AŞK,
Bir kalıba,
Bir yatağa,
Bir sıfata,
Ya da dört duvara...
Sığdırarak yaşanacak kadar küçük bir duygu değil.
Her sıfatta ve her firsatta.
Her yerde ve her koşulda yaşanacak kadar kabuğuna sığmayan koca bir tutkudur.
...
Hata yaparak öğrenir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aşka Tutkun Adam - 17. Bölüm: KALBİN ÇIĞLIĞI"
Demir'den
Ofisten çıktım adımlarım otoparktaki arabama ilerledi. Arabaya bindiğimde Elif'in o an ki yüz hali hala önümden gitmiyordu. Bir umut teklifi reddetmesini bekledim. Diklenmesini ve reddetmesini... O ise sadece tamam demişti, sorgulamamıştı bile. Bir yandan da Görkem haklıydı. Güvende olması için buradan bir süre uzaklaşması gerekiyordu. Arabayı otoparktan çıkartıp eve doğru sürdüm. Sadece 1 ay yoktu sonra yine yanımda olacaktı. Uzun zamandır bekliyordum, biraz daha bekleyebilirdim.
Aklıma Yiğit iti geldiğinde dişlerini sıktım. Ellerim direksiyonu sertçe tutarken o Yiğit'i uyarmam şarttı, birde onunla uğraşamazdım. Vakit kaybetmeden eve vardığımda ceketimi koltuğa atıp çalışma odasına çıktım. Yeni proje için taslakları bitirmem gerekiyordu. Bu kafayla nasıl yapacaksam artık!
Gömleğin kollarını katlayıp kasadan taslakları almak için dolabı kenara çektim. Kasayı yer değiştirebilen dolabın arkasına yerleştirmiştim. Kolay kolay bulunmayacak tek yerdi. Artık boynumda taşımadığım anahtarı araba anahtarlığımdan çıkartıp kasayı açtım. Taslakları almak için uzandığım sırada yere kâğıt düşmüştü. Aldığımda kâğıt yerine fotoğraf olduğunu fark ettim.
Babamın üniversite yıllarında arkadaşlarıyla çekilmiş bir fotoğraftı. Üç erkek ve bir kızdan oluşan bir grup... Çok yakınlarmış o zamanlar, babam sonra bir şeyler olup yollarının ayrıldığını söylemişti. Fotoğrafı incelediğimde babamın anlattıkları gelmişti aklıma. Fotoğraftaki kadının adı Esma olduğunu söylemişti. Siyah saçları ve oldukça koyu olan mavi gözleri, babamın dediği kadar güzeldi, Elif kadar güzel... Öbür iki yüze nefretle baktım. Gözlüklü, oldukça yakışıklı olan adam Ahmet Sezer'di. Sarı saçlarıyla kirli sakalı uyum içinde olan adam ise Murat Saygın... Bu kadar yakın arkadaşlar bir kadın yüzünden mahvolmuştu. Ahmet ve Esma'nın evlendiğini söylemişti babam. Yıkılmıştı tabii, sonuçta Esma'yı seviyormuş babam ama hep içinde saklamış ve Ahmet'le evlenince aşkını yüreğine gömmüş. Yüzümde saçmada olsa bir gülümseme oluşmuştu. Ne kadar kızmak istesem de Elif'i hayata getirdikleri için kızamıyordum. İlk öğrendiğimde hayatın ne kadar tuhaf ve küçük olduğunu düşündüm, belki onlar evlenmemiş olsaydı Elif olmayacaktı.