11. Bölüm: "İddia ve Konsantrasyon."

6.8K 274 17
                                    

Bu bölüm olayların başladığını müjdeliyor, bilginize. Sizleri seviyorum. İyi okumalar dilerim.

***
Zayn'in görüşünden;

Bardağımda kalan son yudumu içerken, Scott omzuma vurdu. ''Eve sarhoş olarak gidersen, Trisha seni öldürür.''

Haklıydı şuan saat öğle yarısını geçmiş, üç falan olmalıydı. Sarhoş olmak için iyi bir zaman dilimi değildi.

''Bunu yaptığına inanamıyorum. O kız sana vurdu mu? Zayn Malik'e? ''

Bardağı sertçe tezgaha koydum. ''Kes sesini.'' Dedim tek nefeste. O anı hatırladıkça, Destiny'i tekrar tekrar ve hatta bana durmam için yalvarana kadar becermek istiyordum.

''Peki, ne yapacaksın dostum?'' dedi. Bunu anlamı, 'Attığı tokat yanına mı kalacak?'tı.

Alayla ona baktım. Yarım ağız sırıtırken, bir şey yapacağımı anlamıştı.

''Ona öyle bir oyun oynayacağım ki, kiminle uğraştığının farkına varacak.''

Sert sesim Scott'ı hem eğlendirmiş hemde endişelendirmişti. Yüz ifadesine sırıtırken cebimden birkaç yüzlük banknot çıkardım ve barmene uzattım.

***

Beni güzel uykumdan uyandıran telefonuma sesli bir küfür savururken hafifçe doğruldum. Gözlerimi açmadan telefonu bulmaya çalıştım. Elim şifonyer olduğu tahmin ettiğim yerde gezinirken telefon sustu. ''Sonunda-'' dememe kalmadan tekrar çalmaya başladı. Israrcı zil sesi kulaklarıma dolarken gözlerimi araladım. Telefonumu yastığımın kenarında olduğu gördüm ve elime aldım.

Ekrandaki numarayı tanımıyordum. Yine de ısrarlı arayışının sebebini merak ettiğimden cevapladım ve kulağıma sabitleyip, karşımdakinin konuşmasını bekledim.

''Zayn?'' Kim olduğuyla ilgili en ufak bilgim yoktu. Bir kız sesiydi.

''Ne istiyorsun?'' dedim. Uykulu çıkan sesimden yorgunluk sezilebiliyordu.

''Kabalığından hiç taviz vermiyorsun değil mi?''

Kaşlarım çatıldı. Bu ses? Hayır.

''Benim...Şey, Destiny...Destiny Carter.'' Dedi, kafamdaki cevapsız soruyu anlamış gibi.

Çenemin kasılmasını engelleyemedim. Ne bok yemeye aramıştı?

Sinirim geçmemişti bile.

Kapatmaya yeltenmiştim ki hemen konuştu. ''Sakın... Sakın telefonu kapatma ve beni dinle.'' Dedi, sessi bir garipti. Bekle, üzülmüş müydü?

''Seni dinlemem için tek bir sebep söyle?'' dedim, sesim bir anda tehdit eder gibi çok sert çıkmıştı.

Ve ani çıkışım onu bir süreliğine duraksatmıştı.

Kendime kızıyordum. Ne bokuma telefonu yüzüne kapatmıyordum ki? Neden söyleyeceklerini bekliyordum? Merakla?

''Şey..teklifini kabul ediyorum.'' Fısıltıyla çıkan sesini zar-zor anlamıştım. Neden bahsediyordu? Ne tekli- Ah! ''Seni kimya sınavına çalıştıracağım.'' Diye devam etti, ben tek kelime etmeden. Bu sefer sesi seçilebiliyordu. Sahip olduğum tüm sinirin yavaşça hücrelerimden çekildiğini hissettim.

Bir saniye, söylediği şey, beni niye aniden yumuşatmıştı? Ben böyle değildim! Siktir.

''Bu, seni affettiğim anlamına gelmez.'' Sesimin de düşüncelerim gibi yumuşak huylu çıkmasına izin veremezdim. Bu yüzden aynı sert tonda, ona cevap verdiğimde nefesini verdiğini duydum.

Follower // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin