AŞK,
Bir kalıba,
Bir yatağa,
Bir sıfata,
Ya da dört duvara...
Sığdırarak yaşanacak kadar küçük bir duygu değil.
Her sıfatta ve her firsatta.
Her yerde ve her koşulda yaşanacak kadar kabuğuna sığmayan koca bir tutkudur.
...
Hata yaparak öğrenir...
(Yazarken bu şarkı ile yazdım. Belki dinlemek istersiniz...)💜
İyi okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aşka Tutkun Adam - 9. Bölüm: AŞK İÇİN ÖLMEK"
Bazen küçük bir şey bile hayatınızı kurtarabilirdi, örneğin çalan telefon gibi... Demir Bey bana yandan bir bakış atıp çalan telefonu cevapladığında benden uzaklaştı.
Bu sefer şans bana gülmüş gibiydi.
Telefonda konuşurken bakışlarını benden çekmemişti. "Konuştu mu?" dediğinde kaşları çatılıp çenesi seğirmişti. Karşı taraf ne diyorsa artık daha da sinirlenip odadan çıkıp gitti. Bu adamın patlayacak bir bomba gibi dolaşması beni çok geriyordu, bir anı bir anını tutmuyordu.
Onu bu kadar sinirlendiren şey ne olabilirdi?
Daha fazla kafama takmamaya çalışıp toplantı odasından çıktım, kendi odamın kapısını açtığımda Aslı'yla karşılaştım. O ağlıyor muydu? Akan gözyaşlarıyla endişe içinde yanına yaklaştım. "Aslı?" dediğimde kızarmış gözleriyle bana baktı. Oturduğu koltukta biraz yana kayıp bana yer açtığında yanına oturdum.
"İyi misin?" dediğimde sorumun saçmalığını daha sonra anlamıştım. Kız ağlıyordu nasıl iyi olabilirdi ki?
"İyiyim, sadece şu ana kadar kendimi kandırdığım için ağlıyorum." demesiyle dediklerini anlamaya çalıştım. Sabah iyiydi demek ki toplantı sırasında bir şey olmuş olmalıydı. "Ne olduğunu anlatmak istersen..." dediğimde gözlerimle yanında olduğumu anlatmak istiyordum. "Sen gittikten sonra kahve almak için aşağı kata indim. Görkem ve Ömer konuşuyorlardı." dedikten sonra sustu, kendini toparlamaya çalışıyor gibiydi. Ömer mimarlık öğrencisiydi ve burada staj görüyordu ama pek konuşmuşluğum yoktu. Onu ara sıra Görkem'le görüyordum. Yakın arkadaş gibilerdi, Demir Bey kadar olmasada.
Aslı kendini sakinleştirmeyi başardığında "Ömer 'seninki ne oldu açılamadın mı?' dedi. Görkem ise 'Beni tanımasa daha iyi olur, sevgim ne kadar fazla olsa da onu üzerim' dedi." Duyduklarımla dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Aslı dudağından kaçan hıçkırığı engellemeye çalışsada kendini durduramıyordu. Ona sıkıca sarıldım. Aslı'yla tanışalı çok kısa bir zaman olduğunu biliyordum ama acılarına şahitlik etmiştim, onu kendime yakın görüyordum.
O bu kadar iyi ve masumken bunları hak etmiyordu.
"B-ben onu bu kadar çok severken onun kalbi başka biri için atıyormuş Elif!" Ağlamaktan sesi boğuk çıkmıştı. Onu böyle görmek içimi kalbimi yakıyordu. "Onu üzmemek için sevdiğini bile söylememiş bu nasıl bir sevgi!?" Bu kadar üzgün olması kalbimi paramparça yapıyordu. Görkem cidden o kıza o kadar aşık mıydı? diye düşünmeden edemiyordum.