31. Bölüm: ''Merhaba, Pakistan!''

4.3K 195 24
                                    

Destiny'nin görüşünden,

Bir el omzumdan sertçe dürtünce irkilerek gözlerimi araladım. Görüş alanıma oldukça lüks bir otomobilin film kaplamalı penceresi girince kısa bir süre nerede olduğumu düşündüm. Ah. Elbette, Scott'ın arabasında!

''Lanet olsun, kış uykusuna yatmış gibiydin. Hiç uyanmayacaksın sandım!'' Ve başımda, mavi irislerini üzerime dikmiş, huysuz bir adet Scott!

''Beni güzel uykumdan uyardığına göre, önemli bir şey oldu, ha?'' Yeni uyanan bir çocuk gibi mızmız çıkmıştı sesim.

''Güzellik uykum, diyecektin herhalde?''

Gözlerimi devirdim. Ben asla güzellik uykusuna yatmazdım ki. Uykunun güzelliği vardır, güzelliğin uykusu değil. Pekâlâ, şuan aptal gibi saçmalıyorum. Biliyorum.

''Ne söyleyeceksin ve,'' Pencereden dışarıya baktım. ''Neredeyiz?'' Başı kapalı ve tuhaf giyinimli kadınlar, başlarını öne eğmiş sokaklarda geziyordu. Merhaba, Pakistan!

Birbirlerinin omzuna kol atan ve tıpkı çeteleri andıran bir çocuk grubunu görünce gülümsedim. Özellikle lider gibi duran esmer çocuk dikkatimi çekmişti. Hala dışarıyı izlemeye devam ederken, boş bir caddede durduğumuzu fark ettim. Dikkat çekmeyecek kadar boş bir cadde hemde.

''Zayn'in son görüldüğü barın arka sokağındayız. Şimdi ben bara gireceğim ve Zayn içerideyse onu alıp geleceğim. Sende-''

Omuzlarımı düşürdüm. ''Burada kalacağım. Evet.''

''Anlaşma yaptık, Des. Şimdi sözünde duracaksın.''

Bakışlarımı ana caddede yürüyen kadınlara çevirdim. Ne diye söz vermiştim ki? Lanet olsun. ''Tamam. Git hadi.''

Kafasını salladıktan sonra arabadan indi ve rahat tavırlar sergileyerek sokakta yürümeye başladı.

Scott'ı ikna etmem zor olmamıştı. Kolay da değildi. Andrea'nın yazdığı adrese gittiğimde, Scott garajda arabasına bir şeyler yerleştirmekle meşguldü. Beni görünce kısa bir anlığına şaşırdı tabii. Lafı uzatmadan konuya girdiğimde, tahmin ettiğiniz gibi cevabı hayır oldu. Kendimi yardım etmeye mecburmuş gibi hissettiğimi söyleyince ve biraz da ısrar edince -yavru köpeğin bakışlarını unutmamak lazım- kabul etti. Sonra ne olduklarını bilmediğim eşyaları beraber taşımaya başladık falan. Ha, unutmadan, gelebilmem için şart koyduğunu söyleyeyim. Şartı, benim arabada kalmam. Yani, Zayn'i mekânlara girip arayacak olan o, arabada bekleyecek olan bendim. Nedenini sormaya kalktığımda dikkat çekmek istemediğini söylemişti. Çarem olmadığı için kabul ettim ve şimdi Pakistan'dayız!

Geçen her dakika canımı sıkmaya devam ederken müzik çaları açtım. En son dinlediği şarkı arabanın içini doldurduğunda pencereden dışarıyı kontrol ettim. Kimse yoktu. Cidden ıssız ve boş bir sokaktı. İki binanın arasından gözüken ana caddeyi görebiliyordum ama kendimi yalnız hissetmemi engelleyemiyordum. Bazı kadınlar baştan aşağıya siyaha bürünmüşken bazıları rengârenkti. Saçları açık olan da vardı ama bir elin parmak sayısını geçmeyecek kadardı.

Birisi cama tıklayınca ufak bir çığlık koy verdim. Scott bu kadar erken gelmiş olamazdı. Başımı arkaya çevirip bakınca, o esmer çocuğu gördüm. Kafasını cama iyice yaslamış muhtemelen içeriyi görmeye çalışıyordu. Dışarıdan içerisinin görünmediğini bildiğim gibi bu son model otomobilinde ses yalıtımının çok iyi olduğunu da biliyordum. Yani, çığlığımı duymamışlardı.

Esmer çocuk içeriye görebilmek için diğer camlara geçince önümde ki düğmelerden birine uzanıp kapıları kilitledim. Esmer çocuk bilmediğim bir dilde diğer çocuklara bir şey söyledi. Elleriyle işaretler verdiği yeri gözlerimle takip ettim ve grubuyla karşılaştım. Siktir, onları çağırmıştı. Bütün çocuklar arabanın etrafındayken ne yapabileceğimi düşündüm. Onları korkutmadan ya da korkutarak uzaklaştırmam gerekiyordu. Ah. Ya bu çocukların daha büyükleri de varsa ve bu yaramazlar onlara haber verirse? Lanet olsun Scott. Beni arabada bırakmakla ne düşünüyordun acaba?

Follower // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin