AŞK,
Bir kalıba,
Bir yatağa,
Bir sıfata,
Ya da dört duvara...
Sığdırarak yaşanacak kadar küçük bir duygu değil.
Her sıfatta ve her firsatta.
Her yerde ve her koşulda yaşanacak kadar kabuğuna sığmayan koca bir tutkudur.
...
Hata yaparak öğrenir...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Aşka Tutkun Adam - 25. Bölüm: KÖR KÜTÜK AŞK"
"Nerede olduğunu öğrenirsen mutlaka ara." Telefonu kapattığımda koltuğa çöktüm. Önüme gelen saçlarımı geriye atıp sıkıntılı bir nefes verdim. Bir haftadan beri Demir'den haber alamıyordum. Bir anda ortadan kaybolmuştu. Telefonla ulaşmaya çalışıyordum ama açmıyordu.
İlk başta Türkiye'ye döndüğünü düşünsem de Görkem gelmediğini söylediğinde endişem daha da artmıştı. Neden gittiğini bir türlü anlayamamıştım. Haber bile vermeden çekip gitmesine sinirlenmiştim. Haber bile vermeyip gitmesi kendimi değersiz hissettirmişti...
Odada nefes alamadığımı hissettiğimde yatağımın üstündeki kapüşonlu hırkayı alıp odadan çıktım. Asansöre bindiğimde cebimdeki kulaklığı kulağıma taktım. Ne çaldığını bile fark etmezken hotelden çıktım. Aralık ayının sonu olduğu için soğuk içime kadar işliyordu. Bir taraftan da Noel hazırlığı bütün sokaklara renk vermişti.
Işık saçan sokaklardan geçerken yürüyüşüm hızlanmış ve koşmaya başlamıştım. Kafamın içindeki sorular bir türlü bitmiyordu, bu karmaşa nefesimi kesiyordu.
Neredeydi? Ne yapıyordu? İyi miydi?
Bunun gibi sorular bir haftadır kafamın içinde dönüyordu. Bu bir hafta cehennem gibi geçmişti. Demir'in yokluğunda bütün işleri halletmeye çalışmıştım. Birde Demir'i soranlara kısa bir seyahate çıktığını söylemiştim. Adam ortada olmasa da yinede başıma bela olmayı başarıyordu. Yinede onu özlemiştim ve çok da merak ediyordum.
Koşumu yavaşlatıp eskiden çok gittiğim bir mekanda durdum. Buraya en son ne zaman geldiğimi hatırlamıyordum. Uzun bir zaman oluyordu ama leziz yemekleri hala damağımdaydı. Mekandan içeri girerken sıcak hava vücudumu esir aldı. Bu birazda olsa vücudumu gevşetirken cam kenarında olan masaya geçtim. Her geldiğimde yediğim makarnayı sipariş vermiştim.
Yanına da birazda olsa düşünmemek için şarap istedim. Sabah yağan yağmur tekrardan başladı. Karın ne zaman yağacağını merak ederken siparişim de geldi. Küçüklüğümden beri kara ayrı bir hayranlığım vardı. Yazla pek aram yoktu ama kış benim mevsimimdi. O tenine iğne gibi batan soğukluk bana iyi geliyordu.