Bölüm.50

181K 8.2K 708
                                    

Lütfen herkes finali okuduğu tarihi yorum kısmına yazsın...

Lütfen herkes finali okuduğu tarihi yorum kısmına yazsın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Keskin final...

&

5 ay sonra...

Herkesin bir hikayesi vardır.
Hayat bir tiyatro oyunu gibidir ve biz bu oyunun değişmeyen başrol oyuncusuyuz. Gelenler, gidenler...
Hepsi bize bir yaşam dersi vermek için gelir ve görevlerini tamamlayıp gider. Biz de farkında olmadan başkalarının hayatına dokunuruz.
Ama bazıları vardır ki onlar kalıcıdır. Gitseler bile, çok büyük izler bırakarak giderler. O izler bizi şekillendirir, kaderimizi değiştirir...

Sol yanımızda atan kalp sadece bir organ değildir aslında. Kalbimiz, içinde sevdiklerinizin olduğu bir sevgi hanıdır. Ve oraya uğrayan insanlar ölümsüzdür. O kalp attığı sürece orada yaşamaya devam ederler.
Eskiden ölümün bir son olduğuna inanırdım ve çok korkardım sevdiklerimi almasından. Ama şimdi yanıldığımı anladım. Ben yaşadığım sürece onlar da yaşamaya devam ediyorlar. Görebilmek için sadece gözlerimi kapatıyorum ve onları yanımda hayal ediyorum. Bu his öyle güzel ki...
Sonsuzluğu hissetmek gibi.

Babam hemen yanı başımda. Bana öğrettiği gibi, her düştüğümde yeniden kalkıyor ve yaralarımı sarıyorum. Melek anne ve Kaan baba hâlâ el ele ve gülümseyerek bana bakıyorlar. Hatta bazen onlara Uygar'dan şikâyet ediyorum. Kuzgun nihayet Yıldız'ına kavuştu ve artık onları hiçbir güç ayıramaz. Onların sevgiyle birbirlerine baktığını hayal edince, gözyaşlarımı tutamıyordum.
Kapattığım gözlerimi açarak elimdeki beşinci gülü de denize bıraktım.

O kâbus geceden sonra beş ay geçmişti ve Kuzgun giderken adeta benliğime kazınmıştı. Ama artık ne onun için, ne de diğerleri için üzülmüyor, onları gülümseyerek anıyordum. Bu beş insanın bana öğrettiği en önemli şey vefaydı. Çünkü hepsi özünde aynı ortak duyguyu taşıyordu. Ve hepsi giderken benden bir şeyler almıştı ama yerine bin şey katarak...

Evet, o geceyi unutamayacaktım. Kuzgun'un bize son bakışını, gözlerindeki o ifadeyi, alevlerin sardığı gökyüzünü unutamayacaktım. O giderken bize bir görev vermişti. Yaşadığımız sürece emanetlerine sahip çıkacak ve elimizin uzandığı her insana yardım edecektik. Alevler onu yutarken, biz buna ant içmiştik.

Bot limana yanaştığında etrafımızı Uygar'ın adamları ve polisler sarmıştı. Uygar kendinde değildi. Kadir'in ağlayarak bize koşuşunu ve haykırışını asla ve asla unutamayacaktım. Uygar hiç kimseye cevap vermiyor, sadece dişlerini sıkarak beni tutuyordu.

Hatta ambulansın bile beni götürmesine izin vermemiş, kucağında tutmaya devam ederek Kadir'in arabasıyla hastaneye götürmüştü. Haftalarca kimseyle, hatta benimle bile konuşmadı. Sadece yanında beni istiyor ve ara ara beni kucağına alarak acıyla inliyordu. Sanki ellerinde bir kor parçası vardı. Resmen gözlerimin önünde diri diri yanıyordu. Ben ondan farklı değildim ama onun acısı bambaşkaydı. Gözlerinin önünde abisi ölmüştü. Üstelik bizi kurtarmak için. Bu yüzden sessizliği seçmişti.

KESKİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin