Bölüm.45

218K 8.3K 1.1K
                                    

Merhaba, dün bölüm atamadım. Malum 21. Saç Teli'ni de yazıyorum. 21. Saç Teli benim çok severek yazdığım bir hikâyedir. Dün onun etkisindeydim. Bu arada kalemimi sevenler mutlaka onu da okusun.
Dün aynen bu haldeydim.

Yazmak benim en büyük tutkum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yazmak benim en büyük tutkum. 🫠☺️
Neyse, hadi bakalım bölüme geçelim.

 🫠☺️Neyse, hadi bakalım bölüme geçelim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keyifli okumalar...
&
Kadir

Zihnimde hep aynı görüntü vardı. Kıvır kıvır sarı saçlar. Haftalardır içimi kemiren bir hastalık gibiydi Ece. Onu görmemek için gösterdiğim çabayı okulda gösterseydim, profesör olacağım kesindi. Bu sokuk aşk duygusu beni resmen yakıyordu. Herkesten uzaklaşmak ve buralardan gitmek istiyordum.

Ama gidemezdim. Böyle bir zamanda ağabeyimi ve Zeynep'i bırakamazdım. Büyük bir savaşa hazırlanıyorduk. Ve ben kanımın son damlasına kadar onları koruyacaktım. Zaten gitmek de bir işe yaramıyordu ki. Onu düşünmeden geçirdiğim bir saniye bile yoktu.

Derin bir nefes alarak etrafıma baktım. O an Zeynep'le göz göze geldik ve utanarak gözlerimi kaçırdım. Ondan çekiniyordum, çünkü arkadaşını zorla öpmüştüm. Bunu öğrense benimle bir daha asla konuşmazdı. Zeynep benim kardeşim gibi olmuştu ve onu üzmek istemiyordum. Yaptığım ayıptı, ama pişman mıydım? Asla. Bu yüzden kendimden nefret etsem de pişman değildim. Bu kıvırcık saçlı kız benim aklımı başımdan almıştı.

Yumruklarımı sıkarak kararmış gökyüzüne baktım. Kim bilir ne yapıyordu? En son evinde olduğunu söylemişlerdi. Kendimi zor tutuyordum. Kalkıp ona gitmek istiyordum. Ona sarılmak ve içimdeki yangını söndürmek istiyordum. Ama yapamazdım. Dişlerimi sıktım ve derin bir nefes aldım.

Evinin önüne defalarca kez gitmiştim. Hatta defalarca sabahladığım bile olmuştu. Ama asla kapısını çalamazdım. Çünkü geleceği belirsiz bir adamdım ben. Ve bu aşk illetini içimden atmaya mecburdum. Ama nasıl yapacaktım? İşte bununla baş edemiyordum ve içim resmen yanıyordu. Ulan kurşun bile bu kadar acıtmıyordu ki!

Masada hareketlilik fark edince başımı çevirip ne olduğuna baktım. Sanki bir anda başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Nefesim kesilince elimde olmadan öksürmeye başladım. Abim kaşlarını çatarak bana bakınca toparlanmaya çalıştım. Başımı eğdim ve titreyen elimi sıkarak boş boş masaya baktım. İçim titriyordu.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin