen sesle doğruldum. Destiny mi?

Son bir haftada hayatıma bir yenilik gelmişti; şu takipçi olayı.

Aniden tetiğe geçerek odadan fırladım. Waliyha elinde telefonla odasına ilerliyordu. Onu takip ettim.

İlk bilgilerimi Waliyha'dan alabilirdim, değil mi?

''Sende kendine iyi bak.'' dedi ve telefonu cebine soktu. Arkasından geldiğimi anlamıştı herhalde.

Bana döndü. ''Zayn?'' dedi, sorarcasına.

''Kimle konuşuyordun?'' dedim cevabını bildiğim halde.

''Şey... arkadaşımla,'' dedi odasına girerken. Muhtemelen, Peter denen herifle olanlardan sonra iyice müdahaleci olacağımı düşünüyordu. Yanılmıyor değildi. Artık kız kardeşim konusunda daha dikkatli olacaktım ama şu durumda değil.

Yarın Tom'un yanına gidecektim ve henüz yeterli bilgiye sahip değildim. Beklemeden arkasından odaya girdim. Bir yerden başlamalıydım.

''Hani şu,'' dedim, doğru kelimeyi bulmaya çalışırken. "Cesur Yürek?''

Güldü. Tekli koltuğa otururken bana baktı. ''Evet, o kız.''

Yatağına uzandım. Umursamaz tavırlar sergilemeye özen gösteriyordum.

''Onu, daha önce gördüğümü hatırlamıyorum? Ne okulda, ne de okul partilerinde falan?''

Düşünür gibi oldu. ''Üzülerek söylüyorum ki, popüler biri değil. Partilere neden gelmediğimi bilmiyorum. Sanırım...işi yüzünden.''

''Çalışıyor mu?'' dedim. Ne kadar bilgi, o kadar iyiydi.

''Sanırım, evet. Ayaküstü birkaç sohbet ettik. Çok iyi biri. Ayrıca...'' sırıttı, ''Biraz dişli, ha?''

Dudağımı ısırdım.'' Çok farklı.'' dedim hemen. Ne diyebilirdim ki?

''Bugünkü çalışmalar aksadığı için yarın evde devam edeceğiz, '' dedi tuhaf bir şekilde sırıtmaya devam ederken.

Kafamı biraz kaldırdım ve gözlerimi kıstım. ''Hangi evde?''

''Bu evde, Zayn. Destiny yarın bize gelecek.''

Follower // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin