Eğlenceye doymayan yazarınız yeni bir bölümle karşınızdaa💃💃
Multimedya: Cake bu the ocean (dnce)
*İyi okumalar*
Salata malzemelerini kaba koyup yıkarken bir yandan da kızları ikna etmeye çalışıyordum.
"Ya ne olacak altı üstü 2 gün!"
Kızlara sadece gezmek amaçlı olduğunu söylediğim için pek de sıcak bakmıyorlardı.
"Kızım bizim ne işimiz var Allahın dağın da!"
Aslı burun kıvırırken gözlerimi devirdim.
Ben o uludağına gidecektim, gitmeliydim!
Doğradığım domatesi bırakıp Derine döndüm. "Ne güzel tatil yapacağız işte hem kafada dinlemiş oluruz"
Derin gözlerini kısıp bana bakarken Aslıya bir göz atıp beni mutfaktan çıkarttı. Mutfağın yanındaki odaya girdiğimiz de etrafı son kez kontrol edip bana döndü.
"Dökül" dediğin de Derin anlamsızca baktım.
"Hadi ama Elif bir derdin olmasa bu kadar ısrar etmezsin"
Sıkıntılı bir nefes verip misafir odasına benzeyen odada ki küçük koltuğa oturdum.
"Demir'in yarın Bursaya gideceğini biliyorum" şaşkınca bana bakıp ağzını açıp kapadı. "Sen abimin şey olduğunu biliyorsun" o şey Mafya mıydı?
Yüzümü buruşturup "abinin ne olduğu önemli değil Derin ama bizim onlarla birlikte yarın Bursaya gitmemiz önemli"
Yanıma oturup "nerden öğrendiğini biliyorum ama yinede sormak istiyorum.
Korkmuyor musun?" gözlerinde ki endişeyi gördüğüm de yutkundum.
Neden korkucaktım. Demirden mi?
Yoksa yaptığı yasadışı işten mi?
"Derin ben baştan beri biliyordum.
Bir kere bile bunu aklıma getirmedim Demir kötü bir insan değil aksine kalbi çok büyük ve içi sevgi dolu bunu hissedebiliyorum" bakışları değişirken gülümsedi. "Sen hissediyorsun ama ben biliyorum abim seni çok seviyor hemde kimseyi sevmediği kadar" benimde gülümsemem büyürken tekrardan kaşları çatıldı. "Neyse kafamı karıştırma neden yarın uludağına gitmemiz gerek" Derine doğruyu söylemezsem gitme ihtimalimiz yok olabilirdi. "Biliyorsun Demir yarın bana yalan söyleyerek Bursaya gidecek ve bildiğime göre genel kurum var" Derin gözlerini kaçırdığın da bende sinirle nefes aldım. Ben öğrenmesem yalan söyleyecekti hem de gözüme baka baka!
"Tamam genel kurum var abim bana da söylemedi. Ben kulak misafiri olmuştum ama yinede anlamadım neden gitmemiz gerektiğini"
Evet Elif! Söyle bakalım doğruları belki inanmayacak söylediklerine ama yine de saklama"
"Derin, Savaş da genel kurum da olacak"
Söylemle rahatkarken erken davrandığımı anlamıştım. Derin hızlıca kalkıp "ne!" diye bağıracağı zaman son anda ağzını elimle kapattım. "Sessiz ol! Demiri başımıza saracaksın!" bana hala anlamsızca bakarken yavaşça elimi çektim.
"Sen ne diyorsun Elif! Savaş sadece geceleri ile bilinen bir iş adamı"
Keşke hep öyle kalsaydı be Derin..Ses gitmiş mi diye koridora baktığım da erkeklerlerden sadece konuşma sesleri geliyordu. Tekrardan kapıyı kapatıp Derine döndüğüm de kaşları çatıktı.
"Bak ne dersem desem inanmaycaksın ama Savaş sandığın kadar temiz değil en iyisi yarın gözlerinle gör" bana emin olmayan bakışları ile bakarken ellerinden tutup ayağa kaldırdım.
"Bana güven Derin ben sadece daha fazla üzülmeni istemiyorum"
Daha fazlasını anlatsam daha kötü olacaktı en iyisi yarın gözleri ile görmesiydi.
"Tamam daha fazlasını duymak yerine görmek istiyorum biraz zor olacak abimi ikna etmek ama içim başka türlü rahat etmez"
Ona sarılıp "herşey iyi olacak, merak etme" bunu derken ben bile inançsızken Derin yine de gülümsedi.Mutfağa geçtiğimiz de Aslı bize dönüp
"Son karar ne bakalım?" Aslı sorarcasına bakarken gülümsedim.
"Gidiyoruz. Tabii Demir izin verirse"
Bizim oraya gitmemiz için bir bahane bulmamız gerekiyordu yoksa Demir şüphelenebilirdi.
Derin düşünürken benim aklıma birşey takılmıştı. "Derin sizin orada neden bir dağ eviniz var?" Derin bana bakıp güldü.
"Sen daha sevgilinin nereli olduğunu bilmiyorsun yenge" Demir Bursalı mıydı?
Sanırım bu gözümden kaçmıştı.
Bir dakika ya ama Derin İstanbuluyum diyordu? "Kızım sen bana İstanbuluyum diyordun" Derin elindeki tabakları bana verip "çünkü ben İstanbul doğumluyum ama abim Bursa da doğmuş o tam Bursalı ben ise yarı" bu ne saçma bir açıklamaydı baban nereli ise sende oralısındır. Konuyu daha fazla uzatmadan "neyse peki Dağa evi kime ait"
Elimdeki tabaklar ağırlık yapsa da umursamadan Derinden cevabı bekledim. "Dağı evi oldukça eski. Başta dedeme ordan babama şimdi de abime kalmış" yani genel kurum Demir'in dağı evinde olacaktı.
Bu gitmemiz için bir amaç olmazken huysuzca homurdandım.
"Of neyse şu sofrayı kuralım Demir'in homurdanmasını buradan bile duyabiliyorum" tabaklarla birlikte içeri geçerken Görkem ve Demir tavla oynuyordu. Özgür ise sinirle telefona bakıyordu. Bu çocuk da birşeyler vardı.
Dışı ne kadar güleç olsa da içinde yıkık dökük bir Özgür görüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Tutkun Adam | Tutkun Serisi I
RomanceAŞK, Bir kalıba, Bir yatağa, Bir sıfata, Ya da dört duvara... Sığdırarak yaşanacak kadar küçük bir duygu değil. Her sıfatta ve her firsatta. Her yerde ve her koşulda yaşanacak kadar kabuğuna sığmayan koca bir tutkudur. ... Hata yaparak öğrenir...