32. Bölüm: ''Klişeler.''

5.9K 193 35
                                    

Zayn'in görüşünden,

Balyoz ağırlığı hissi veren göz kapaklarım aralandı. Gecenin karanlığında ellerim herhangi bir bira şişesi aramak için hareketlendiğinde doğrulmaya çalıştım.

''Yavaş ol, onu uyandıracaksın.''

Scott'ın kısık sesiyle gözlerimi tamamen açtım ve onun kasvetli karaltısıyla karşılaştım. Buradaydı. Pakistan'da. Ve tabii ki, beni geri götürmek için gelmişti!

''Neden bahsediyorsun?'' diye mırıldandım. Aynı anda sıcak dokunuşları göğsümde hissetmem bir oldu. Öyle ki yumuşak ve kavurucu sıcaklıktaki parmaklar tenimi okşuyordu. Gecenin karanlığında yüzünü görebilmek için biraz eğildim. En az göğsümde ki parmakları kadar sıcak ve rahatlatıcı nefesini yüzümde hissettim ve his içimde büyüyerek bir patlamaya sebep oldu.

''Onun burada ne işi var?'' diye bağırdım kısık seste. Ne sikime Destiny'i de peşinden sürüklerdi? Scott gibi zeki birisinin böyle bir hatayı yaptığına anlam veremiyordum. Yataktan kalktım ve Scott'ın karşısına dikildim. Eğer vücudum uyuşmuş olmasaydı aptallığı için yüzüne bir yumruk indirirdim.

''Sakin ol, Zayn. Gelmeyi o istedi. İnatçı yapısı karşısında hiç şans-''

''Sikerim şansı! Sen bir erkeksin! Laflarını dinlemek zorunda değildin!''

''Bağırmayı kes! Ortalıkta kaybolan ve herkesi merakta bırakan da ben değildim! Siktiğimin işleri yüzünden mecburdum ve o, bir anda karşıma çıktı, tamam mı?''

Sinirle soludum. ''Yine de onu buraya getirmek zorunda değildin.'' Ellerimi saçlarıma götürdüm ve sertçe çekiştirdim. ''Ah, siktir!'' Yatağın kenarına hızla tekme geçirdiğimde yatak sarsıldı. Ve Destiny de.

''Sakin kal, Zayn. Kızı da rahat bırak, uyusun. Günlerdir uyku uyumadığına bahse girerim. Ve buraya gelirken bile şekerlemeleri hariç gözünü kırpmadı.'' Dedi Scott.

Yeniden Destiny'e döndüm. Rahatsız edici bir huzurla uykusuna devam ediyordu. Az önce çıplak göğsümde durak parmakları şimdi büzüşmüş ve kendi göğsüne çekilmişti. Görüntüsünü izlerken dudaklarımı dilimle ıslattım. Gerçekten buradaydı ve az önce benim yattığım yatakta uyuyordu.

Beynim, dile dökemediğim soruyu bir kez daha tekrarladığında gözlerimi Destiny'den ayırmadım. Neden buraya geldi?

''Neredeyiz tam olarak?'' dedim bir süre sonra. Scott ile bir anlık göz göze geldik. Sonrasında tamamen dikkatimi ona verdim.

''Sanırım seni bulduğumuz barın birkaç kilometre uzağındayız. Yani, merkezden uzaklaşmış sayılmayız.''

''Buraya nasıl geldim?'' Saçlarımı elimle karıştırdıktan sonra devam ettim. ''Hiç bir bok hatırlamıyorum.'' Zihnim çamurlu su gibi bulanıktı. Kesik sahneler başımı ağrıtacak kadar çoktu ve hatırlamak için beynimi zorlamak istemiyordum. Bu daha fazla baş ağrısı demekti.

''Seni barda bulduğumda yarı baygındın. Destiny ile seni arabaya taşıdık ve-''

''Ne?!'' diye yeniden bağırdım. Destiny'i bir de bara mı getirmişti? Sikeyim!

''Hayır, hayır. Ona arabada beklemesi söylemiştim ve öyle oldu. Yani, kısmen. Seninle bardan çıktığımda bir grup sokak çocuğuyla konuşuyordu. Zaten sonra oradan uzaklaştık. Sorun yok.''

''Umarım dediğin gibidir, Scott.'' Dedim ve onu geçip banyo olduğunu tahmin ettiğim yere girdim. Ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra havluyla kurulama ihtiyacı duymadan geri odaya döndüm. Destiny deliksiz uykusuna devam ediyordu. Scott ise ifadesiz bir şekilde onu izliyordu.

Follower // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin