Zayn'in Görüşünden,
Böylesine öpüşmek, bu oyunun parçası değildi. Planladığım hiçbir oyunda da olmamıştı. Çaresizlikle ortaya çıkmış ve ikimizi de içine çekmişti. Tıpkı karanlık gibiydi. İsteyip-istememek gibi seçeneklerimiz yoktu. Zorundaydık.
Elleri henüz çıkmış sakallarımı okşarken düşünebildiğime bile hayret ediyordum. Vücut tepkim ise daha hayret ediciydi. Eteğini saklamayı geçtim, belinden tutup onu kendime bastırdığımda arzularımın kurbanı olduğumun farkına bir kez daha vardım. Siktir.
Bu, farklıydı. Polisin bizi izlediğini çoktan unutmuştum bile. Belki o da unutmuştu? Demek istediğim, anın şehvetine kapılıp, beni istekle öpmesinin tek açıklaması bu olabilirdi. Unutmak.
Her şeyi ve herkesi.
''Lanet bir evden kaçan ikili daha. Tanrı aşkına, bir eviniz yok mu sizin?''
Polis erinin monoton ses tonu harabe evde yankılandığında bile onu öpmeyi bırakmadım. Aksine, öpüşme daha da derinleşmişti. Destiny'nin telaş içinde olduğunu anlayabiliyordum.
''Ah, lanet ergen hormonları!'' Polis bir kez daha bağırdıktan sonra, bize doğru doğrulttuğu silahı indirdi ve kabzesine geri koydu.
Sadece varlığını hissettiğim, karanlık siluet ortadan kaybolduğunda, Destiny dudaklarını yeniden araladı.
Dudakları... Siktir, en az yanakları kadar dolgun ve yumuşaktı.
Polisin gittiğine göre eteğini daha doğrusu bacaklarını kapatma zahmetine de gerek kalmamıştı.
Öpüşmeye de, diye ekledi bilinçaltım.
İyi öpüşüyordu. Bu, ilk öpücüğü olmadığının ve iyi deneyimlerinin olduğunu kanıtlıyordu. Umrumda değildi. Beynim sadece dilimi gezdirdiğim dolgun dudaklarına odaklanmıştı. Parmakları ensemde gezintiye çıktığında ağzının içine doğru inlememi engelleyememiştim. Bir eli hala yanağımı okşuyordu. Neler oluyor bilmiyordum ama bu çok iyi hissettiriyordu.
Uzun zamandır hissetmediğim kadar iyi.
Dudaklar aralandığında kesik nefesler alarak duraksayınca bile hala öpüşüyorduk. Elim elbisesinin açıkta bıraktığı beline gitti ve öpüşmeye devam ederken, onu tezgâhtan indirip duvara yasladım.
''Hey! Neredesiniz?'' Andrea'nın fısıltıyla çıkan sesini nerede olsa tanırdım. Ama bu bile öpüşmeyi kesmemi sağlamamıştı.
Destiny kapadığı gözlerini açarak biraz duraksadı ve dudağımın üzerine öpücük kondurmaya başladı.
''Yaptığımız çok yanlış. Durmak zorundayız.'' Diye fısıldadı. Nefesi nefesime karışınca başım döndü.
''Nasıl olsa yarın hiç yaşanmamış gibi davranacağız,'' Dudaklarını tekrar yakaladım ve bu kez ben onu öpmeye başladım. ''Bu yüzden durmak istemiyorum.'' Diye itiraf ettim. Dudakları aralanınca, izin verdiğini anladım ve dilimi ağzının içine doğru ittirdim.
Boğuk bir şekilde inlemesi kasıklarımın üzerindeki etkiyi arttırdığında, siktir çektim.
''Zayn! Mutfakta mısınız?'' Kyla'nın fısıltıyla çıkan sesini duyduğumuzda Destiny ensemdeki elini indirmek için hamle yaptı ama buna izin vermedim. Ellerinin üzerimde olması iyi hissettiriyordu.
Öte yandan, komik bir şekilde ikimizde onlara cevap veremezdik. Alt dudağını emmek için hafifçe geri çekildiğimde o benden önce davrandı ve alt dudağımı dişleri arasına aldı.
''Mutfak neresi, amına koyayım ya!'' Andrea sinirlenmişe benziyordu.
Dişi alt dudağıma geçtiğinde, kasıklarımda ki baskıyı rahat bir şekilde hissettim. Ve siktir. Uzun soluklu bir öpüşme ile orgazm seviyesine mi gelmiştim, cidden? İşte bu tuhaftı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follower // z.m
FanfictionZayn Malik, Tong Lisesi'nin popüler iki erkek grubunun birinin lideri. Tom Boower ise onun en yakın arkadaşlarından biri olup, günün birinde ondan bir şey ister. Hoşlandığı kızı 'takip' etmesini! · Klasik bir 'kötü çocuk' hikayesi değildir.