29. Bölüm: ''Kaset.''

6K 210 36
                                    

Destiny'nin görüşünden,

''O halde yarın planladığımız saatte görüşürüz, Bay Rodriguez.'' Deyip telefonu kapattım. Evet! Kız kardeşimin tedavisi yarın başlayacaktı. Enjeksiyon yoluyla kanseri etkisiz hale getirmeye çalışacaklardı ve ilk hafta, vücudu uygulanan ilacı kabul ederse iyileşme oranı bayağı yüksekti. Kabul etmezse... Düşünmek bile istemiyordum.

''En sevdiğim ayıcığı alabilir miyim, Des?'' Elindeki mavi ayıcığı sımsıkı sararak bana kedi bakışları atan kız kardeşime döndüm. ''Hayır. Orada nasıl bir şeyin bizi beklediğini bilmiyoruz, Maya. Ayıcığınla yatmana izin vereceklerini sanmıyorum,'' Omuzlarını düşürünce devam ettim. ''...eğer bir sorun yapmazlarsa bir ara, ben sana getiririm. Şimdi git ve valizini toplamaya devam et, bebeğim. İçine gereksiz şeyleri de koymaya kalkma, sabah kontrol edeceğim.'' Tepesinden öptüm ve kıçına vurarak onu odasına postaladım.

Maya gerçekten cesur bir kızdı. Kirpiklerinin, kaşlarının ve saçlarının bir hafta sonra tamamen yok olacağını biliyor ve buna rağmen tek kelime etmiyordu. İstediği tek bir şey vardı, o da iyileşebilmek.

''Size gitmeden önce kurabiye yaptım!'' Kyla elinde ki tepsiyle salona girdiğinde kaşlarımı çattım. Dünden beri sebebini bilmediğim bir nedenden ötürü etrafa neşe saçıp duruyordu. Akşamüzeri yine bizdeydi ve eksik etmediği neşesiyle bize kurabiye yapmaya başlamıştı.

Un olmuş saçları ve yüzü karşısında yüzümü buruşturunca tepsiyle yanıma geldi ve bana uzattı. İstemeye istemeye kurabiyelerden birini aldım. ''Ölmek için çok gencim, Ky.''

Tok bir hıh sesi çıkardıktan sonra yemem için başımda beklemeye başladı. Bir ısırık almadan başımdan ayrılmazdı. Ah!

Kurabiyenin ucunda minik bir ısırık aldım ve yavaşça çiğnemeye başladım. Ah, tanrım. İyi ki de minik bir ısırık almışım! Bu şey, iğrençti!

''Ee?''

''Siktir git, Ky! Bunlar iğrenç!'' Naziklik edemeyecek kadar kötüydüm ve ağzıma aldığım hamuru elindeki tepsiye çıkardım.

''Yine mi ya?'' diyerek bu kez kendisi başka bir kurabiyeden ısırık aldı ve çiğnemeye başladı. Benden daha seri geri tükürdüğünde kahkaha atmak istedim ama boğazımda ki acımsı tat buna engel oldu.

''Siktir,'' diye tısladı öğürürken. Biliyorum, iğrenciz. ''Karbonatı eklemeyi unutmuştum, bende pişmek üzereyken ekledim ama sanırım daha bok etmişim.''

Ağzıma gelen minik topaklar demek karbonattı. İğrenç!

''Sakın bir daha mutfağa girmeye kalkma,'' dedim işaret parmağımı üzerine doğrultarak. Tepsidekileri çöpe attıktan sonra telefonu ona fırlattm. ''Senin yüzünden aç kaldığımıza göre pizza siparişini sen vereceksin.'' Telefonu havada kaptıktan sonra pizza siparişi vermek için panoda asılı kartlardan birini aldı ve numarayı tuşladı. ''Sokağın başındakini arıyorum çünkü oradaki pizzacı çocuklar çok seksi,'' deyip kıkırdadı ve mutfaktan çıktı. Arkasından göz devirdikten sonra, dağıttığı mutfağı toplamaya başladım.

Birkaç dakika sonra elinde kendi telefonuyla geldiğinde bende un paketlerini ve margarin paketlerini çöpe atıyordum. Durduk yere kıkırdadığında kafamı çevirip ona baktım. Kyla ise elinde ki telefona bakıyor ve sırıtıyordu. ''Neye gülüyorsun?'' dedim merakla.

''Andrea'ya,'' dedi ve yanıma gelip ekranı yüzüme tuttu. ''Bir baksana, çok komikler.''

Ekrana dikkatle baktığımda, Andrea'nın mesaj olarak birkaç fotoğraf attığını gördüm. Hepsinde de Zayn ve kendisi vardı. Kameraya ergen gibi pozlar vermişlerdi ve bu...komikti. Ciddi anlamda son fotoğrafı gördüğümde kahkahayı patlatmıştım. (Multimedia)

Follower // z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin